Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

UTANGAÇ muhafazakar seçmenin anketörlere bir kez daha nanik yaptığı ABD seçiminde, her şey ortada kilitlendi kaldı.

Uzun süre sonuç alınamayıp, tıkanıp kalma olasılığı da yüksek.

Ancak ABD sisteminin kendi iç dinamikleri güçlü olduğu için bunun çok da uzun süre bu şekilde kalacağına kimse ihtimal vermiyor.

Ankara’dan seçimlere bakışa gelirsem…

Trump’ın görevine devam edeceği sonucu çıkması halinde aslında çok değişmeyecek.

Orta Doğu’daki ilişkilerde yaşanan gerilim belki bir ton daha artarak devam edecek.

Çünkü bir daha seçilmeme gibi bir riski olmayacağı için Trump, ABD’nin ağırlıklı politikalarından sapmadan bir devlet adamı kimliğini bırakıp gitmeyi önceleyecek.

İlişkiler bugün de olduğu gibi kör topal ilerleyecek; hele Senato’da da durumun neredeyse kafa kafaya kaldığı tabloda dünden daha iyi bir gelişme Ankara’da da beklenmiyor.

Biden’ın kazanması halinde sorunların daha fazla olacağını Ankara’da çoğu kişi kabul ediyor.

Çünkü Trump göreve geldiğinde özellikle dışişleri ve istihbarat birimlerinden birçok kişinin uzaklaşmasını sağladı.

Bunların ağırlıklı bölümü de Türkiye ile sorunlu olan isimlerdi, hepsi Biden ile çalışmaya başladı.

Seçim propagandası sürecinde hepsi önemli görevler üstlendi, Biden’ın Türkiye’ye yönelik negatif konuşmalarının odağını oluşturdu.

Bunlara bakıp, Biden seçilirse Türkiye ile sorunların çok daha kötüleşeceği sanılmasın.

Zaten Ankara’da konuya vakıf isimler de bu noktaya vurgu yapıyor.

Öncelikle Biden, on yıllardır Türkiye’yi biliyor, iki ülke ilişkilerinde nasıl bir yolun süregeldiğinin bilincinde.

Sonuçta karşısındaki ülke de Afrika’daki veya Okyanustaki mikro ülkelerden biri değil.

JEOPOLİTİK ÖNEMİ

Jeopolitik önemi olan, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip bir ülkeyi yok saymak veya tamamen yüklenmek, özellikle taşların Doğu Akdeniz’de yeniden dizildiği böyle bir dönemde pek olası değil.

Tabii ki S-400, Halkbank, Doğu Akdeniz, Kürt ve Suriye politikaları nedeniyle ayrılıklar yaşanacak.

Ancak unutulmasın ki Obama ilk seçim propaganda döneminde sözde Ermeni soykırımını tanıyan ilk Başkan olacağını söylemişti; ama bu yönde hiçbir adım atmadı.

Daha ilerisi Clinton ve Obama’nın ilk yılları, Türkiye-ABD ilişkilerinde en rahat geçirilen dönemler oldu.

Bütün bunlardan dolayı, ikisinden hangisi gelirse gelsin, sonuçta her biri de tek başına baharı getirmeyecek.

Ayrıca unutulmasın ki ülkelerin dostlukları, düşmanlıkları yoktur çıkarları vardır…

Diplomasinin çarkı da bu merkezin etrafında döner

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar