Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

BİR ay aradan sonra açılan TBMM’de dün istisnasız bütün siyasi partilerin grup yöneticileriyle sohbet ettim.

Hepsinin de üzerinde durduğu bir soru vardı:

“Gerilim kime yarıyor?”

Sözünü ettikleri AK Parti’nin CHP’ye yüklenmesiyle başlayan ve karşılıklı sertliğe ve açılan davalara dönüşen gerilim...

Bir yenisine de dün tanıklık ettik.

Şunu baştan belirteyim ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu denli kızgın halini kürsüde ender gördüm…

Sanırım bir önceki Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi sonrasındaydı…

Dünkü ise öfkesinin zirvesiydi…

CHP yöneticileri ile kulis sohbetimden anladım ki Kılıçdaroğlu bu sert üslubu devam ettirmekte kararlı.

Yapılan araştırmalar ve Kılıçdaroğlu’nun TBMM tatili sırasında bölgelerde görevlendirdiği milletvekillerinden gelen bilgiler, kamuoyunda bu üslubun tuttuğunu raporlamış.

CHP yönetimini hareketsiz, söylemde etkisiz ve güçsüz, ürkek bulan sosyolojik tabandaki kararsızlığa kaçışta tersine dönüş başlamış.

BÜTÇE KONUŞMASIYLA YÜKSELDİ

Önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Böke’nin ardından da Kılıçdaroğlu’nun özelleştirilen otoyol ve kamu mallarının iktidara geldiklerinde devletleştireceklerine ilişkin söylemi bu kesimde etkili olmuş.

Üzerine Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşmasındaki performansı binince giden oylar geri dönmeye başlamış.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın odasında Kocaeli, Yalova’nın da arasında bulunduğu bir çok ilden gelenler vardı.

Hemen hepsi partinin etkin isimlerinin söyleminin sertleşmesinden hoşnuttu; CHP liderinden devamını bekliyordu.

DAHA DA SERTLEŞECEK

Bütçe konuşmasından bugüne seçmenden gelen tepkinin olumluya döndüğü, sahada karşılık bulduğuna vurgu yapılıyordu.

Anlaşılan o ki bundan böyle bildiğimiz sakin, çelebi üslup içinde tepkisini koyan Kılıçdaroğlu yerine, sert söylem geliştiren CHP lideri bulacağız…

Grup toplantısında valilere yönelik, Hepiniz militansınız. Hepiniz yolsuzluğun, ahlaksızlığın militanısınız…” söylemi de bunun getirisi…

Bir noktaya daha dikkat çektiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP liderine açtığı bir milyon liralık tazminat ve son dönemdeki sert sözleri de giden seçmenin dönüşüne yol açmış…

Bir daha altını çizeyim ki, bütün bunlar CHP’nin genel merkez ve yerel yönetici kadrosunun görüşü…

Geçmiş deneyimlerim de bana gösteriyor ki yüksek sertliğin ölçüsünün tutturulması zordur; yukarı çıktıkça çarpan oksijen gibi bazen umulmadık sonuçlar doğurur…

TEMENNİ PAKETİ

Millet İttifakı’nın diğer cephesine, İYİ Parti’ye gelirsek…

Son günlerde yoğun olarak parlamenter sisteme dönüş konusunda hazırlığını tamamlamak üzere olduğu Anayasa çalışması ile uğraşıyor.

Bu arada İYİ Parti lideri Meral Akşener’in kentlerde sokakta esnaf ve vatandaş ile sohbetlerinden olumlu dönüş alınmış, devam ettirmekte kararlı…

Anayasa değişikliği çalışmasına gelirsem; bunun İYİ Parti’nin olmazsa olmaz metni olarak çıkarmak istemiyorlar.

Bunun CHP veya Millet İttifakı’nın olası bileşenleri ile aralarında sorun varmış gibi gösterilmesine neden olabileceğinden çekiniyorlar.

O nedenle adını, “Temenni metni…” olarak koymuşlar.

TARTIŞMAYIN UYARISI

Akşener de milletvekili ve parti yöneticisi arkadaşlarını Anayasa metni üzerinde kesinlikle konuşmamalarını istemiş; halktan ve akademik çevrelerden gelecek sesin önüne geçilmemesi gerektiğine vurgu yapılmış.

Metinde değişmezlerin olmadığı, her maddenin değişebilir nitelikte olduğu, bunun bir eskiz çalışmasından ibaret bulunduğunun da altı çizilecekmiş.

Aktarıldığına göre Gelecek Partisi’nin hazırlayıp bir süre önce partilerin görüşüne sunulan metin ile arasında öyle yüksek oranlı görüş farkı bulunmuyormuş.

Dediler ki; “Bizim metin kamuoyunda tartışılıp belirli bir olgunluğa erişmesinden sonra, parlamenter sistemi savunan bileşenler olarak biraraya gelip ortak metin çıkaracağız…”

BAHÇELİ’NİN MESAJI

MHP lideri Bahçeli’nin grup konuşmasında en dikkat çeken nokta ise CHP’nin aksine tabana verilmiş “gerilimden uzak durun” mesajıydı.

Bahçeli, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, gazeteciler Orhan Uğuroğlu ve Afşin Hatipoğlu’na yönelik saldırının MHP ile ilişkilendirilme çabasının olduğunu belirterek tepki gösterdi.

Bunu MHP’ye karşı “hayasız bir tuzak” olarak değerlendirdi, “Taraf olmadığımız saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyondur…” deyip noktayı koydu:

Hiç kimse şiddet ihalesini üzerimize yıkmaya çalışmasın…”

Bahçeli, 1990 başından bu yana benzer yaklaşımı sürdüregeldi ve ülkücü gençleri sokaktan kütüphaneye, dershaneye çekmeye gayret gösterdi.

O dönemki ardı sıra gelen kongre konuşmaları da bunun en iyi kanıtı.

Şurası açık ki büyük başarı da elde etti.

Bugün gelinen noktada sokakla isimlerinin anılıyor olmasından rahatsız olduğunu dünkü konuşmasıyla bir daha sergiledi.

Konuşması içeri de verilmiş önemli mesajdı…

Bu arada HDP ile ilgili tutumunu değiştirmedi, parti kapatmaya karşı olduğunu ancak Anayasal düzeni tehdit edilen partilerin de kapatılması gerektiğine vurgu yaptı.

Şunu gördüm ki kapatılma veya Hazine yardımının kesilmesi endişesi HDP’de de yüksek oranlı görünüyor.

Son dönem ardı sıra gelen davalar, Kobani dosyasının tekrar açılması dahil, ardı sıra gelen soruşturmalar ve son olarak İstanbul Esenyurt İlçe binasında bulunan PKK ve Öcalan pankartları HDP’de kapanma olmasa dahi Hazine yardımının kesilmesini beraberinde getireceği algısını arttırmış.

AK PARTİ’NİN SONDAJI

AK Parti kulisindeki sohbetin ağırlıklı konusu son dönem esnaf ve sanatkara dönük ekonomik yardım paketlerinin getirdiği olumlu hava.

Ancak salgın dolayısıyla birçok işyerinin kapalı olması, işsizliğin artması milletvekilleri üzerindeki baskıyı da arttırmış.

Yakın geçmişe kadar yanlarına gelen üç kişiden ikisinin talebi iş oluyormuş; diğer kişi de konuşmasının sonunda bir yakını için iş talebini iletiyormuş.

Ancak son dönemde iş için gelen sayısında düşme olmaya başlamış; bunu umudun kesilmesi olarak görüyorlar.

Şurası açık ki AK Parti grubunda Erdoğan’ın içinde bulunulan durumdan çıkışın yolunu bulacağına yönelik inanç yüksek.

Erken genel seçimin olabileceğine AK Parti gibi aslında diğer partiler de inanmıyor.

AK Parti grubu ağırlıklı olarak ekonomi ve yargıda yapılacağı ve son aşamasına geldiği söylenen reform paketini bekliyor.

Tatil döneminde memleketlerinden dönen milletvekillerinin aktardığı bilgilere yoğunlaşıyor.

Bir de bugün yapılması planlanan AK Parti Grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği mesajları bekliyor…

AŞI TATİLİ

Meclis bu hafta ele almayı planladığı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nu bu hafta içinde çıkarıp tekrar “aşı tatiline” girecek.

Aslında bu cümleyi duyunca benim de aklıma ilköğretim yıllarında karşılaştığımız tatil durumu geldi.

Aktarıldığına göre TBMM Sağlık Bakanlığı ile yaptığı protokol gereği pazartesi gününden itibaren milletvekillerine aşı yapılmasını sağlayacakmış.

Bir yığılma olmaması, milletvekillerinin diledikleri yerde aşılarını yaptırmalarına olanak tanınması için bir hafta daha tatile girmesi hedefleniyormuş.

TBMM’nin dünkü durumu bundan ibaretti…

*

TBMM BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP'UN AÇIKLAMASI:

TBMM'nin Sağlık Bakanlığı ile protokol yaptığı ve pazartesi gününden itibaren milletvekillerine aşı yapılacağına dair haberler, külliyen uydurmadır; asılsızdır. Sağlık Bakanlığı ile yapılmış bir protokol yoktur; aşı yapılması konusunda milletvekilleri için bir planlama yoktur.

YAZARIN NOTU:

AK Parti kulisinde Grup yöneticileri ve milletvekilleri ile sohbet ederken Meclis’in bu hafta ele almayı planladığı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nu çıkarıp “aşı tatiline” gireceğini söylediler.

Ancak TBMM Başkanı Mustafa Şentop twitter hesabından böyle bir uygulamanın bulunmadığını, böyle bir durumun söz konusu olmadığını açıkladı.

Şunu belirteyim ki aynı cümleleri CHP, MHP ve İYİ Parti grup yöneticileri ile sohbetimde de duydum.

Demek ki yanlış bir bilgi Meclis'te inanılan efsane haline dönüşmüş…

TBMM Başkanı Şentop’un açıklaması da bunun düzeltilmesi için yeterli.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar