Beş bin altı!...
SALGINI baskılamak amacıyla 17 günlük kapanma kararı alınırken, hedef olarak 5 bin vakanın altı konulmuştu.
Son rakamlara bakıldığında bunun olabilirliği olasılık dahilinde görünmüyor.
Nitekim, mesaisini bu işe veren Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın da dünkü sohbetimizde 5 bin vaka sayısına ulaşmanın bu ay sonunda dahi mümkün olmayacağını belirtti.
Açılma ile birlikte yeniden vaka sayılarının 20 binli rakamlara ulaşmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
BEŞ BİNE NE ZAMAN ULAŞILIR?
Yaptığı hesaplamalara göre eğer bugünkü gibi yarı kapanma ile gidilirse ancak Temmuz başında 5 binli rakamlara ulaşılır.
Onun öncesinde 5 bin sayısından ancak rakamsal olarak söz edilebilir.
Prof. Dr. Levent Akın’ın önerisi daha önce hazırlayıp Sağlık Bakanlığı’na sundukları, ancak uygulamasında sorun yaşanan kademeli açılma planının devreye konulması.
Yani kırmızı kentlerde tam kapanma sağlanırken, mavi olanlarda her şeyin normalleşmesi.
Bu yapıldığı takdirde kademeli normalleşmenin daha sağlıklı olacağını belirtti.
AYLIK 300 BİN VAKA
Bu aşamada sokaklardaki kalabalığa da dikkat çekti.
Aslında haksız değil, çünkü 7 milyon kişi izin aldı, onun öncesinde de 3 milyon vardı; dolayısıyla 10 milyon kişinin izin belgesi ile sokakta bulunduğu ortamda normal yaşam sürüyor demektir.
Buna dün de açık bir şekilde sokaklarda görüldüğü gibi bakkala gidiyorum bahanesi ile bayramlaşmaya gidenleri de eklerseniz durum daha net anlaşılır.
Prof. Dr. Akın toplam vakadan toplam iyileşen ve ölenler çıktığında geriye kalanı anlatan aktif vaka sayısının 300 bini aştığı ülkede normalleşmeden söz edilemeyeceğinin altını çizip ekledi:
“Bir yandan gösteri, diğer yandan şampiyonluk kutlaması için sokağa gidişle 5 binli rakamlara ancak Temmuz başında ineriz…”
NORMALLEŞME NASIL OLUR?
Peki, bu durumda ne olacak?
Prof. Dr. Levent Akın, tek umudun aşıya kaldığı görüşünde…
Peki, normalleşmeye nasıl geçilecek…
Buna ilişkin Bilim Kurulu üyelerinin de elinde herhangi bir veri yok.
Çünkü onlar da gereken neyse öneri olarak Kabineye sunmuş bulunuyor.
Sadece öngörüleri ve beklentileri var.
Buna göre lokanta ve kafelere ilişkin bir düzenleme gelebilir.
Aynen İngiltere veya Belçika’da uygulandığı gibi bahçesi olan kafe ve lokantaların hizmet vermesi sağlanabilir.
Bahçesi olmayanlar kaldırımda hizmet verirse bu daha da sıkışıklığa yol açmaz mı?
Aslında onlar da işin içinden tam çıkabilmiş değiller.
Bir diğer önerileri, yığılmayı engellerken insanların rahatlamasını sağlamaya yönelik.
NEDEN KAPALILAR?
Buna göre hafta sonu tüm marketlerin kapatılıp, sokağa çıkma yasağının kaldırılması, böylece kümelenen kalabalıkların önüne geçilmesi.
O da ekonomiyi sıkıntıya sokuyor.
Benim anlamadığım ise çiçekçiler açık iken, evde meydana gelen arızaların giderilmesi için yegane malzeme alım yeri olan hırdavatçıların kapalı kalması.
Ya da gazete alınan yerde dergi ve kitap alımına izin verilmemesi…
Sanırsınız ki ülke entelektüel patlaması yaşıyor herkes kitapçıları doldurdu satış yapılamıyor.
Ya da gözlükçülerin durumu…
Gözlüğünüz kırılsa gidip değiştireceğiniz yer yok; yedeğiniz yoksa kör kör araba kullanmak zorunda kalırsınız…
Bazen anlamak mümkün olmuyor…
Nice bayramlar dilerim…
- Gülmek ve ağlamak…32 dakika önce
- Kitlelerin hayal gücü…2 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...4 gün önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?1 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce
- Cumhuriyet ve Demokrasi…2 hafta önce