Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İÇ ANADOLU bölgesinde özellikle hayvanlara yönelik bir hastalık yayıldığında, yöre halkı, “Kıran girdi...” deyimini kullanır.

Bu deyimi bazen de öfkelendikleri için kullanır, “ocağına kıran düşecise” diye beddua eder...

Bazen de eşek, katır, atların deri hastalığı baş gösterir, ciddi tüy dökülmeleri, öbek öbek yaralanmalarla karşılaşılır, onun için de “kıran düşmüş” diye dertlenir...

Son iki günümü Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelen Kapadokya’da geçirdim.

Nevşehir Valiliği’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Hacıbektaş Veli Üniversitesi ile birlikte düzenlediği Kapadokya’nın tanıtım stratejisinin nasıl olması gerektiğine ilişkin Çalıştay'a katıldım.

Bir hemşerileri olarak düzenlenen Çalıştay'da açılış oturumunu da modere ettim.

Çalıştay'a kadın eli değmiş...

Çünkü Çalıştay için yoğun gayret gösteren Vali de yardımcısı, da kadın...

Vali İnce Sezer Becel, Yardımcısı, Hacıbektaş Kaymakamı Kübra Kurdoğlu sektörde konunun uzmanı kim varsa Çalıştay’a katılmalarını sağlamış.

Önemli bir hizmete imza atmış...

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatur, TÜROB Başkanı Müberra Eresin ve Kayseri Üniversitesi Rektörü Kurtuluş Karamustafa pandemi sürecinde turizmde tanıtım stratejisinin nasıl olması gerektiğine ilişkin önemli tespitlerde bulundu.

Öncesinde de Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, yıllarını belediyecilikle geçirmiş Ahmet Misbah Demircan, turizm sektörünün içinde bulunduğu durumu tespit etti, çözüm yolları önerdi; turizmciler de memnun kaldı...

Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi gitti...

SİT ALANINA TOPLU KONUT

Bölgeye iki yıla yakın süredir gelmeyen biri olarak Çalıştay sonrası eşi dostu görmek için çevrede dolaşayım dedim.

İşte o an karşıma çıkan görüntü başlıktaki cümleyi hafızamda canlandırdı...

Kapadokya’ya kıran girmiş, tedbir alınmazsa sonuçları çok ağır olur...

Hastalığın yayıldığı da iki alan var, 1- Hızlı konutlaşma ve toplu konutlar, 2- Kapadokya’yı özünden, kültüründen koparan; gittikçe kitlelerin düşünsel hafızasında başka bir algının oturmasına neden olan diğer turizm aktiviteleri...

Sonrasında sohbet ederken gördüm ki sadece ben değil, benzer algı TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya’da da mevcut...

“Burada TOKİ olur mu?” diye söze girdi, yapılanmanın bir kanser gibi her bir yeri sardığını, benzer durumla geçmişte karşılaşmış birçok yerin ciddi sorunlarla boğuştuğunu anımsattı.

Kapadokya Alan Bölge Başkanlığı aslında böyle bir duruma izin verilmemesi, bölgeye bütüncül yaklaşıp, kötü olanın ayıklanması için kurulmuştu.

Anladığım o ki kamu kurumları arasındaki farklı bakış, insanların daha büyük evlerde oturma baskısı ve siyasi bazı tercihler karar alma mekanizmalarını ciddi etkilemiş

BİR AY SÜREYLE İKİ ZIT KARAR

Bunları konuşurken Göreme Belediye Başkanı Ömer Eren iki belge çıkardı.

Aralarında tam bir ay süre var.

İlki 27 Şubat tarihli bir karar, birinci ve üçüncü derece doğal SİT alanı olması nedeniyle aynı alanlar üzerine inşaat yapılmasına onay verilmemiş.

İkincisi ise bundan 15 gün sonra yine aynı yer 12 Mart tarihinde alınmış, inşaat yapılanmasına onay verilmiş...

Bu 15 gün içinde ne oldu da bu karar alındı Göreme Belediye Başkanı da şaşkın...

“Orası SİT alanının tam da göbeği...” cümlesi ise kulaklarımda yankılanıyor...

Bir diğer sorun ise balonlar, onların yolcularını karadan takip eden büyük arazi araçları ve ATV diye bilinen dört çeker motorlar...

Her yeri kaplamış.

Birine tesadüf eseri tanık oldum, peri bacasının çevresinde spin atıyor, tozu dumana katıyordu...

ATV sayısının belirlenmesi için girişim başlatılmış, 499 adet tespit edilmiş; sadece belirli bölgelerde dolaşmalarına izin verilecekmiş.

Neden bölgelerin belirlenip, herkes buna uyacak, sahada olan da kayıt yaptırmak zorunda diye daha katı bir yöne gidilmediğini sordum.

Kayıt yapmanın önemine vurgu yapıldı, yakında teker ve benzin deposu ölçümlerini yaptıktan sonra kararı uygulayacaklarını söylerlerse de şaşırmayın...

Hemen belirteyim ki bir an önce, hem de bir an önce elektrikli bugy sistemine geçilmeli ve sahadan çıkarılmalı.

Yoksa sonu kötüye gidiyor...

BALON ALANLARI GENİŞLEMELİ

Kapadokya’ya anlamını veren on milyonlarca yılda oluşmuş peri bacalarının, tarihin ilk kiliselerinin olduğu vadilerin kültürel anlamı gitmiş, balon görseli öne çıkmış...

Pandemi döneminde neredeyse tükenmiş, tamamen yerliye dönmüş turizm de buna odaklı hale gelmiş.

Kapadokya peri bacaları ile değil balonla anılır olmuş; entelektüel seviyesi yüksek, çok para harcayan turist çekilmiş...

Biraz daha bu haliyle devam ederse, bölgenin kitleler üzerindeki algısı, aslının hatırlanmasını gereksiz kılacak.

Dolayısıyla peri bacalarının üzerine kafeterya, içinde tost büfeleri açanlara rastlarsanız şaşmayın.

Çünkü yakın gelecekte algıda korunması gereken peri bacası değil balon olacak...

TÜRSAB, BAKANA PATLADI...

Buna bir de pandemi dolayısıyla insanların evinden çıkmamasının sonucu olarak tur operatörlerinin içine girdiği kriz eklenmiş.

TÜRSAB üyelerinin bu denli öfkeli olduğuna ilk kez tanıklık ettim.

Öfkeleri belki de sektörün en büyüklerinden birinin de sahibi olan Kültür ve Turizm Bakanı’na yönelik...

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya tam anlamıyla verdi veriştirdi, demedik bir tek söz bırakmadı.

Sektörün Bakan eliyle krize sürüklendiğini ileri sürdü.

Özellikle küçük ve orta boy tur operatörlerinin içinde bulunduğu gerçeği önümüze serdi.

Burada da kalmadı...

Uzak Doğu ve Orta Asya’dan turist getirmek için var güçleriyle çaba gösteren seyahat acentalarının emeklerinin küçümsenmesine de öfkeliydi...

Gördüğüm şu ki bu konu derinleşerek devam edeceğe benziyor...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar