Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

SEÇİM mevsimine girilmesiyle siyasette karşılıklı yaylım ateşi hızlandı.

Yakın gelecekte artarak devam edeceği açık…

Buna neden, 2018 seçiminde de görüldüğü gibi ittifakların oy oranlarının birbirine yakın olması.

Bir de gittikçe sayısı artan kararsızları etkileyip yanına çekme çabası.

Bu kapsamda bütün partiler daha az oy almış partileri yanında tutarak kararsız seçmeni etkilemek istiyor.

“Herkes bize geliyor…” algısını üretip, kararsızlarda kendisine yönelme rızası yaratmayı amaçlıyor.

Doğru da bir taktik, çünkü hangi parti başarılı olursa bundan sonraki süreçte kararsız seçmenin büyük akışı ile karşılaşabilir.

İKTİDARA TAŞIDI

Nitekim geçmişte benzer durumla karşılaşıldı; kararsız seçmenin bir anda yüklenmesiyle az oy almış partileri iktidara veya iktidar ortaklığına taşıyan gelişmelere tanıklık edildi.

Unutulmasın ki kararsız seçmen oranı o tarihlerde de oldukça yüksekti…

Bu sandıkta da aynı olacağı anlamına gelmiyor; çünkü kararsız seçmenin sandık yaklaştıkça partilerine döndüğüne, hatta geri giderken, beraberinde ötekinden de bir parça koparıp götürdüğü de bir başka gerçek…

Onun için bugünden bırakın patronajını, model çizmek için de çok erken…

Partiler ideolojik duruşlarını bir kenara bırakıp, siyasi propagandalarını daha geniş bir kitleye yönelik yapmalarının gerisinde de bu yatıyor.

Bir anlamda siyasi besleme yapılıyor…

İttifak sistemi de bir araya gelmesi olanaksız partileri buluşturarak buna zemin hazırlıyor.

BİRLİK PARTİLERİ

Ancak partiler açısından bir süre sonra yeterli olmayacağı da açık.

Çünkü ittifak içindekilerden en çok oy alan parti diğerleri ile arayı ne denli açarsa, çıkaracağı milletvekili sayısını da o denli arttırıyor.

Bunun önüne geçilmesinin en önemli aracı da ittifak içinde de oy oranını yüksek tutmaktan geçiyor.

Görünen o ki bundan sonraki süreçte partiler bunu hayata geçirmek için Almanya’da olduğu gibi “birlik partilerine” yönelirse şaşılmasın…

Aslında geçen seçim, kendi kimliği yerine ittifak içindeki bir partinin listesinden seçime katılmak bunun bir adımıydı.

Seçim sonrası da ayrıldılar.

Örneğin, Demokrat Parti İYİ Parti’nin, BBP AK Parti’nin, TİP de HDP listesinden seçime girip, parlamentoda temsil edilme fırsatını yakaladı…

ALMANYA ÖRNEĞİ

Fakat bu az oy alan partilerin milletvekili sayısında sınırlamaya yol açıyor.

Bundan çok daha fazla milletvekili kazanmanın yolu da var.

Örnek de Almanya’da Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Hıristiyan Sosyal Birliği’nin (CSU) oluşturduğu “Birlik Partileri” yöntemi…

Birlik kazandırdı ve Hür Demokratlar ile kurduğu koalisyon 16 yıl sürdü.

İttifak partilerinin oylarının bu denli birbirine yakınlaştığı zeminde Türkiye’de de kaçınılmaz görünüyor.

TRABZON ÖRNEĞİ

Çünkü sadece ittifakların aldığı oyun yüksekliği yetmiyor, milletvekili sayısı D’Hont sistemi içinde partilerin aldığı oya göre dağıtılıyor..

Bu da en çok alanı ittifaktan hem daha çok pay alıcı hem de oyun kurucu haline getiriyor.

Bazen hepsini silip süpürmesine de yol açıyor.

En iyi misal AK Parti’nin, MHP ile arasındaki oy makasının yüksekliği nedeniyle Trabzon, Tokat’ın da arasında bulunduğu bazı yerlerde milletvekillerinin hepsini alması…

“UYKULARIMI KAÇIRIYOR…”

Bu durum Millet İttifakı için de geçerli…

Örneğin, İYİ Parti’nin diğer partilerle bir araya gelip oyunu arttırarak ana muhalefet partisi haline gelmesi başta CHP olmak üzere, diğer partiler açısından ne anlama gelir?

Veya diğer partilerin bu yola gidip CHP’nin yerine ana muhalefeti üstlenmesinin olanağı var mıdır?

Soruyu önceki gün kökten CHP’liye sorduğumda anında tepkisini gösterdi:

“CHP’nin ana muhalefetten düşmesinin düşüncesi dahi uykularımın kaçması için yeterli…”

Herhalde bu diğer partiler açısından da ince elenip sık dokunan durumdur…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar