Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

“MİLLET İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ne zaman açıklanacak?”

Adayın kim olduğunu da içeren bu soru neredeyse iki yıla yakın süredir muhataplarına yöneltiliyor.

Özellikle de Cumhur İttifakı bileşeni partilerin temsilcileri ve destekçileri tarafından son dönem en çok tekrar edilen cümlelerin başında geliyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, “Bizim adayımız Mansur Yavaş” açıklamasıyla son dönem bir daha alevlendi.

Ancak açıklaması kendi içinde soruna neden oldu, birlikte partiyi kurduğu en yakın arkadaşı İsmail Koncuk’un istifasına yol açtı...

Altı muhalefet partisinin bu konudaki mutabakatlarını güçlü şekilde tekrarını da sağladı ve kamuoyu hafızasında birlikteliklerini tazelemelerine fırsat tanıdı.

Muhalefet partilerinin liderlerinin 24 Nisan'daki buluşmaları öncesi söylem ittifakını devam ettirdiklerini açıklamalarına imkan tanıdı.

BABACAN TAKVİMİ AÇIKLADI

Adaylık konusunda en yalın açıklamayı önceki gün Çankırı’daki iftar yemeği sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan yaptı…

Üç kez buluşan 6 liderin vardıkları mutabakatı şu sözlerle açıkladı:

“Cumhurbaşkanı adayı, altılı masanın mutabakatıyla belirlenecek. Bir kararımız daha; seçim dönemine girinceye kadar cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda herhangi bir görüşmede bulunmayacağız, herhangi bir fikir beyan etmeyeceğiz...”

MECLİS DEĞİL, ADAY ÖNEMLİ

CHP lideri Kılıçdaroğlu da dün T24’ten Tolga Şardan ve Gökçer Tahincioğlu’na verdiği demeçte benzer yaklaşımı dile getirdi:

“Biz bir karar daha aldık. Asla isim telaffuz edilmeyecek, bu konuda soru geldiğinde cumhurbaşkanı adayımızın niteliklerini anlatacağız…”

Telefonda dünkü sohbetimizde DP lideri Gültekin Uysal da aynı tutumu dile getirdi.

“Seçim takvimi başladığında adayımızı da açıklamış oluruz…” dedi.

Uysal burada kalmadı, Cumhurbaşkanı seçiminin, milletvekili seçiminden çok daha önemli olduğuna vurgu yapıp ekledi:

“Son dönem dikkat ediyorum siyasi partiler parlamento üzerinden bir rekabet geliştiriyor. Oysa bu seçimin sıklet merkezi Cumhurbaşkanı… Ankara, İstanbul belediye meclislerinde çoğunluk öteki partilerde. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu başkanlarımız yine yönetiyor; hem de onlara rağmen iyi yönetiyor. Üstelik belediyelerdeki durum Cumhurbaşkanlığından çok daha zor…”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı da CHP liderinin stratejisinin doğru olduğuna vurgu yapıp ekledi:

“Seçim takvimi belli olunca adayımızın kim olduğunu da herkes görür; Genel Başkanımın (Akşener) da vurguladığı gibi, yeni Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'nın adayıdır…”

SP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ile Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kani Torun da benzer tutum içinde seçim takvimi belli olmadan aday açıklanmayacağına vurgu yaptı.

Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu seçim takvimini açıkladığı güne kadar 6’lı ittifakın aday belirlemesi söz konusu olmayacak.

“Bırakalım karşı taraf da adayın kim olacağına yönelik stres yapsın, kafaları karışık kalsın. Bir yeni bir Erdoğan seçmeyeceğiz!…” yaklaşımı da CHP ve İYİ Parti’de sıklıkla dile getiriliyor.

ADAYIN NİTELİĞİ

Ne zaman belirleneceğine ilişkin bir mutabakat oluşmakla birlikte, adayın niteliğine dönük profil çizilmiyor değil.

CHP lideri Kılıçdaroğlu demecinde Macaristan’daki aday belirleme süreci üzerinden değerlendirme yaparken, aslında kendi adaylarının nasıl olması gerektiğine ilişkin önemli mesaj verdi:

Küçük bir kentin muhafazakâr belediye başkanını aday gösterdiler. Ne ittifakın solcu seçmenlerine hitap edebildi, ne de sağcı seçmenlere ‘popülist bir liderle yarışabilecek çapta’ olduğunu gösterebildi…”

ADAY KİMDEN OY ALACAK?

Bu tanımdan yola çıkarak , Kılıçdaroğlu'nun kendisini tarif ettiği söylenebilir mi?

Bazı yakın arkadaşlarına göre , “adaylık konusunda diğer liderleri ikna etmeli, hatta diretmeli…”

Adaylık konusundaki kırmızı çizgiyi 6 liderin ortak kararına bağlamış iken, kendi adaylığını olmazsa olmaz olarak dayatması söz konusu olabilir mi?

Veya Global’deki yayında Candaş Tolga Işık’ın sorularını yanıtlarken kurduğu bir cümleden yola çıkarak Akşener'in aday olmama kararından bazı şartlar altında vazgeçebileceği yorumu yapılabilir mi?

Sözünü ettiğim, Akşener'in şu cümlesi:

“Benim adaylıktan feragat etmek, vazgeçmek, önceden bunu ilan etmek isteğimin arka planında, tek adayla gitme talebinin olduğunu söylemeye çalıştım.”

Geçen seçime atıfta bulunarak, ayrı aday çıkarmanın ne denli yanlış olduğunu deneyimlediklerini, aynı hatayı tekrar etmemeleri gerektiğini de belirtip devamını getirdi:

“Bunu tecrübe ettik, yanlış olduğunu söyleyebilmek için o tekliği, birlikteliği sağlayabilmek için önceden ilan ettim...”

Bu cümle, “eğer aramızda birlik sağlanmaz ise ben de aday olabilirim” anlamına mı geliyor?

İYİ Parti’nin etkin, Akşener’e de bir o kadar yakın iki isme sordum, yanıtlarının özeti şöyle oldu:

“Kimse yalpalama yaptığımızı sanmasın, bizde yalpa olmaz... Birlik olmaz ise Akşener aday olacak anlamına gelmiyor… Bir durum tespiti yapıyor; birlikte belirleme kararı alındı, tartışmasına gerek yok…”

KILIÇDAROĞLU’NUN HEDEFİ

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusuna dönersem…

CHP’de sürekli tekrar edilen şu gerekçe her şeyi özetliyor:

“Bir liderin ülkeyi yönetme ideali olmalı. Biz bu ideali koymazsak, seçmen bizim oturduğumuz koltukları sorgular…”

Bu adaylığı düşündüğü anlamına mı geliyor?

Söyledikleri, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanları birbirine rakipmiş gibi göstererek yarışa sokulma çabasının, hem diğer partiler, hem de kendi ekipleri arasında çekişmeye yol açtığı...

Hizmetleri yerine, adaylıkları üzerinden başkanların anılmaya başlandığı, bunun da kendileri açısından da olumsuzluk üreteceği yönünde.

Hatta “AK Parti veya MHP İstanbul veya Ankara büyükşehir belediye başkan adaylarının kim olduğunu açıkladı mı? Madem önceden açıklanabiliyor, buyursun onlar da belediyeleri açıklasın…” diyerek de rest çekiliyor…

Sohbetten çıkardığım şu ki, Kılıçdaroğlu başkanlar arasında bir çekişme varmış gibi gösterilmesinin önüne geçmek, lider olarak bir ideali olduğunu göstermek için duruma paratoner olmuş, şimşekleri üzerine çekmiş…

Ayrıca kendi belediye başkanları kamuoyu yoklamalarında üstte çıkarken, CHP'nin lideri olarak gerilerde kalıyor görünmesinin yarattığı olumsuz algının ortadan kaldırılması hedeflenmiş.

Bütün bunlara karşın “kesin aday veya kesin değil” diye bir yaklaşımları da yok.

“Yolda belli olur; olur ise ne ala, olmaz ise olana tam destek vererek devam” yaklaşımındalar.

KİMDEN OY ALACAK?

Bu aşamada üzerinde durdukları önemli bir konu daha var; hatta kamuoyu yoklamaları üzerinden simülasyonlarını da yapmışlar.

Kılıçdaroğlu’nun Macaristan örneği üzerinden sergilediği gibi, “adayın hem sağ, hem de soldan oy alır nitelikte” olması gerektiğine ekibi de vurgu yapıyor.

İçlerinden birinin şu cümlesi önemliydi:

“Parlamenter demokrasi için yola çıkan 6 parti liderinin göstereceği adayının, hem sağa, hem sola, hem de diğerine sempatik gelmesi lazım. Diğerinden kastımız AK Parti veya MHP tabanı değil, HDP seçmeni. Diğerinden daha rahat destek gelebilecek, oy alınabilecek HDP seçmenine aykırı isim de olmamalı.”

Görünen o ki Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında yapılan düzenleme ile HDP'yi sadece sandık sonrası Meclis’te kilit konuma getirmeyecek; muhalefetin adaylık sürecine de etki edecek.

Özetle, erken genel seçim olmazsa, muhalefetin adayının adını Şubat 2023’ten önce duymayacağız…

Peki, seçime 4 ay kala kala meydana çıkan aday için bu risk oluşturmaz mı?

Muhalefetteki bakış tam tersine yararlı olacağı; yıpratma propagandasına çok muhatap olmayacağı yönünde…

İzleyip göreceğiz…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar