İrfan ordusu 'açık'ta patladı…
“BİR millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır…”
Cumhuriyeti biz kurduk siz yaşatacaksınız diyerek egemenliğin en önemli timsali TBMM’nin kuruluş gününü Çocuk Bayramı ilan eden Mustafa Kemal Atatürk, onların sağlıklı ve bilgili yetişmesi gerektiğinin de her adımda altını çizdi.
Aralarında Sabiha Gökçen, Ülkü Doğançay, Ayşe Afet İnan gibi ağırlığı kız olan 8 çocuğu bizzat okutmasının gerisinde de bu düşüncesi yatıyordu…
Çocukları iyi yetişmeyen ülkenin geleceğinin sıkıntılı olacağının da her adımda altını çizdi…
OKULU BIRAKIYOR
Test ve sınav sisteminin hakim olduğu eğitim modelinde irfan ordusunun iyi bir eğitim aldığını söyleyebilir miyiz?
Devletin eğitim ile ilgili birimlerinin verilerine bakıldığında aslında çok endişe verici bir tablo önümüzde duruyor.
Buna göre son beş yıl içinde 9-10-11 ve 12’nci sınıfta bulunan çocukların, okullarını terk edip Açık Öğretim Liselerine (AÖL) akın etmişler.
Yani lise çağına gelmiş çocukların 2017 sonrasında okullarını bırakıp, açık öğretime devam etmeyi tercih etmiş.
Bunun nedeni üniversite sınavlarına hazırlanmak için çocukların lise sonda zaten müfredat olmadığı için okulu AÖL’den devam ettirip dershaneye gitmelerine bağlanabilir.
Ancak sadece 12’nci sınıfta değil, lisenin ilk üç sınıfındaki durum da oldukça karamsarlığa itecek boyutta.
Artış 12’nci sınıfta 8 kat ise, lisenin ilk üç sınıfında 3 ile 10 kat arasında seyrediyor.
Son iki sınıfta ise bu rakam patlamayla sonuçlanıyor.
SON İKİ SINIFTA TRAMPLEN YAPTI
Verilerle gidersek, 2017 yılında AÖL’de okuyan 9’uncu sınıf öğrenci sayısı 56 bin civarındaymış, bu sayı 2021’de 62 bine yükselmiş.
Burada fazla bir artış görülmeyebilir.
Ancak 10’uncu sınıfta durum ciddi bir boyut almaya başlamış, 2017’de AÖL’de okuyan öğrenci sayısı 16 bin iken, 2021’de bu rakam 52 bine yükselmiş.
Son iki sınıfta ise resmen tramplen yapmış; 2017’de 11’inci sınıfta 7 bin kadar öğrenci varken, 2021’de bu sayı 54 bine yükselmiş; yani neredeyse 8 kat artmış…
Son sınıfta ise zirve yapmış…
2017’de lise sonda AÖL’de okuyan 12 bin öğrenci sayısı, beş yıl sonra tam 112 bine ulaşmış; tam 9 kat artış olmuş…
Son beş yılda okulunu bırakıp AÖL’ne geçenlerin toplamdaki sayısı ise 900 bine yaklaşmış…
Tabii bunun içinde hala okulda kayıtlı gibi görünüp de okula gitmeyen öğrenciler de dahil.
Bunlar da eklendiğinde sayının 1,5 milyona ulaştığından söz ediliyor…
Dikkat çeken de örgün eğitimini, yani okula gitmeyi bırakıp AÖL’ne geçenlerin ağırlıklı bölümünün erkek çocuklar olması.
Bunu dilerseniz ekonomik zorluğun getirdiği mecburiyeti, dilerseniz bazı kesimlerin çocuklara kendi bildiği eğitimi verme çabasının bir neticesi olarak görün…
MAÖL VE AÖİHL’DE TERSİNE DÖNDÜ
Dikkat çeken bir başka durum da Meslek Açık Öğretim Liseleri (MAÖL) ile Açık Öğretim İmam Hatip Liseleri’ndeki (AÖİHL) öğrenci sayısının tersine bir eğilim göstermesi.
Yani bu sınıflar 2017’de daha kalabalıkken, 2021’de sayısı çok azalmış.
MAÖL’de 2017’deki öğrenci toplamı 18 bin kadarken, 2021’de 7 bin 500 civarına inmiş.
Aynı şekilde AÖİHL’de 2017’de 50 bin 500 öğrenci varken, 2021’de bu sayı 17 bine düşmüş.
Eğitim alanındaki akademik çalışmaları olan Prof. Dr. Soner Yıldırım da dünkü sohbetimizde sorunun temelinde iki önemli durumun bulunduğunu belirtti.
İlkini ekonomik zorluklara bağladı, ikincisini de lise sonda üniversiteye hazırlık için öğrencilerin okuldan ayrılıp dershaneye devam etmek için AÖL’sine yazılmalarına bağladı.
Hatta öyle bir hal almış ki bazı özel okullar öğrencileri için dershaneden özel öğretmenler getirip onlara üniversiteye hazırlık temelli eğitim verdirir olmuş.
NAKLİYAT FİRMALARININ KAYNAĞI
Prof. Dr. Yıldırım, dini yönü yüksek sivil toplum kuruluşlarının çocukları bu yaşlarda bünyesine alma gayretinin de etkin bir rol oynadığını da sözlerine ekledi.
“Örgün eğitime devam ediyor gibi görünüp, kayıtlı olduğu halde okuluna gitmeyen öğrenci sayısı 1,5 milyona ulaştı” deyip devam etti:
“Bugün nakliyat firmalarının en büyük insan kaynağını bu gençler oluşturuyor. Çünkü özel bir yeteneğe ihtiyaç duymuyor, aranan bir beceri de yok. Böyle olunca nakliye firmalarında hamallık yapıp yük taşıyorlar. Ayrıca 12’nci sınıfta müfredat yok tamamen üniversiteye odaklı. Öğrenci okula gitmek yerine AÖL yazılıp dershaneye gidiyor.”
ÇÖZÜM BELEDİYELERDE
Bu durumun önüne geçilmesi için mega kentler başta olmak üzere, büyükşehir belediyelerine büyük iş düştüğünü de belirtip ekledi:
“Belediyeler beceri edinme eğitimlerine daha fazla önem vermeli. Ekmek dağıtmaktan çok daha kıymetli bir iş yapmış olurlar. Ankara Büyükşehir Belediyesi buna önem verdi, çok önemli bir gelişme sağladı. Ama işin şovunu yapmıyor, duyulmasında geri kalıyor…”
Verilere dün baktığımda hem üzüldüm, hem de ciddi oranda kaygılandım…
Kişilik gelişiminin en önemli döneminde, ergenlik çağındaki bir genç eğitim yerine sokakta hayat mücadelesine kendisini atıyor.
Eskiden usta çırak ilişkisinde de eğitim önemi vardı; orada da bir meslek, beceri kazanıyordu.
Ancak teknolojinin bu denli geliştiği dünyada gençlere ancak kol gücü kalıyor.
Acıdır ki geleceği daha eğitimli toplum yerine daha sorunlu gençlik ve gelecek inşa ediliyor…
- Gülmek ve ağlamak…32 dakika önce
- Kitlelerin hayal gücü…2 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...4 gün önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?1 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce
- Cumhuriyet ve Demokrasi…2 hafta önce