Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

SEÇİMLER zamanında ve yeni kanun değişikliği kapsamında yapılacaksa az oya sahip partiler açısından hangisi daha önemlidir?

Cumhurbaşkanlığı seçimi mi, yoksa milletvekili seçimi mi?

Bu soruyu yöneltmeme neden de son dönem 6’lı masadan gelen açıklamalar…

Özellikle de dün Gaziantep'te etkin bir miting düzenleyen DEVA Genel Başkanı Babacan’ın açıklamaları…

Muhalefetteki partiler nasıl bir liste birliği içinde olacaklarını konuşurken, seçime parti kimliği ile gireceklerini, dolayısıyla bir başka partinin listesinden aday gösterme gibi bir kararlarının olmadığını açıkladı.

Ardından da 6’lı masanın bir Cumhurbaşkanı adayı üzerinde uzlaşmaması halinde kendisinin aday olacağını bugünden duyurdu.

Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; demek ki Babacan tekrar milletvekili olmayı önceleyen bir gelecek planı yapmıyor, Cumhurbaşkanlığı öncelikli hedefi haline gelmiş durumda.

Sanılmasın ki orada da kendisinin adaylığı var; tam tersine bir ortak aday olması konusundaki kararlılığını net koyuyor, olmazsa aday olacağını belirtiyor.

Ancak milletvekili seçimine odaklanmıyor, hatta önemsemiyor tutum sergiliyor.

HEDEF HAZİNE YARDIMI

Bu kanaate varmamın nedeni uzun süredir devam eden kamuoyu yoklamalarında çok yüksek bir zıplama göstermemesine karşın kendi kimliği ile seçime girme kararı.

Seçmen bloklaşmasının uzun süredir çok az oynamalar gösterdiği bir zeminde DEVA Partisi’nin kendi kimliği ile seçime girmesi halinde elde edeceği kazanç %3 barajını aşarak Hazine yardımından faydalanmak...

Zaten TBMM’de grup kurmak için gerekli 20 milletvekili çıkaracak oy oranına sahip olmayan bir parti için, TBMM’de 3-5 milletvekilinin bulunması bir şey ifade etmiyor.

Bütün bunlar ortadayken, partinin bireysel oy oranını artıracak, kendi popülaritesini çok daha dinamik hale getirecek politikalara yöneliyor…

Yeni kurulan bir parti olarak sosyolojik tabanını oluştururken, onları kendi bünyesinde konsolide etmek istiyor.

Bir başka partinin listesinden seçime gireceğini bugünden açıklamanın sosyolojik tabanını konsolide etmeyi olumsuz etkilemenin yanında, özellikle AK Parti tabanından beklenen gelişe de fayda sağlamayacağını değerlendiriyor.

Gaziantep'te düzenlediği ilk miting meydanında dün verdiği mesajlar da bunu yansıtıyor.

Belki bundan olsa gerek 6’lı masanın tamamında da bu tutumu saygıyla karşılanıyor.

DİĞER ÜÇ PARTİNİN UĞRAŞI

Oy oranı düşük diğer 3 partinin durumu ise biraz daha farklı.

Özellikle sandık süreçlerinin tüm zorluluklarını yıllarca çekmiş Saadet Partisi meseleye daha farklı bakıyor; bir ittifak içinde girilmesi halinde sonuç alınabileceğine ilişkin uğraşını devam ettiriyor.

Nitekim son iki hafta süresince SP lideri Karamollaoğlu’nun uğraşı da bu yöndeydi.

Ancak orada da önlerinde engeller yok değil…

Eğer bir parti kendi kimliği ile seçime girecekse Milletvekili Seçim Kanunu gereği en az 41 ilde aday göstermekle yükümlü.

KAZANANI YILLARDIR HEP AYNI OLAN İLLER

Sorun da bu aşamada başlıyor.

Partiler hem, üçlü ittifak da denilen liste ittifakı yapıp, hem de kendi kimliği ile 41 yerde seçime girecekse öncelikle hangi illerde kendi kimliği ile gireceğine karar vermesi gerekiyor.

Milletvekili sayısı az olan illerde kendi başına girmesi durumunda o ilden sandalye kazanması zorlaşıyor.

Çünkü milletvekili sayısı 3 olan illerde doğal bölge barajı kendiliğinden %30, 4 olan illerde ise %25 gibi bir oranda gerçekleşiyor.

Milletvekili sayısı 3 ve daha az olan 33, 4 ve altında olan il sayısı ise 42…

İllerin ağırlıklı bölümünde seçmen davranışı çok uzun yıllardır değişmiyor.

Örneğin Tunceli 2 milletvekiline sahip ve on yıllardır bir CHP, bir de HDP çıkarıyor.

Yine 2 milletvekiline sahip Artvin’de de uzun yıllardır bir CHP, bir de AK Parti çıkarıyor…

Aynı tablo, eski Bakan Bahattin Şeker’in iki dönem DYP, bir dönem de MHP’den aday çıktığı dönemler hariç, iki vekilli Bilecik’te de bir sağdan, bir soldan pozisyonunu koruyor…

15 İLİN DURUMU BELİRLEYİCİ

O nedenle bir süredir kurmaylarını formüller üzerinde çalıştıran 6’lı masa, birlikte seçime girilmesi durumunda sonuca etki etmeyecekleri yerleri liste dışı bırakıyor.

Ağırlıklı olarak üzerinde durdukları yerler ise 8-10 ve üzerinde milletvekili bulunan iller.

Çünkü 10 üzerinde milletvekili bulunan 15 ilin TBMM’de aldıkları sandalye sayısı 326; yani Meclis’in beşte üçü, referandum için yeterli oran...

Bu 30 büyükşehir açısından değerlendirildiğinde ise 413 milletvekiline ulaşıyor.

HER SEÇİM BÖLGESİNE GÖRE FARKLI MODEL…

O nedenle matriks bir modelin uygulanmasının daha faydalı olacağına ilişkin genel bir kanı oluşmuş.

Nitekim dün İstanbul ile miting sürecini yeniden başlatan CHP lideri Kılıçdaroğlu da bir süre önce verdiği demeçte, her ilin durumuna göre model üretildiğinden söz etmişti.

Yani bir ilde bütün partiler ortak liste çıkarabileceği gibi, bazı illerde de ittifak üç ayrı liste ile girebilecek.

Yani iki parti bir arada, biri yalnız, üçü birlikte olabildiği gibi, iki farklı liste de olası…

Veya bazı illerde de iki parti birlikte, diğerleri tek başına da girme olasılığı mevcut.

SEÇİM YAKLAŞINCA HAREKETLENİR…

Siyasal partiler ve seçmen oy davranışı üzerine çalışmaları da bulunan Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Çarkoğlu da dünkü sohbetimizde 14 büyükşehrin seçimin kaderini tayin ettiğine dikkat çekti.

“Muhafazakar Kürt seçmenin bu seçimdeki etkisi de önemli olacak” tespiti yapan Prof. Dr. Çarkoğlu, seçim yaklaştıkça seçmen hareketliliğinin artma ihtimaline de vurgu yaptı.

Görünen o ki bu seçimde genel bir tahminde bulunmak olası olmayacak.

Her seçim bölgesi kendi içinde farklı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyacak.

Bu da ister istemez siyasi partileri ve liderlerinin daha fazla performans çıkarmasına gerek duyacak…

Bu seçimde siyaset çok yorulacak…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar