Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

BÖLGE üzerine çalışan kime sorduysam, “Eli kulağında” yanıtını aldım…

Suriye’ye operasyondan söz ediyorum, hedefinin neresi olduğu da dün biraz daha kesinlik kazandı.

Aslında hedeflenen nokta bugüne kadar üzerinde konuşulmamış bir yer değil; 2019’da da hedefteydi, konjonktürden kaynaklanan nedenlerle askıya alındı.

Yani bilenen coğrafyası üzerinde çalışılmış iki alan.

MÜMBİÇ VE TEL RİFAT

Nitekim Anadolu Ajansı değerlendirme haberinde daha önce adını geçirmişti.

MHP lideri Devlet Bahçeli de partisinin dünkü TBMM Grup toplantısında “Tel Rifat ve Münbiç özgürleşmelidir” diyerek adını netleştirdi.

MHP liderini dün dinlerken dikkatimi çeken bir diğer nokta da başlangıçta hedefler arasında adı geçen Ayn-el Arap’ın (Kobani) adını dile getirmemesiydi…

Nitekim bölge üzerine çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Serhat Erkmen ve Oytun Orhon da benzer şekilde Kobani’nin operasyonun ilk hedefi içinde yer almasını beklemediklerini söyledi.

İkisinin ortak görüşü Münbiç ve Tel Rifat’ın da tamamını kapsamayıp, belirli bölgeleriyle sınırlı kalacağı…

Amacı ise Fırat Kalkanı ile Barış Pınarı operasyon bölgeleri arasındaki boşluğu kapatmak.

Nitekim Prof. Dr. Serhat Erkmen de operasyonun, Süleyman Şah Türbesi’nin 1970’li yılların ortasında taşındığı son yeri olan Karakozak bölgesinden doğuya doğru hat açıp, iki operasyon bölgesini birleştirmek olabileceğine dikkat çekti.

Bu Kobani’nin çevre bağını da kesmek, girmeden hakim olmak anlamına geliyor.

Bu bölgeye Türkiye daha önce operasyona hazırlanırken ABD kuşatmış ve Münbiç’e 8 km mesafedeki Sırrin’e de bir üs kurmuştu.

Bu da Münbiç’e dokunulmazlık kazandırmıştı.

ABD sonrasında bu bölgeden çıkma kararı alırken, Münbiç’i eş zamanlı olarak Ruslara, dolayısıyla Şam rejimi güçlerine anlaşmalı olarak terk etti.

UKRAYNA ETKİLEDİ

Ardından Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmalarla 30 km derinliğe kadar kontrolün sağlandığı M-4 otoyolu üzerindeki devriye hareketlerinin de belirlendiği süreç başladı.

Daha öncesinde ABD ile son aşamasında bozulan mutabakata benzer şekilde, Ruslar da Münbiç bölgesinde terör unsuruna yer verilmeyeceğini, Ankara’nın bildirimi halinde bu yapıların kentten çıkarılacağını anlaşmada kabul etti.

Ancak Rusya’nın Ukrayna işgali bölgede oturmuş taşları yerinden oynattı.

Bu sütunda 10 Mart tarihinde de vurguladığım gibi, Türkiye, 23 Nisan’da hava sahasını ve boğazları kapatınca, Rusya’nın Suriye’ye tüm lojistik desteğini kesti.

Bu da Suriye sahasında güç dengesinin yeniden kurulmasının kapağını açtı.

Güçlerinin bir kısmını Ukrayna’ya kaydıran Rusya da Suriye sahasındaki güçlerinin pozisyonunu yeniden düzenledi.

DEVLET GİBİ DAVRANDI

Prof. Dr. Serhat Erkmen’in de sohbetimizde altını çizdiği gibi, hayati ve stratejik gördüğü bölgelerin sınırlarını yeniden tayin etti.

Şam ve civarı ile Şam-Halep’i bağlayan M-5 ve kuzey hattının atar damarı M-4 otoyolları dışındaki alanlarda milis ve askeri güçlerini azalttı.

Prof. Dr. Erkmen’in de vurguladığı gibi Rusların çekildiği alanlara İran yerleşmeye kalkınca da ABD ve İsrail hareketlendi.

Washington ancak bir devlet için tanınan şartları bölgedeki YPG/PKK güçlerine de uyguladı ve silah ambargosunu sanki karşısında bir devlet varmış gibi esnetti.

Bundan güç alan PKK/YPG de özellikle Tel Rifat sınırına yerleşik Türk güvenlik güçlerine saldırılara başladı.

YENİ GÜÇ DENGE OLUŞUMU

Türkiye de bunun üzerine Rusya’nın Ukrayna işgalinde her iki tarafa da eşit mesafede ve tarafsız kalan tutumunun da sağladığı avantaj ile Suriye sahasında yeniden oluşmaya başlayan güç denge oluşumunun önemli aktörü haline gelmek için kolları sıvadı.

Dibindeki bölgede binlerce kilometre öteden gelenlerin bir denge sağlama çabasına girmesinin önünü kesmek istedi.

Prof. Dr. Erkmen’in de altını çizdiği şu nokta bu açıdan önem kazanıyor:

“Son gelişmeler, bir iç siyaset veya terörle mücadele olarak değil, Suriye’de tekrar oluşan yeni denge bağlamında değerlendirilmeli. İran’ın bölgedeki varlık nedeni de anlaşılmalı. Bunu Suriye ve sahadaki diğer ülkeler de görmeli. Türkiye en fazla üç kasabaya girer, günü gelince de Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygıyla çıkar. Ama İran hakim olursa Şam’a kadar gider...”

UKRAYNA VE NATO KOZU

Bu durumda operasyon için ne bekleniyor?

Aslında sahadaki hazırlıkların bitirilmesinin beklendiği dile getiriliyor.

ORSAM’da bölge üzerine çalışmalarıyla tanınan Oytun Orhon sahada etkin olan ABD ve Rusya’dan biriyle uzlaşmanın operasyon için yeterli olduğunu söyledi.

“Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin elinde tuttuğu kozu ABD, Ukrayna’daki tutumunu da Rusya’ya karşı kullanarak operasyon için önemli kazanım elde edebilir” dedi.

Rusya’nın Türkiye’nin kendisine karşı dengede duruşunu kaybetmek istemeyeceğini, ABD’nin de Ankara’nın Moskova ile Suriye sahasında daha sıkı işbirliğini arzu etmeyeceğini belirtti.

Bunun da Ankara’yı operasyon için avantajlı hale getirdiğini belirtti.

UZLAŞI SAĞLANDI MI?

Peki, iki ülke ile bir uzlaşıya varıldı mı?

Oytun Orhon, Rusların son günlerde Tel Rifat bölgesinde helikopter uçurması, Münbiç yakınındaki üstlerinde de hareketliliği arttırmasının, henüz tam uzlaşı sağlamadığının göstergesi olarak değerlendirdi.

Prof. Dr. Serhat Erkmen gibi Oytun Orhon da Kobani’nin bu aşamada operasyon dışı kalabileceğini, Münbiç’in kuzeyinden Barış Pınarı bölgesine, yani Cerablus’tan Tal Abyad’a doğru bir kanalın açılmasının sağlanabileceğine dikkat çekti.

LAVROV’UN GELİŞİ

Yukarıda da belirttiğim gibi plan 2019’dan bu yana Türkiye’nin hedefindeydi.

Bugün gerçekleşebilmesinde en önemli unsur ise bölgede İran’ın güçlenmesinden de rahatsız olan Rusya ile varılacak mutabakat.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki gün Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinde de Suriye konusunun ele alındığı belirtilmişti.

Görünen o ki 8 Haziran’da Türkiye’ye ziyarette bulunacak Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un gezisinde masada olacak.

Anlaşma halinde iki operasyon bölgesinin birbiri ile bağının sağlanması, M-4’ün kuzey hattı üzerindeki hakimiyetin tam oluşmasına ve geri göç sürecinin kolaylaşmasına da katkı verir.

Daha önemlisi Ukrayna savaşı sonrası Suriye’de yeniden şekillenmeye başlayan dengede Türkiye’nin etki gücünün yeniden adlandırılmasını da sağlayacak.

Geleceği bugünden tayin edecek…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar