Seçim kampanyası çok erken başladı…
ANKARA’DA ister siyasetle doğrudan ilgili olsun, ister siyaset dışı kalmaya gayret göstersin.
Bu seçimde her birey politik hale gelecek; hatta o denli ki, kıran kırana seçim kampanyalarına tanıklık edeceğiz.
Hem de akla hayale gelmeyen, hiçbir seçim döneminde karşılaşılmadık olağandışı süreçlerle karşılaşacağız.
Bu öngörüde bulunmamın nedeni, mevsimi de erken gelen seçimin, kampanya sürecinin de erken başlaması…
Bu denli erken başlayan kampanya döneminin bundan başka zeminde ilerlemesi düşünülemez…
Bir süredir yaşanılan gelişmeler de bunun açık göstergesi…
Nedeni de partilerin bir strateji ile değil, günlük gelişmeleri gözetleyip, akışa göre propaganda yapmasına bağlı bir durum.
Dikkat çeken de uzun vadeli kazanımı gözeten stratejideki eksikliğin liderden ve kurmay kadrolarından kaynaklanmaması.
Tam tersine birlikte siyaset yapan milletvekilleri veya merkez dışındaki parti yöneticilerinden de neşet etmesi…
AKŞENER’İN UĞRAŞI
En iyi örneği geçen hafta İYİ Parti’de yaşandı…
İYİ Parti lideri Meral Akşener anında devreye girip sorunu çözme başarısını gösterdi, dün akşam yemekte buluştuğu milletvekillerini geçmişte de uyardı...
Ancak tortusu da kaldı.
Hala da tartışması devam ediyor.
Bu ay 6’lı masaya ev sahipliği yapacak Akşener, 17 gün olmasına karşın, yurt gezileri nedeniyle erkene aldığı liderler turunda da konuyu açtı mı bilinmez…
Fakat şu sorunun yanıtının da bulunması gerekiyor:
Tartışmayı başlatan kimdi?
Paradoks odur ki ilk dile getiren CHP’nin siyasetini içselleştirdiğini söyleyenlerdi.
Hatta daha ilerisini de söylediler ama gelin görün ki ihale İYİ Parti’li Oral’ın üzerine kaldı…
Bütün bunlar da gösteriyor ki, geçmişte daha ağır cümlenin söylenmiş olduğuna bakılmaksızın, hava durumunun kitleler üzerindeki etkisine dayalı olarak yürüyecek.
Propaganda da kendi ürettiği, kitlelere etki yapacak olumlu politikalar yerine, karşıdaki partideki siyasetçinin hatası üzerine kurulacak.
Mesele burada da bitmiyor…
ALMANYALI SEÇMENİN GÖRDÜĞÜ
Geçenlerde CHP’li olduğunu söyleyen ve Almanya’dan geldiğini belirten bir kadın TBMM kulisinde önümü kesip şu soruyu yöneltti:
“CHP Grubunu izlemeye geldim. Sizi de tanıyorum. CHP neden Kasım’da erken genel seçim istiyor? Bu hata değil mi?”
Bana fırsat bırakmadan devamını da getirdi:
“Kasım yerine Mart’ta neden istemiyor? Hatta süresinde yapılmasını neden arzu etmiyor. Çünkü ekonominin bu girdaptan çıkacağı yok. Çıkarmaya çalışsalar iki yıldan önce çıkmaz. Niye seçimi zorluyorlar?”
Şunu biliyorum ki seçmeninin gördüğünü CHP lideri Kılıçdaroğlu uzun süre önce gördü.
Seçimden önce seçimin güvenliğinin ele alınması gerektiğini her aşamada kayda geçiriyor ve 6’lı masada işbirliği yaptığı partilere de ağırlıklı olarak bunu tavsiye ediyor.
Hatta söylem ittifakının sağlanması ve yol kazalarının aza indirilmesi gerektiğinin de her aşamada altını çiziyor.
Bir süredir DEVA Genel Başkanı Babacan da bu duruma dikkat çekiyor.
Peki, kadrolarına sözleri geçebiliyor mu?
NE DEDİĞİ DEĞİL, NEYİ ANLADIĞI ÖNEMLİ…
Ya HDP’nin Kadıköy’de yaptığı?
Sanki Abdullah Öcalan İmralı’ya yeni gönderilmiş, görüş yasağı da yeni konulmuş…
Kapatılma davası Anayasa Mahkemesi’nde devam eden HDP’nin gündeminde Türkiye’nin bütün sorunları bitmiş, tek mesele Öcalan’ın tecrit durumu kalmış.
Üstüne bir de hadsiz şekilde polise atılan yumruk kalmış…
Nedenini dün HDP’liler de çözemiyordu…
Muhalefet böyle de iktidar farklı mı?
Enflasyonun bu denli yüksek olduğu, kabinenin kamu çalışanlarının enflasyon farklarını ayarlamaya çalıştığı dönemde yaşanandan söz ediyorum.
Ana konusu memur olmayan bir konuda memurun maaşını örnek veren AK Parti milletvekilinin başına gelmedik kalmadı.
Amacı bütçe yükünün tek başına şehir hastanelerinin harcamasıyla ölçülemeyeceğini, devletin ödediği her bir şeyin bütçe açısından yük olduğunu anlatmak istedi, geriye kalan memur maaşıydı…
SÖZÜN YÜKÜ AĞIR OLACAK
Bir benzerini yine AK Parti milletvekilinin, üstelik MYK üyesinin enflasyon tanımlaması sırasında yaşandı.
Enflasyonu, “Aslında aşırı tüketimden kaynaklanan bir durum” diye tanımlayınca uzun süre TT olmaktan kendini kurtaramadı.
Ne dediğinin değil, kitlelerin ne anladığının önemli olduğuna işaret eden kuram burada da kendini bir daha gösterdi…
Dolayısıyla yakın gelecekte politika, siyasetçinin konuşurken aklına geldiği gibi değil, ne demesinden önce, neyi ne için söylediğine de odaklanacak.
Bugün söylediği yarın üzerine ağır yük olacak…
- Gülmek ve ağlamak…32 dakika önce
- Kitlelerin hayal gücü…2 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...4 gün önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?1 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce
- Cumhuriyet ve Demokrasi…2 hafta önce