Öteki tabana transferle mesaj…  

AĞZI bir açıldı mı durmaz, gerisi gelir…

Geçmişten gelen tecrübeler ışığında son günlerdeki gelişmelere bakıldığında, artarak devam edeceği de kesin…

Dikkat çeken de bu transferlerin ağırlıklı bölümünün ötekinin tabanına yönelik olması.

Yani 6’lı masadaki Millet İttifakı’nın bileşeni partiler milliyetçi-muhafazakâr tabana sempatik gelen isimlerin transferine yoğunlaşırken, Cumhur İttifakı da liberal-laik kesimin dikkatini çeken isimlere yöneliyor.

Hatta o derece ki AK Parti bugün açıklayacağı Seçim Vizyon Belgesi videosunu da aynı kesime mesaj veren bir zemine oturtmuş.

Ana fikir olarak, Atatürk döneminde sanayiye olan yatırımların, İnönü döneminde ortadan kaldırıldığı mesajını veren bir çerçeveleme yapılmış.

Daha çok CHP içinde yer alan ulusalcı kesim düşünülerek hareket edilmiş.

Zaten Bağımsız Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin geçen hafta AK Parti’ye transferi de bu kesime mesaj niteliğindeydi.

Anlaşılan o ki AK Parti bu seçimi ekonomik konulardan çıkarıp, daha çok kültürel sosyolojik zemine oturtmaya çalışacak.

Bir süre önce Alevi toplumunun bir kesimiyle buluşması, Cem Evlerinin ihtiyaçlarının karşılanması için kanun çıkarılmasına ilişkin çabaları da bu kapsamdaydı…

AKŞENER’İN KARŞI ATAĞI

İYİ Parti lideri Akşener de son dönemde teveccühünü kazandığı bu kesime yönelik AK Parti atağını boşa çıkarmak için kolları sıvadı.

Partisinin önceki günkü Meclis Grup toplantısında AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın eleştirilen Latin alfabesi yaklaşımı üzerinden yüklendi…

Akşener, konuşmasında Atatürk’e atıf yaparak şunları söyledi:

“Aslında bugünkü mücadele; AK Parti ve İYİ Parti mücadelesi değildir. Bugünkü mücadele, Vahdettin’in gemisine binenlerle, Mustafa Kemal’in büyük vizyonunun peşinden gidenlerin mücadelesidir…”

HÜSEYİN BAŞ İLE BULUŞMA

Akşener’in atağı burada da kalmadı; bugün de Millet İttifakı’na katılmak isteyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş’ı ziyaret edecek…

Bütün bu gelişmeler de Baş’ın önceki gün Fox TV’de İlker Karagöz’ün sunduğu programdaki sözleriyle başladı.

Geçmişte de bu niyetini dile getiren Baş, benzer şekilde çağrısını yineledi ve Millet İttifakı'na alınmak istediğini dile getirdi.

Çağrıya en net yanıt İYİ Parti’den geldi; Sözcü Kürşad Zorlu sosyal medya hesabından, “Büyük Türkiye idealine inanmış sayın genel başkanımız Meral Akşener ve İYİ Parti’miz sizleri Millet İttifakı’nda görmekten mutluluk duyacaktır...” açıklamasında bulundu.

Ardından Akşener’in bugün BTP Genel Merkezi’nde ziyaret edeceği bilgisi geldi.

Zorlu sorum üzerine ziyaretin İYİ Parti adına yapılacağını belirtti, 6’lı masa ile ilgili olmadığını söyledi.

“Atatürk’e bağlılıklarını her aşamada dile getiren BTP’nin 6’lı masaya katılmasından memnun olacaklarını” belirtti, ancak bu konuda kararın liderlerde olacağının da altını çizdi.

SP HOŞNUT DEĞİL

Nisan ayında da benzer bir durum yaşanmış, Baş Millet İttifakı'na katılıp, CHP listesinden aday olmak istediğini CHP yöneticilerine iletmişti.

Ancak Kılıçdaroğlu bu konuda SP’nin ikna edilmesi gerektiğini belirtmişti.

Baş bunun üzerine SP lideri Karamollaoğlu’nu etiketleyerek, sosyal medya hesabından, “Doğru mu Temel amca?” diye yazdı.

“Temel amca…” yaklaşımı SP yönetiminde tepkiye yol açtı ve süreç donduruldu.

Daha önceki katılımda da olumlu bakmayan bu hafta sonu da büyük kongresini gerçekleştirecek olan Saadet Partisi yeni gelişmeden hoşnut değil.

SP 6’lı masanın daha fazla genişlemesine olumlu bakmıyor, “Şu an karar merciinde değil, ama siyasi süreçte, seçim döneminde ittifak içinde yer alabilir” yaklaşımı sergiliyor.

Ekonomi ve demokrasi konusunda ciddi sıkıntılar varken, AK Parti’nin de arzu ettiği şekilde seçim propagandasını kültürel sosyolojik zemine çekilmemesi gerektiğine vurgu yapıyor.

Benzer yaklaşım DEVA’da da mevcut…

Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, “Her kim olursa olsun güçlendirilmiş parlamenter sisteme destek verenden biz memnun oluruz. Ancak 6’lı masanın kuruluş yapısı da önemli” demekle yetindi.

Diğer Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin ise şu ana kadar bu konuyu hiç gündemlerine gelmediğini belirtti, liderlerin karar vermesi gerektiğine vurgu yaptı.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kani Torun’un yaklaşımı da farklı olmadı; desteğin önemine vurgu yaparken, 6’lı masada 7’nci olarak katılması konusunda konuşmaktan kaçındı.

DP Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt ise Baş’ı arayıp kutladığını belirtti, “6’lı masaya katılmasında sakıncası yok, bizlere yüklenmeye çalışılan ithamları da kaldırır” dedi.

Görünen o ki Baş İYİ Parti veya CHP’den aday gösterilmesi söz konusu olabilir, ancak 6’lı masada yer alması SP’ye bağlı; bu da pek mümkün görünmüyor.

MUHAFAZAKÂR DEMOKRAT ATAĞI

CHP ise SP’nin tutumunu gözetliyor, bugünden tutum sergilemekten kaçınıyor; ama Millet İttifakı içinde olmasını da çok arzuluyor.

Çünkü CHP de AK Parti’nin atağına öteki cenahı yanına çekecek politikalarla yanıt verilmesinden yana.

Nitekim son iki gündür katılım törenlerinde rozet taktığı isimler, ideolojisi farklı olmakla birlikte, öteki seçmeni yanına çekme konusunda aynı yönteme başvurduğunu gösteriyor.

CHP, AK Parti ile bir süredir bağını koparmış, bir zamanlar “muhafazakar demokrat” olarak tanımlanan isimlere yöneldi.

ELÇİ AİLESİNİN CHP KATILIMI

Bunun önemli simgelerinden biri de önceki gün gerçekleşti…

Kürt siyasetinin simge isimlerinden, eski Bayındırlık Bakanı, 2011’de Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili seçilen, merhum Şerafettin Elçi’nin oğlu ve yeğeni CHP’ye katıldı.

Barzani ailesiyle de yakın olan Şerafettin Elçi’nin ismi 26 Temmuz 2013’te Başbakanlığı döneminde Erdoğan tarafında Şırnak’ta yapımı tamamlanan havaalanına verilmişti.

CHP’nin Doğu Masası girişimi ile Şerafettin Elçi’nin oğlu Renas Elçi, yeğeni, eski Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi ve aile fertlerinden bazı isimler partiye katıldı.

Rozetlerini de CHP lideri taktı.

CHP’de düzenlenen törenle de yine yörelerinde muhafazakar demokrat olarak bilinen bazı isimlerin partiye katılımı gerçekleşmişti.

Burada kalmamış, önceki günkü konuşmasında da CHP lideri Kılıçdaroğlu, “En iyi ülkücü benim” demişti.

Aslında bunlar olumlu adımlar, çünkü bu seçimde en çok korkulan aşırı kutuplaşmanın önüne geçiyor.

Toplumsal uzlaşıyı ve yakınlaşmayı arttırıyor…