Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

SURİYE’ye yönelik kara operasyonun, geçen hafta başında eli kulağındaydı.

Hatta nereye kadar gidileceğinden, hangi alanı kimin tutacağına kadar her şeyin en ince ayrıntısına kadar planlandığı belirtiliyordu.

Sahada bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin büyük gücüne ilave olarak hava desteği de verilecek ve Tel Rifat’tan başlamak üzere havan ve çok namlulu ile yapılan taciz ateşinin ulaşamayacağı noktaya kadar süpürme işlemi gerçekleşecekti.

Bütün bunlar olurken bir anda frene basıldı.

Suriye sahasında muhabiri bulunan bazı ajanslar, ABD’nin itirazlarının değil, Rusların terör örgütü YPG/PKK ile bir kez daha görüşme talebinin bunda etkin olduğunu belirten haberler geçti.

Gerekçelerine delil olarak da Rusya’nın Suriye’deki güçlerinin komutanı General Aleksander Çayko ile DSG/YPG'nin sözde komutanı Mazlum Kobani’nin Heseke’deki buluşmasını gösterdi.

Aktarıldığına göre Rusya, Şam ile DSG/YPG arasında yakın geçmişte varılan mutabakat kapsamında Türkiye sınırının rejim güçlerinin kontrolüne girmesini istiyor.

OTUZ KİLOMETRENİN ALTI

Böylece 30 kilometrelik güvenlik bandında Türkiye ve Rusya ortak devriyesi ile kontrol altında tutulması hedeflenmişti.

Ancak son dönem devriyede aksamaların olduğu biliniyor…

Ayn El Arap’ta (Kobani) çok az sayıda personelle irtibat bürosu bulunduran ve son dönem onu da boşaltan ABD ise bu bölgeyi tamamen Rusların kontrolüne bırakmış durumda.

Sonuç olarak sadece Ankara değil, Moskova ve Şam da ABD desteğindeki DSG/YPG güçlerinin bölgede etkin olmasını istemiyor.

Bir anlamda Türkiye’nin kara harekatını başlama mesajını faydalarına görüyor.

Nitekim bir süredir bölgede kalıp birkaç gün önce dönen, Suriye üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen Prof. Dr. Serhat Erkmen de dün sohbet ederken bu duruma dikkat çekip ekledi:

“Ruslar da bu durumdan hoşnut. Çünkü Suriye sahasında bulunmasından hoşnut olmayan ve çıkmasını isteyen batı destekli kesimlere, ‘Eğer buradan çıkarsam, başına geleceklerden haberin olsun; Türkiye gelir’ mesajı veriyor. Orada varlığını sürdürmesini sağlamaya çabalıyor.”

Şurası da açık ki bunu da Şam ile birlikte yapıyor.

Bir yandan YPG’nin yeni hamiliğini üstlenmeye hazır olduğu mesajını verirken, onların ABD ile temaslarını koparma gayretini gizlemiyor.

Diğer yandan Türkiye gerekçesini gösterip Şam’ın sınırda askeri güç yığınağı yapmasını kolaylaştırıyor.

Bu da Şam yönetiminin de işine geliyor.

Rusya da Suriye sahasındaki varlığını kabullenir hale dönüştürüyor.

Ancak sahadaki kabullenilmiş gerilimini de sürekli kılıyor.

GÜVENSİZLİK SORUNU

Ankara’nın beklentisi ise meselenin Moskova ve Şam tarafından bir an önce çözüme kavuşturulması, olmaması durumunda da karadan harekatı başlatmak.

Bunun için de elinde yeteri güç var.

Ancak İdlib sahasında elde edilen karşılıklı güvene dayalı işbirliği, kuzeye gelindiğinde aynı etkiyi göstermiyor; güvensizlik baş gösteriyor.

Buna neden de sahada daha fazla ülke kontrolünde vekalet savaşçılarının bulunması.

Ankara ile Şam arasında istihbarat ve askeri seviyedeki görüşmelerin bir üste çıkıp, siyasi sonuca da ulaşmasına kadar da sorunun bu haliyle devam etmesi kaçınılmaz…

Baştan beri söylüyorum…

Türkiye sınırında bir başka ülkenin vekaletindeki güçlerin bulunması yerine, ülkenin kendi askerinin yer alması daha ehveni şerdir.

En azından kimin ne olduğu bilinir…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar