Anayasa çıkmazı…
ANAYASA’nın iki maddesindeki değişiklik konusunda Cumhur İttifakı’nın umudu İYİ Parti idi...
AK Parti milletvekilinin, İYİ Parti milletvekilini hastanelik etmesi bırakın bir uzlaşı zemini oluşmasını, Anayasa teklifinin de bir günlük ötelenmesine yol açtı.
İYİ Parti lideri Meral Akşener, her adımda iki partinin işbirliğinin olmayacağını kayda geçirilmiş olsa da AK Parti tabanında az da olsa var olan umutlu bekleyişi de tüketti.
İYİ Parti’nin bütçe görüşmeleri süresince AK Parti sözcülerini dinlememe kararını da beraberinde getirdi; olası bağları da kopardı.
Daha ilerisi Cumhurbaşkanı’nın dün başkanlığında yapılan değerlendirme toplantısında maddelerin gözden geçirilmesini de beraberinde getirdi…
Bu aşamada şunu da belirteyim, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında TBMM Başkanı Şentop’un da katıldığı AK Parti kurmaylarının toplantısından MHP’nin haberi yoktu; kuliste gazetecilerden duydu.
KADIN VEKİLLER AÇIKLAYACAK
Dolayısıyla AK Parti ve MHP’nin kadın milletvekillerinin katılımı ile iki maddelik Anayasa teklifi açıklanması önce İYİ Parti Milletvekili Örs'ün hastanede bulunması ve ortamın da gergin olması dolayısıyla bugüne bırakıldığı söylendi.
Cumhurbaşkanı ile yapılan toplantı sonrası Cuma gününe kaldığı söylendi, gerekçe olarak da AK Parti, MHP ve BBP milletvekillerinin tümümün imzası ile eksiksiz başvuruda bulunulması gösterildi.
Ancak açıklanana kadar beklemekte fayda var.
Bunu söyleme gerekçem, AK Parti kurmayları ve bakanların, TBMM’ye sunum ile ilgili yakın geçmişte verdikleri tarihleri sürekli revize etmeleri…
Günler önceden maddeleri basında yer almasına karşın iki maddelik Anayasa değişiklik teklifinin uzamasının gerisinde yatan bir diğer neden de Cumhur İttifakı bileşenlerinin sandalye toplamının referandumlu değişiklik yeterli olmaması.
AK Parti ve MHP’nin sandalye toplamı 335’te kalıyor, referandum için gerekli 360’a ulaşması için 25 milletvekiline daha ihtiyaç duyuyor.
Buna bir de kendi içinden hastalık, seyahat gibi zorunlu fireler eklendiğinde sayı daha da yükseliyor…
REFEDANDUMSUZ ÇÖZÜM, CHP VE HDP KATILIRSA OLUR
Dolayısıyla referandumlu çözüm için dahi sayı yetmiyor.
Muhalefetten en az bir partinin katılımı ancak referandumlu çözüme yetiyor.
CHP veya HDP’den biri destek vermezse, referandumsuz çözüm de mümkün görünmüyor.
HDP bir süre önce parti organlarını toplayıp destek vermeme kararını açıkladı.
CHP ise 6’lı Masa’da konuyu görüştükten sonra kesin kararını açıklayacağını söylemekle birlikte, Komisyon toplantıları da dahil değişikliğe katkı vermeme eğilimini koruyor.
Nitekim konu 6’lı Masa’nın iki hafta önce yapılan toplantısında da ele alındı…
Burada İYİ Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet liderleri, 400 üzerinde destek vererek referandumsuz çıkarılmasının faydalı olacağı görüşünü savunmuş.
Ancak CHP lideri, MHP’nin Anayasa ile getirilmek istenen kıyafet serbestisinin, peşmerge kıyafetini de serbest bırakacağı kaygısını taşıdığını belirtip, desteklemesini beklemediğini vurgulamış.
Sonuçta 6’lı Masa’dan uzlaşı çıkmadı, metnin beklenmesine karar verildi.
Aradan geçen zamanda metne “dini inancı sebebiyle başını örtmesi” ibaresi de eklendi ve MHP de kaygılarından uzaklaştı; sorun kalmadı.
BİRİNE DESTEK, DİĞERİNE KÖSTEK
Belki de bundan dolayı, muhafazakar tabana hitap eden 6’lı Masa’daki 4 parti, başörtüsü ile ilgili 24’üncü maddeye 400 üzerinde destek verip, aile ile ilgili 41’inci madde değişikliğini de 360 altında bırakarak paketten düşürme formülünü tartışıyor.
CHP ise bizzat yolunu açtığı bu sürecin dışına atıyor; bu da ister istemez ötekilerde gerilime neden oluyor.
Ayrıca CHP’de oldukça yüksek olan, diğerlerinde de gittikçe artan ortak kaygısı da oylamadan beklenmedik şekilde 360-400 arası oyla referandumlu sonucun çıkması.
AİLE VE EVLİLİK BİRLİĞİ
Aslında Türkiye günlerdir, CHP’nin neden olduğu, AK Parti’nin de rest ile el yükselttiği, gündeminde hiç olmaması gereken konuyu tartışıyor…
İçinden nasıl çıkacağının formülünü üretemiyor.
Ayrıca getirilen değişiklik Anayasa ve hukuk sistemini karmaşık hale dönüştürüyor.
Şöyle ki…
Üzerinde değişiklik yapılan Anayasa’nın 41’inci maddesi “Evlilik Birliği’ni” değil, “Aile Birliği’ni” bu kapsamda da Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları başlığını taşır…
Medeni Kanun da bu iki kavramı birbirinden ayrı tutar; iç içe geçirmez.
Anayasa 41 hükmü anlaşılır derecede açık:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar…”
Anayasa’ya girdiği ilk halinin madde gerekçesinde yer alan şu ifade de hükmün amacını iyi özetler:
“Aileni korunmasının yanında, ananın ve çocuğun da korunmasını hükme bağlamıştır. Ananın, bu sıfatla korunması mevzuatta esasen yer almıştır. Çocuğu korunması, genel olarak ifade edilmekle yetinilmiş ve evlilik içi ve dışı çocuklar arasında ayrım gözetilmemesi esası benimsenmiştir… Çeşitli Anayasalarda evlilik dışı çocuklar için sevk edilen hükümlere benzer bir düzenleme bu nedenle gereksiz görülmüştür...”
Bu kadar net…
O nedenle “Evlilik Birliği” farklı bir madde olarak düzenlenebilirdi; bu hukuk tekniği açısından daha sağlıklı, anlaşılır ve haklı olurdu.
Oysa Aile Birliği başlığı altındaki madde, basına yansıdığı kadarıyla, “Evlilik birliği, kadın ve erkek birliğinden kurulur” diyerek Aile Birliği ve Evlilik Birliği’ni aynı potada eritiyor.
TOPLUMUN TEMEL TAŞIDIR
Oysa madde, gerekçesinde de yer aldığı gibi toplumun temel taşı olan aileyi esas alıyor.
Benzer şekilde Medeni Kanun açısından da “Aile Hukuku” kitaptır; “Evlilik Hukuku” kısımdır; “Evliliğin Genel Hususları” da bölümüdür.
Ailenin temeli evliliğe değil, eşler arasındaki eşitliğe dayanır; kişiler toplumun gelenek, görenek ve adet dersini aile içinde alır…
Aile bireylerinin oluşturduğu münferit kişiliklerin bileşkesi de toplumu oluşturur.
Ayrıca var sayalım ki anne öldü, baba oğulları ile kaldı veya baba öldü anne kızlarıyla kaldı, aile açısından ne diyeceğiz?
Evlilik dışı üvey kardeşi, ailenin unsuru saymayacak mıyız?
SAPIK ÖRNEĞİ
Yukarıda da belirttim, getirilen gerekçeye karşı değilim, hukuk tekniği açısından yaratacağı olumsuzluğa dikkat çekiyorum.
Gündemi meşgul eden altı yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesiyle ortaya çıkan sapık olaya benzer sapıklıkları engellemek uğruna Evlilik Birliği için yeni bir madde ihdas edilebilirdi.
Sadece tekniği açısından değil, sosyal açıdan da haklı olurdu.
Dolayısıyla, ikisini bir hükümde toplarsanız, toplumsal yaşamı düzenleyen, insan neslinin devamını sağlayan, bireylerin sosyal ve ekonomik ihtiyacını karşılayan aileyi, evlilik birliği ile iç içe geçirmiş olursunuz.
Özetle aile kurumu, sadece aile bireylerini ve yakın çevresini değil, tüm toplumu ilgilendiren yapıdır…
Son sapık olayda da görüldüğü gibi korunması kadın ile erkeğin evliliğine değil, kültür, gelenek, örf, adet, utancı da kapsayan aile birliğine dayanır…
Onun için Türk toplumunun temelidir…
- Uzun menzilli füzeler yakındakileri etkiledi...25 saniye önce
- İktidar kapışması…1 gün önce
- Gülmek ve ağlamak…4 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…1 hafta önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı2 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce