Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İTTİFAKLAR, dolayısıyla da siyasi partiler kampanyalarının gongunu vurdu.

Bu süreç partiler açısından oldukça zordu, çünkü hepsi de en az üç kez kampanyalarının ana stratejisini yıkıp, yeniden kurmak zorunda kaldı.

Çünkü ilk adımda ekonomi üzerine kurulu bir kampanya sürecine tanık olacağımız aşikardı.

Muhalefet kadar AK Parti de ekonomi, yatırımlar, savunma sanayii üzerine kurulu bir kampanya planı yapıyordu.

O tarihte dile getirilen söylemlerden yola çıkılırsa da ana tema olarak seçmene, “Bizimle bir şeyler kazanılıyor, elinizdekini kaybetmeyin” mesajı verilmeye çalışılıyordu.

Millet İttifakı da zaten bütün stratejisini ekonomi, demokrasi ve adalet üzerine kurgulamıştı.

CHP’nin tüm söylemleri de zaten bu kurgu üzerinde yürüyordu.

Ancak deprem hepsini yerle yeksan etti partilerin bütün stratejilerini değiştirdi.

Tartışılması beklenen tüm konuları da deprem çevresinde konuşulur hale getirdi.

Ancak meselenin bu noktada kalmayacağını da ittifaklar açısından yaşanan son gelişmeler gösterdi.

Cumhurbaşkanı adayı sayısının 4’e çıkması, Cumhur İttifakı’na, Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan’ın dün ziyaret ettiği Yeniden Refah ve Hüda-Par’ın katılması, tartışılmaya hazırlanan konuların bir daha gözden geçirilmesine yol açtı…

RENGİ VE İÇERİĞİ DEĞİŞTİ

Siyaset bilimi ve oy verme davranışı üzerinde çalışan Prof. Dr. Ali Çarkoğlu da dünkü sohbetimizde aynı noktaya dikkat çekti, “Bu kampanyada tartışılması beklenilen konuların rengi ve içeriği değişti” dedi.

Beklentisi en çok tartışma yaratacak konuların başında kadın ve aile konusunun geleceği noktasında.

Gerekçesi de AK Parti’nin iktidara gelmesinde çok önemli rol oynayan başörtülü kadının özgürleşmesi ve ekonomik yaşamda kendisine yer bulmasını sağlayan, “Türkiye’nin geleceğinin inşasında size de yer var” diye özetlenen politikalarından uzaklaşacağına yönelik intibaının belirmesi...

Bunun nedeni de YRP ve Hüda-Par’ın ailenin korunması ve kadına şiddete karşı yasalarla ilgili duruşları.

Nitekim YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan da Cumhur İttifakı’na katılmaları için şart koştuğu 30 maddelik mutabakat metninde uzlaşı olmayınca aday çıkma ve tek başlarına hareket etme kararı almıştı.

Yapılan müzakereler sonucunda metinde yapılan yumuşama ile bir noktada uzlaşıldığı belirtilmiş, Erbakan da adaylıktan vazgeçmişti.

ERBAKAN: İLKELERDEN TAVİZ YOK

Ancak Erbakan, dün Erdoğan’ın ziyareti sonrası yaptığı açıklamada ilkelerinden vazgeçmediklerini açıklayıp aynen şunları söyledi:

“İlkelerimizden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz; dün yanlış dediğimize bugün doğru dememiz veya dün doğru dediğimize bugün yanlış dememiz söz konusu olmaz. Mutabakat metninin de takipçisi olacağız…”

Basına yansıyan metne bakıldığında da aslında kanun numarası 6284’ün çıkarıldığını ancak, özünde aynı noktaya şu ifade ile işaret edildiği görülüyor:

“Aile bütünlüğünün korunması için mevcut yasalardaki aykırı hükümlerin ayıklanmasına, manevi değerlerimize aykırı fiillerin ve sapıklıkların önlenmesine yönelik yasal düzenlemelere, süresiz nafaka konusundaki mağduriyetlerin giderilmesine ağırlık verilecektir…”

Bu durum AK Parti içinde kadınların da tepkisine yol açınca, karşı tepkiyle karşılaşmışlardı.

Görünen o ki Cumhur İttifakı, Erbakan’ın partisinin yanlarında olduğu mesajını muhafazakar seçmene verirken, liberal isimleri listesinden göstererek de kentli seçmene mesajını iletecek…

KENTLİ MUHAFAZAKAR KADINA MESAJ

Ancak muhalefet de bu noktada kozunu ortaya çıkarıyor, AK Parti’nin bugüne kadar kadının özgürleşmesi kapsamında ortaya koyduğu vizyonun yok olduğu, onun kendileri tarafından temsil edildiği üzerine kampanyasını kuruyor.

YRP ve Hüda-Par ile ortaya çıkan kadına yönelik duruşunu öne çıkarıp, AK Parti’nin vaatlerini seçim dönemlerinde evlere rahatlıkla taşıyan en önemli kozu kentli muhafazakar kadınların sahadan uzaklaşmasını hedefliyor.

Aslında AK Parti’nin en önemli motor güçlerinden birine oynuyor…

Cumhur İttifakı da benzer bir süreci çalıştırıyor.

Millet İttifakı açısından oy kaçmasına yol açacağını düşündüğü Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile İYİ Parti’den bugün istifasını vereceğini açıklayan Yavuz Ağıralioğlu’nun söylemlerini çıkarıyor.

Parti tabanında yer bulan Ağıralioğlu İYİ Parti’de nasıl bir etki yaratır?

Bunu kestirmek zor; ancak iktidar beklentisine girmiş İYİ Parti tabanında yaratabileceği etki çok olmasa gerekir; geçmişte yaşanan benzer örnekler de bunun kanıtı; taş yerinde etkilidir…

İNCE’DEN RANDEVUNUN NEDENİ

İnce konusuna gelince…

Aslında CHP’de Kılıçdaroğlu’nun kurmay takımının ağırlıklı bölümü ziyaretin adaylık süreci kesinleştikten sonra yapılmasını öneriyor ve seçime bir etkisinin olmayacağını savunuyordu.

Anlaşılan o ki “sizden görüşmek için randevu bekledim, gelmeyince adaylığımı sürdürdüm” yaklaşımına da kapı kapatmak için İnce’den randevu talebinde bulunulmuş.

CHP ile birlikte hareket etmesine yönelik Kılıçdaroğlu’ndan bir davet gider mi; İnce buna olumlu yanıt verir mi, bütün bunları bugünkü görüşme sonrasında anlayacağız…

CHP’deki beklenti, ikinci tura taşımadan İnce’nin birlikte ilk turu verimli kılacak sürecin kapısının aralanması…

Bütün bunlar da gösteriyor ki, CHP’nin dün “sana söz yine bahar gelecek…” sloganı ile başlattığı etkili seçim stratejisi bir yandan sürerken, diğer yandan da ekonomi, demokratikleşme ve adalet üzerine kurulu bir söylemini devam ettirecek.

Bu süreçte ittifak ortakları ve cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini de üstlenen iki büyükşehir belediye başkanı da yan yana görüntü verecek.

Kampanyanın zaten içeriği de daha önce belirlenmiş yol haritası üzerinde yol alacak.

Aile destek sigortası da bunun bir yansıması…

Görünen o ki bu süreçte iki tarafta da “elim sende” oyunu eksik olmayacak…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar