Listeler, barajı yıktı…
ÜLKE barajının oranı ne olursa olsun işe yaramayacağını, çevresinden dolanıp aşabileceğini siyaset aklı her dönem gösterdi.
Aynen bu dönem de olduğu gibi…
Bir süredir yazıp, söylüyorum…
Bu sistemde, ülke barajını yukarı tutarsanız, az oya sahip partilerin öngördüğünüz gibi erimesini değil, yükselişini sağlarsınız...
Her dönem var olmalarını kolaylaştırmanın ötesinde başka partilerin yük taşımasına da neden olursunuz…
Siyaset kurumunun ideolojisi ve beklentilerine göre tek çatı altında toplanmasının da önünü keserseniz…
Bunu ister bir zamanlar %33’leri bulan bölge barajlı D’Hondt uygulamasında olsun, ister bölge barajının kalktığı %10 ülke barajı uygulamalarında olsun her şekliyle aşılmasını bildi.
Aşıldı ancak gerisinde de verilmiş çok sayıda oyun çöpe gitmesine yol açtı.
Bunun en belirgin örneği de 2002 seçiminde yaşandı, bazı partiler %10 ülke barajını aşamadığı için toplam oyun %46,33’ünü oluşturan 14 milyonu aşkın oy boşa gitti.
Sonuçta AK Parti, aynen kendisinden önceki partiler gibi %34 oy ile TBMM’deki sandalye sayısının %64’üne sahip olurken, CHP de aldığı oyun tersi oranında milletvekili sayısına ulaştı.
Getirdiği sonuçların ne denli yanlış durumlar yarattığı geç fark edildi ve baraj sonunda geçen yıl %7’ye çekildi.
Bunun da sonuç getirmediği yüksek kaldığı bu seçimde de görüldü.
HERKESE KAZANDIRIYOR
Getirilen %50+1 sistemi nedeniyle çok az bir oy ile seçimin kazanılabileceğini gören partiler ister istemez az oya sahip partileri bünyelerine alarak eşiği aşmanın peşine düştü.
Partiler ötekinin listesinden girip, oy oranının tersine sayıda milletvekili kazanma şansını elde etti.
İşin ilginç yanı listesine girdiği partiye de getirisinin çok olduğunu tüm hesaplamalar veriyor…
Partilerin son anda amblemleriyle seçime girmekten vazgeçip, ötekinin listesinden girme çabasının gerisinde de bu yatıyor.
Çünkü kendi başına girseydi belki %7 seçim barajını geçmesi olası olmayan partiler, ittifak içine girerek barajı yıktı.
Burada da kalmadı fazla milletvekili getirmeyeceğini de anlayınca, yüksek oya sahip partinin listesinden katılmanın getirisinin ittifaka da fayda getirdiğini gördü.
Oysa baştan baraj kaldırılıp, her %1 oy alanın bir vekil çıkardığı Türkiye Milletvekilliği sistemi getirilmiş olsaydı, bunlara da gerek kalmayacaktı.
HER %1 YÜKSELİŞ YEDİ MİLLETVEKİLİ GETİRİR
Kısa süre önce bu sütunda da örnekleriyle belirttiğim gibi, geçmiş bütün seçimlerin verdiği bir sonuç var.
Çok oy alan bir partinin oylarındaki her %1 artış, bölgelerine göre 5 ile 9 milletvekili arasında değişen sayıda katkı getiriyor; ortalaması 7 vekile denk düşüyor.
Oranın her bir puanlık artışı da bu sayıyı matematiksel olarak yükseltiyor; yani %2 arttığında 14, %3 arttığında 21 milletvekili kazandırıyor…
Millet İttifakı bileşenleri de bu zeminde hareket etmiş.
Bu konularda uzman olan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, geçen seçimde alınan oylar üzerinden yaptığı simülasyonlarla seçime ayrı girmeleri durumunda barajı geçmelerinde bir sorun teşkil etmemekle birlikte, milletvekili sayısının ne denli azalacağını göstermiş.
Diğer partilerin çalışmaları da aynı sonucu gösterince, zaten uzlaşma sağlayamayan çatı ittifakı arayışındaki partiler CHP’nin çatısı altında toplanmanın yararlı olacağı sonucuna varmış.
ÇOK PARTİLİ GRUP GELİYOR
Hatta yapılan bütün hesaplar DEVA ve SP’nin 15’er milletvekiline ulaşabileceğini, bunun Gelecek Partisi’nde de 10-12 milletvekiline denk geldiği görülmüş.
Seçim döneminde hiç artış olmasa dahi, bugünkü durumda en az 43 ek milletvekili getireceği, bunun 10’unun CHP’ye diğer 33’ünün de üç partiye yarayacağı görülmüş.
Kazanılacak sıra çeperin kenarındaki ve içindeki sıraların da eklenmesiyle bu rakamın 79 civarına çıkabileceği anlaşılmış.
Hesaplamalarına göre, eğer ki CHP’nin geçen seçim baz alınan %22’lik oy oranı birliktelik sonucu yaratılacak sinerji ile %33 seviyesine çıkarsa bu sayıya ulaşılabiliyor.
Bu da DEVA, SP ve Gelecek partilerine neredeyse TBMM’de 20 milletvekiline ulaşan partilerin hak kazandığı grup kurma sınırına getiriyor.
TBMM’de bir partinin grubu bulunması hem komisyonlardaki temsilde oy kullanma hakkına erişmesi, hem de partinin daha fazla yardım almasının önünü açıyor.
Cumhurbaşkanlığını kazanmaları halinde Millet İttifakı’nın kanunların çıkarmaktaki gücünü arttırırken, kayıp durumunda da TBMM’de daha baskın bir tutum sergilemelerine yol açıyor.
Nitekim böyle bir durumda ilk kez partilerin birbirleriyle ortaklaşarak grup kurmalarına da tanıklık edebiliriz.
Yani DEVA’nın DP, SP’nin ise Gelecek Partileri ile milletvekillerini bir partinin çatısı altında bütünleşik hale getirip grup kurdukları bir yapı da karşımıza çıkabilir.
Bunun da Millet İttifakı içinde konuşulduğu ve bugünden çalışmaların yapıldığı biliniyor…
PUSULADA SAYI DÜŞER
Gelelim pusuladaki parti sayısının fazlalığına…
Hemen belirteyim ki ilk başka YSK 36 partinin seçime katılma hakkına ulaştığını bildirdi.
Ancak bu sayı listeler verildiğinde 26’ya düştü.
Bundan CHP, AK Parti ve Yeşil Sol ile Sol Parti listelerinden seçime katılacak olan partiler eklendiğinde sayı 18’e kadar düşüyor.
Seçime katılmak için 41 yerde tam liste ile katılma zorunluluğunun getirdiği şartı karşılamayanlar da eklendiğinde çok daha aza inmesi kaçınılmaz.
Ayrıca 87 bölgedeki pusulalar ayrı basılacağı için, CHP’nin 9, İYİ Parti’nin de 7 bölgede olmak üzere 16 yerde Millet İttifakı'nı tek parti olarak temsillerini de eklemek gerekir; bu da bir eksilme yaratır.
Dolayısıyla bugün gösterildiği gibi uzun bir listenin olacağını kimse zannetmesin.
Geçen seçimdekilerden çok daha uzun olmayan bir oy pusulası söz konusu olacak.
Katlanıp zarfa konulması için de maharet veya antrenman yapılması gerekmeyecek…
- İktidar kapışması…3 dakika önce
- Gülmek ve ağlamak…2 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…5 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce