Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

EDEBİYAT dünyasında derler ki, Enis Batur’un 500 okuru var ve yıllardır sadece sınırlı sayıdaki bu kitle için yazar. Kendi karikatürünü ve efsanesini yaratmakta usta olan EB aynı zamanda Türkiye’nin en üretken yazarı. Ama yayımladığı kitap sayısıyla o kitapları okuyanlar arasındaki rakamsal olarak neredeyse pek fark yok. Neredeyse bir okura bir kitap düşüyor.

“Biz bize” konuşulan, bütün Enis Batur okurlarını çağırıp rahatlıkla bir eve toplayabileceğiniz bir kapalı dünya onlarınki. Elbette Batur da bunun farkında ve kendi sınırlı kitlesine “sokulgan okur” diyor.

90’ların sonunda Ekşi Sözlük gibi platformlar yeni yeni ortaya çıkmaya başladığında entelektüel çıta da epey yukarıdaydı, sokulgan okurlar bu gibi forumlarda Enis Batur kitap ve kavramlarını da tartışırdı. O yıllarda Enis Batur’un adının çeşitli türevlerine de buralarda rastladığımı hatırlıyorum. Artık ana akım medyada da ünlenen Youtube fenomeni Enes Batur’u da böyle bir kompozit internet karakteri sanmıştım önce.

Geçenlerde Ahmet Hakan ise Enis Batur’un adının sadece Enes Batur sayesinde hatırlandığını yazdı. Espri bile olsa, biraz tuhaf değil mi?

AZ SATAN YAZAR

Enis Batur’un edebiyat çevrelerindeki şöhretine rağmen kitaplarının az satması, Türk kültür-sanat dünyasının kendi içinde yıllardır tartıştığı bir konu. O sokulgan okuru, sadece 500 okur için üretip yapmayı bir türlü kabullenemezler ve EB’yi hep “çok satan kitaplar” kriterleriyle tartışırlar. “Öyle bir kitap yazacağım ki çok satacak” dediği bile iddia edilir, ama kitaplarını okuyan herhangi biri bunun koca bir yalan olduğunu anlar. O bahsettiğim kapalı kutu dünyada okurları da yazar da hallerinden çok memnun aslında.

O yüzden Enis Batur’un adını hatırlatmak, gündeme getirmek gibi bir niyeti olmadığı gibi adının Enes Batur’la çağrışımından da son derece rahatsız olduğuna eminim. Enis Batur ve çevresi popüler kültürü tamamen reddeden ama Türkiye’de entelektüel çıtayı yükseltmek için de çok uğraşan bir kuşak ne de olsa. Bu reddin yan etkileri, elitizm, Türk entelektüel hayatının dışlayıcı tavrı ayrıca tartışılır ama bir yazarın illaki çok okunmak, gündeme gelmek, popüler olmak gibi bir derdi de olmayabilir. Türk medyasının ve edebiyat dünyasının yıllardır kabullenemediği de bu: Çok satmıyorsa neden var olsun?

TIK YARIŞI

Neden bunu anlatmamakta direndiğimizi düşünüyorum. Hele hele teknolojinin dikte ettiği yeni medya düzeninde rakamlar o kadar kolay ölçülebilir ki bütün yazı dünyası bu yarışa ister istemez kendini dahil ediyor.

Halbuki Enis Batur gibi isimlerin içinden çıktıkları ülkelerin kültür dünyasına çok okunmak yerine bir kitaplık armağan etme gibi misyonları var. İsteyene Enis Batur’un kitapları bir yerde duruyor. Ama onun ötesinde, Enis Batur’un çabalarıyla James Joyce’un “Ulysses” romanı da Türkçe’ye çevrildi mesela, tercümesi neredeyse imkânsız başka başyapıtlar da. Bu tür yayıncılık özünde özel sektör destekli bir kamu hizmeti ve korunması, desteklenmesi gerekiyor. Batur şimdi Kırmızı Kedi’nin başına geçti ve doğrusu çok satan kitaplar yayımlayan (Yılmaz Özdil, Soner Yalçın’ınkiler gibi) bu yayınevinde ne yapacağını çok merak ediyorum.

Belki de asıl çözüm, tık yarışı ile kültürel hazinenin birbirinden ayrı muhafaza edileceği gerçeğini ayırt etmemiz. Enes Batur’un da Enis Batur’un da var olmasında bir sakınca yok, ikisi birbiriyle kıyaslanmadığı sürece. Şimdi Enis Batur’dan Justin Bieber’a geçebiliriz.

*************

#Müzikte2017

BIEBER’IN YILI

GERÇİ hangi yıl Justin Bieber’ın yılı değil ki? Ama bu sene Türkiye de dahil bütün yaz defalarca çalınan “Despacito”nun sadece girişinde bu Kanadalı gencin söylediği dörtlük, şarkının zirveye ulaşmasına yetti. Youtube’da gencecik bir çocukken keşfedilen ve genç kızların gönlünü fetheden Bieber büyüme sancılarının arasında bir hit makinesine dönüştü, bu sene de hiç hız kaybetmedi.

Sadece “Despacito” değil, birçok ünlü ismin konuk olduğu DJ Khaled’in “I’m the One” şarkısında da nakaratı seslendiren Bieber’dı. Neye dokunsa altına dönüşen Bieber’ın bu iki şarkısı da hâlâ dikkate alınan Billboard listesinde bir numaraya ulaştı.

Aynı seneye iki hit şarkı yeter. Ama Bieber bir de David Guetta’yla “2U” diye bir şarkı yaptı ve o da epey dinlendi. Yaşı büyüdükçe şarkıcılığının geliştiğini, hislerini mikrofona daha iyi yansıttığını görmek de mümkün.

EN İYİ ŞARKI

Bir numara Bieber’sa, 2017’de müzik pastasının kremasını en çok sıyıran isim Quavo oldu. Migos grubunun üç üyesinden biri olan Quavo Huncho’nun çalışmadığı isim, konuk olmadığı şarkı kalmadı adeta. Bir yemekteki sihirli malzeme gibi hangi şarkıda yer alırsa farkını belli etti, zenginleştirdi. Hatta Amerikan milli marşına da konuk olması için imza kampanyası başlatıldı.

Quavo’nun bir bölümünü söylediği Calvin Harris’in albümünde yer alan “Slide” ise bu sene en çok dinlediğim şarkıydı. iTunes istatistiklerim böyle diyor. Frank Ocean’ın o muazzam sesiyle her gece bir kucaktan bir kucağa akan kadının hikâyesini dinlemeye doyamadım.

*************

TOP 5

1. Slide (feat. Frank Ocean & Migos), Calvin Harris.

2. Tunnel Vision, Kodak Black.

3. Chanel, Frank Ocean.

4. PRIDE., Kendrick Lamar

5. American Teen, Khalid

*************

EN İYİ KONSER

2017’de birçok konsere gittim ama Miami’de ön sıradan saatlerce bekleyerek hipnotize olmuş bir şekilde izlediğim canlı performansıyla Kendrick Lamar’ı zirveye koyarım. Ön sırayla göz teması kuruyor, sadece bir konser değil adeta bir terapi seansı gibi geçiyor süre.

*************

#DÜZELTMESERVİSİ

- PARİS’teki Colette’in sokağını yanlış yazdım. Faubourg Saint-Honoré’de değil, aynı sokağın neredeyse uzantısı olan Rue Saint-Honoré’de.

- Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızının komşuları evlerini 600 bin TL’den satışa çıkarmışken neden tartışmalı dairenin 100 bin dolara satıldığını sorgulamıştım. Komşuların metrekare olarak daha büyük dairelerde oturduğu ayrıntısını atlamışım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar