Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kim Kardashian’ın Antalya’da Jennifer Lopez konserine gelmesi bir magazin haberi mi yoksa siyaset gündemini mi ilgilendiriyor? Bana kalırsa ikincisi. Tek telefonla Amerikan Başkanı’na ulaşan, hatta Beyaz Saray’a gidip mahkumların sorunlarını aktaran Kardashian epey zamandır politik bir figür. En son İsveç’in ancak katil devletlere yakışacak şekilde bir ay rehin tuttuğu rap yıldızı A$AP Rocky’nin serbest bırakılması için devreye girdi ve Trump’a baskı yaptı.

Kardashian’ın bir başka özelliği de yıllardır Ermeni Soykırımı iddiaları hakkında kamuoyu yaratmaya çalışması. Her 24 Nisan’da milyonlarca takipçisine hatırlatıyor, hatta New York Times’a tam sayfa ilan veriyor. Time’a bu konu hakkında yazı yazdı, reality show’unda da bahsediyor.

24 Nisan 1915’ten bir sene önce Amerika’ya göç eden Kardashian ailesi Ermenistan’a ziyarete de gitti, hatta eşi Kanye West orada konser verdi. Dünyanın kuşkusuz en önemli Ermeni kökenli ünlüsü Kim Kardashian her yere gidiyor ama bir tek Türkiye’ye gelmiyor. Hatta yılladır Türkiye’ye Ermeni Soykırımı’nı tanıması için çağrıda bulunuyor.

DEVLET POLİTİKASI DEĞİŞİRDİ

Türkiye’ye gelse bu bir magazin sayfası haberi değil, daha çok Sedat Ergin’in inceleyeceği bir diplomatik gelişme, bir siyasi haber olurdu. Bir kere devletimiz Ermeni diaspora’sıyla anlaşmış anlamına gelirdi; yıllar süren soğuk savaş bitmiş, tarihi bir adım atılmış, Batı’yla yıllardır aramızda bir çatışma unsuruna dönüşen mesele kapanmış olurdu. Kim bilir, belki de Trump’ın elçisi olarak gönderilmiş bile olabilirdi.

Gelecek olsa Türkiye’ye bir konser için gelmezdi. Ne olursa olsun öyle bir basın bülteniyle, bir magazin haberiyle geçiştirilemezdi.

Ama tam da böyle oldu. Belli ki DHA bülteni servis etti, Türk basını da sorgulamadan servis edileni yayına verdi. Hatta Kardashian’ın ziyaret edeceği bilgisi Sabah’ın başyazısında bile yer aldı.

Oysa biraz düşünmek, servis edileni sorgulamak Kim Kardashian’ın gelmeyeceğini, bunun bir PR’cı yalanı olduğunu anlamaya yeterdi. Bunu anlamak için insanın masa başından kalkmasına da gerek yok, çünkü bizim basında da Kardashian’ın Türkiye hakkında görüşlerine dair epey arşiv haberi var.

Jennifer Lopez konseri haberi sadece bir örnek, ama Türk basını sık sık böyle tuzağa düşüyor çünkü özellikle magazin servisleri PR’cıların elinde oyuncak oldu. Dahası, bu çürümüşlüğü tıkayacak mekanizmalar da birer birer ortadan kaldırıldı. İşte, Hürriyet’in okur temsilcisinin yazılarına son verilmesi mesela.

Dahası kim hangi birine yetişecek? Magazin sayfalarından ekonomi servislerine uzanan bir ağırlama kültürüne teslim oldu basın. “Malatya’daki köfteci artık gökdelen sahibi” oldu başlıklı haberler hep övgüyle veriliyor, köfteci nasıl gökdelen sahibi oldu, bu mekanizma nasıl işliyor, neden sıradan insanlar gökdelen sahibi olamıyor diye sorgulanamıyor. Çünkü halkla ilişkiler, iş dünyası ve basın arasında birbirini besleyen sürekli bir çark var.

NE GEREK VAR?

Ben bu Kim Kardashian yalanının nedenini de anlayamadım. Dün otelle ilgili kabaca bir araştırma yaptım ve zaten basında epey övüldüklerini gördüm. Sahipleriyle bol bol söyleşi yapılmış mesela.

Ek$iSozluk’e girdim, otel hakkındaki maddelerin tamamı abartılı övgü ve tek kalemden çıkmış gibi. Herkesten ve her şeyden nefret eden Ek$iSozluk’te hiçbir kurum ve kişiye karşı bu kadar abartılı bir övgü görmemiştim. Bir tek olumsuz yorum yok gibi. Üstelik bir kısmı da “Şu an bu entry’i otelden yazıyorum” diye giriyor övgü satırlarına. Hangi sözlük yazarı o otelin astronomik gecelik ücretini ödemeye yeter? Kendimizi kandırmayalım, belli ki PR şirketi çok iyi işliyor, hiçbir boş alan bırakmıyor. Satın alınan YouTube fenomenleri de vardır kesin.

Otel aynı zamanda G-20 zirvesine ev sahipliği yapmasıyla da biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da orada kalmıştı. Sahipleri iktidara yakın olabilir, basın da oteli bu yüzden övmek zorunda hissetmiştir belki de. Buna da bir itirazım yok. Dahası, Jennifer Lopez’in konser vermesi de başlı başına haber zaten, sadece onun adı otelin tanıtımı için yeter de artar bile. Buna yalan olduğu bile bile Kim Kardashian’ı eklemeye ayrıca ne gerek var, anlayamadım.

Bulabildiğim tek yanıt PR şirketlerinin bir kere yalan söylemeye başladıklarında sonunun gelmediği. Müşterilerine de ayıp, basını alet etmeleri de çirkin.

***

Zamanı durdurun inecek var

Çarşamba gecesi ilk bölümü yayınlanan “BH90210” dizisini izlerken hislerim aynen böyleydi. Gençlik aşkımıza yeniden kavuşmuşuz gibi bir his. Aylardır da bu diziyi bekliyordum; beklentimi karşıladı, hatta daha fazlasını verdi bile diyebilirim.

Bir kere 90’ların en önemli gençlik dizisi “Beverly Hills 90210”nun yeniden çevrimi değil bu dizi. “90210” adıyla zaten yapılmıştı o. Bu bambaşka bir şey, orijinal kadro yeniden biraraya gelmiş ama kendilerini oynuyorlar. Kendilerinin abartılı hallerini elbette. Ama yeniden 90120’yu çekmek isteyen eski ekip gibi. Tabii aralarında Luke Perry yok, yaşasa katılacaktı kadroya ama son rolü Quentin Tarantino’nun “Once Upon a Time… in Hollywood” filmi oldu.

“BH90210” bir reality de değil, belgesel de. "Meta" denebilir. Yapanlar da esprinin, bu nostaljinin alıcısı olduğunun farkında.

Bu arada, benim gibi okuldan eve dönünce bu diziyi izlemek isteyenlere de kötü bir hatırlatma yapayım: Üzerinden 30 sene geçmiş!

Not: Türkiye’de bu dizi nedense “Evimiz Hollywood’da” diye gösterilmişti nedense. Oysa Hollywood ve Beverly Hills ayrı yerler, hatta Hollywood orta sınıf bir semt. Beverly Hills ise dizideki ailelerin zenginliğini vurgulamak için özel olarak seçilen bir semt. 90210 ise o gün bugündür dünyanın en bilinen posta kodu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar