Erdoğan neden Biden'dan memnun değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sonraki seçimde de görevde kalmayı başarırsa bir Amerikan Başkanı’nı daha eskiteceğe benziyor. Bugünlerde Joe Biden’dan şikayetçi; ne Trump’la ne de Obama’yla ilişkilerin bu kadar kötü gitmediğinden yakınıyor. Joe Biden sadece bir seneden daha kısa süreli performansına bakılırsa şimdilik “gidici” gibi. Dahası, o giderse Erdoğan’ın gönlünden geçen Amerikan Başkanı yeniden göreve gelebilir. Dün New York Times gazetesinde bir köşe yazarı “Geçmişte Donald Trump’ı hafife almıştık, şimdi almayalım,” diye uyarıyordu.
Biden kötü günler geçiriyor. Haitili göçmenlere yapılan muamele babacan tavrına büyük bir darbe oldu. Yaşı her dem gündemde. JFK ya da FDR gibi büyük bir altyapı hamlesi yapmaya çalışıyordu, ama kendi partisini bile tam olarak ikna edemedi. Birleştirici bir lider olmak istiyordu ama her adımını rakip parti adeta İstanbul Belediye Meclisi gibi sabote ediyor. Ülkenin devlet kurumları bütçede anlaşılmayacağı için yakında yeniden kapanabilir. Dahası, önümüzdeki sene ara seçim var ve Demokratlar zar zor kazandıkları Kongre çoğunluğunu kaybedebilirler. Kimi eyaletlerde önde giden Demokrat adaylar Biden etkisi yüzünden puan kaybetmeye başladı. Tabii ki bir sonraki başkanlık seçimine kadar toparlayabilir Biden, tıpkı kötü başlayan Clinton gibi ikinci dönemini de kazanabilir. Ama Türkiye açısından kazansa da kaybetse de, Trump da gelse hiçbir şey değişmeyecek. Amerika’yla ilişkiler eskiden olduğu gibi yakın dostluk düzeyine varmayacak.
OBAMA OLACAKLARI SÖYLEMİŞTİ
Barack Obama başkanlığının ilk döneminin sonlarına doğru “Obama doktrini” denilen ama sonraki yıllarda çabuk unutulan bir konuşma yaptı. Amerika’nın dünyanın lideri olduğunu, ama bundan sonra diğer ülkelerdeki her türlü iç çatışma için kapılarının çalınmaması gerektiğini söylüyordu. Senatörken yaptığı en akıllı tercihlerden biri “aptal bir savaş”olarak nitelediği Irak işgaline karşı çıkmaktı. Kamuoyunun ABD’nin haritada yerini gösteremedikleri ülkelerdeki faaliyetlerden bıktığını erken anlamıştı.
Obama doktrini, kendisi gitti ama fikirleri iktidarda kaldı misali aslında aynen devam ediyor. Donald Trump yönetiminde ABD hiçbir ülkeye savaş açmadı örneğin. Hiçbir ülkeye yardım eli de uzatmadı. Trump iktidarında giderek daha fazla içine kapanan, hatta neredeyse turist bile gelmesini istemeyen bir ABD’ye doğru gidildi.
Üçüncü Obama dönemi denilebilecek Biden yönetimi bayrağı kaldığı yerden alıyor. Mülteci krizini Trump’tan farklı idare etmiyorlar. Ama bu yönetimin en büyük önceliği Ortadoğu’dan artık elini eteğini çekmek istemesi oldu. Biden’ın dış politika ekibi yıllarca uğraşmalarına rağmen hiçbir şeyin değişmediği Ortadoğu’ya öncelik vermiyor. Bir yandan Çin, bir yandan Rusya tehdidi varken zaten sıralamada da önemini kaybetti Ortadoğu. Pek çok Başkan’ın hayali Ortadoğu’ya barış getirmekti, ama Carter’dan Clinton’a özellikle İsrail-Filistin arasında arabuluculuk yapmaya çalışanların çabalarının sonuçsuz çıkması diğer liderleri de caydırdı. Arap Baharı’nın yarattığı keşmekeş, ardından doğan mülteci sorunu, Libya’dan Mısır’a demokrasiye geçmesi beklenirken istikrarsızlaşan ülkeler de ABD’nin bu bataklıktan arkasına bakmadan kaçma kararını hızlandırdı.
TÜRKİYE ÖNEMİNİ YİTİRDİ
Afganistan başta olmak üzere bu ülkelerin içine düştüğü durumdan ABD’nin doğrudan rolü var, ama hiç üzerine alınmadan, dünü düşünmeden, arkasına bakmadan çıktı işte. Afganistan çok daha büyük bir bataklık, ama ABD kamuoyu ve siyasetinin ruh hali bu gibi kaotik ülkeleri kendi hallerine bırakmak. Ne de olsa çabalayınca bile bir şey düzelmiyor.
Ortadoğu’ya öncelik veren bir Amerikan politikası için sırf bulunduğu konumdan dolayı Türkiye’nin önemi büyüktü. Baba Bush çok sevdiği için “Dear Turgut,” diye telefona sarılmıyordu, ülkenin bölgedeki çıkarları için Türkiye’nin topraklarına ihtiyacı vardı. 11 Eylül’den sonra da Erdoğan’ı pohpohlayan Amerikan başkanlarının kafasında Irak Savaşı vardı.
Şimdi öncelikler değişti, o yüzden de Türkiye’yle o eski yakınlık yok. Bundan sonra da olmayacak. Başkan değişse bile, Erdoğan’ın daha sempati duyabileceği biri seçilse de, üstelik Erdoğan iktidarı bir sonraki başkana bile yetişse de o telefon öyle kolay kolay çalmayacak, sık sık yüz yüze görüşülmeyecek.
ABD giderek Türkiye’yi daha yalnız bırakacak. Türk dış politikasının da bu gerçekle yüzleşmesi, gelecek stratejisini buna göre belirlemesi gerekiyor. Ama bu bir sağ-ulusalcı fantezisine kapılmak olmamalı.
Türkiye’nin yeri “muasır medeniyet seviyesi” olan Batı ittifakıdır; Cumhuriyet’in kuruluş ideali budur. ABD’nin giderek Türkiye’yi yalnız bırakacak olması bu ittifaktan vazgeçme, Rusya ve Çin gibi güvenilmez devletlerle yeni maceralara dalma olmamalı. Batı’dan kopmadan ama Batı’ya muhtaç olmadan da devlet yönetebilir olmalı, bir formülü illaki vardır.
- Trump oligarklar rejimi kuruyor19 dakika önce
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir2 gün önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi4 gün önce
- First lady Elonia5 gün önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu1 hafta önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı1 hafta önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi1 hafta önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor2 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce
- Milyarderlerin Trump sevdası2 hafta önce