HDP seçmeninin Mansur Yavaş alerjisi
Dün HDP Eş Başkanı Mithat Sancar’ın “Teke Tek”te Fatih Altaylı’ya açık açık bu iktidarı yıkma hedefinde olduklarını söylemesi seçim sürecinin en önemli açıklamalarından biri. Sancar’ın seçimin ve adayın kaderini değiştirecek ve bu programdan sonra daha çok fazla tartışılması gereken bir diğer açıklaması da Mansur Yavaş’ın adaylığına karşı çıkmadıklarını söylemesiydi. Tam olarak “Özellikle Mansur Yavaş’a itiraz etmiyoruz,” demedi. Bunun yerine “İsim konuşmuyoruz,” dedi ama bir yandan da herhangi bir adaya da kapıyı kapatmadı.
Biraz muğlak, biraz da çelişkili. Eş başkan isim konuşmadıklarını söylese de bir süredir gerek kapalı kapılar ardında gerekse de kamuoyuna karşı HDP’lilerin “Mansur Yavaş veya Meral Akşener’e asla oy vermeyiz,” diyor. Sancar’ın yanıtı ise bu itiraza kıyasla daha ılımlı, hatta açık kapı bırakır cinste. Ufak da olsa aday hesaplarını değiştirebilecek bir çıkış, belki de Mansur Yavaş’a dair “Kürtler oy vermez,” ezberi bozulabilir. Ama önce HDP’nin kendi Mansur Yavaş ezberiyle yüzleşmesi gerekiyor.
MİTOLOJİ ÜRETİLİYOR
HDP’nin Yavaş önyargısının tek nedeni ülkücü kökeni. Daha doğrusu bu geçmiş etrafında örülen, üretilen mitoloji. Bir üst düzey HDP’li bana açık açık “Mansur Yavaş gelirse ertesi gün hemen Kürtleri tutuklamaya başlar,” dedi. “Belediyede neden oy verdiniz?” diye sorduğum bir başka HDP’liyse “Belediye başkanı yol yapar, adam asmaz,” diye yanıt verdi.
Sohbet biraz daha saçma bir yere vardı, ama açıklayıcı olduğu için aktaracağım.
“Ekrem İmamoğlu’nun asmayacağını nereden biliyorsunuz?” diye sordum. “Sonuçta o da sağ siyasetten geliyor, üstelik milliyetçiliğiyle meşhur Karadeniz kökenli.”
“Ekrem İmamoğlu’yla tıpkı Erdoğan’ın ilk yıllarında olduğu gibi çalışabiliriz, belki bir süre sonra o da bozulabilir ama en azından birkaç sene rahat ederiz Kürt hareketi olarak.”
HDP’lilerin tutumu biraz modası geçmiş 90’lı yıllar Cihangir solcusu klişesi, ama çokça da potansiyel adayların Kürt seçmene yaklaşımlarından vardıkları sonuç. İmamoğlu tepkileri hiç umursamadan Pervin Buldan’ın Kadınlar Günü’nü kutluyor örneğin. Bu gibi ufak jestlerin simgesel değeri büyük, en azından HDP’de karşılık buluyor.
Mansur Yavaş’ın siyasi konularda konuşmama ısrarı ise hakkında sadece mitolojileri üretilmesine yarıyor. Ülkücüyse kesin Kürt düşmanıdır. Belki de değildir? Ne Yavaş’ın Kürt düşmanı olduğuna dair elimizde bir bilgi var, ne de olur da bir gün iktidara gelirse ilk işinin Kürtleri tutuklamak olduğuna dair.
Aksine, Mansur Yavaş’ın bir akşam yemeğinde Kürt halkını ve kendi kökenini kastederek “Zamanında bir yola girdik, ama hayat bize gerçeklerin zannettiğimiz gibi olmadığını gösterdi,” dediğini biliyorum. Problem böyle bir cümleyi dahi kamuoyunun önünde hâlâ söylemekten kaçınması.
Yavaş hakkında söylenenler artık “Deli saçması, kim inanır,” diye görmezden gelinecek gibi değil. Bazı HDP’liler inanıyor; rakamlar böyle diyor. Sancar isimleri tartışmıyoruz dese de partililerin sık sık Mansur Yavaş aleyhinde yaptıkları açıklamalar sahada karşılığını buluyor. Araştırmaların gösterdiğine göre belediye seçimlerinde Yavaş’a oy veren ve Cumhurbaşkanı adayı olursa onu destekleyeceğini söyleyen HDP’lilerin oranı bir senede yüzde 80’lerden 50’lere kadar geriledi.
Ekrem İmamoğlu kendi partisinden vetolu, Mansur Yavaş da HDP’den. Bu durumda iki “kazanacak aday” saf dışı kalıyor ve seçmen bugüne kadar girdiği hiçbir seçimi kazanmamış Kemal Kılıçdaroğlu’na mecbur bırakılıyor. HDP’nin oyun kuruculuğu bu kadar riskli olmak zorunda değil.
ÇİFTE STANDART
Daha da önemlisi bazı HDP’liler Mansur Yavaş’a haksızlık ediyor. Sürekli haksızlığa uğradığından yakınan ve önyargıları bozmak isteyen bir parti kendi şikayet ettiği tuzağa düşüyor. Mansur Yavaş’ın göreve gelir gelmez Kürtleri tutuklamaya başlayacağına dair paranoya bütün HDP’lileri ve Kürtleri “terörist” olarak görmekle eşdeğer değil mi?
HDP yıllarca bu basmakalıp ezberlerden yakınırken bugün Yavaş’ı ihtimal olarak dahi değerlendirmemesi düpedüz çifte standart. Dahası, sadece geçmişinden dolayı bir insan hakkında yargıda bulunmak hem birlikte yaşama kültürüne hem de HDP’nin de vaat ettiği demokratik ideallere aykırı.
Dahası, Türkiye sosyolojisi değişiyor, eski ezberler geçerliliğini yitiriyor. Selahattin Demirtaş bu açıdan bir tabuyu devirdi, “Anadolu’dan Görünüm” propagandasıyla büyüyen bir kuşağın bile oyunu kazandı. Benim oyumdan daha çarpıcısı var: “Aslan amca” dediği Alpaslan Türkeş’in kucağında büyüyen Hıncal Uluç bile Demirtaş’a oy verdi. Şimdi eski bir ülkücü de neden HDP’lilerin oyunu almasın?
Ama bunun için de Mansur Yavaş’ın artık çıkıp konuşması, kendisini anlatması, en azından sustukça hakkında üretilen bu tevatürlere bizzat son vermesi gerekiyor. Bunu yapacak tek kişi kendisi. Ve tam zamanı da şimdi. Söyleyeceği birkaç cümle, yapacağı bir-iki jest Türkiye’nin tarihini değiştirecektir.
- Trump oligarklar rejimi kuruyor19 dakika önce
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir2 gün önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi4 gün önce
- First lady Elonia5 gün önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu1 hafta önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı1 hafta önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi1 hafta önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor2 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce
- Milyarderlerin Trump sevdası2 hafta önce