Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

BUGÜN yeni ve bağımsız bir devlet kurmaya giden yoldaki büyük askeri zaferin 95. yıldönümü. Yarından sonra da Kurban Bayramı. Aslında, hele yaz da biter ve dünyanın belli başlı başkentleri yeniden vites yükseltmeye başlarken bu tesadüf bir içe dönük değerlendirme için şahane bir fırsat yaratabilirdi. Başkomutan’ın, tarihçilerin anlattığına göre, silah arkadaşlarının aksi yöndeki eğilimlerine rağmen verdiği taarruz kararı sonuçta doğru çıkmıştı. Bu zafer, ardından gelen İzmir’in alınması ve Mudanya Mütarekesi ile de bağımsız ve egemen yeni bir devletin kurulabilmesi için yol açılmıştı.

İslamcıların ısrarla anlamadıkları ya da anlamak istemedikleri gerçek şudur: Son 200 yılda İslam dünyası içinde zafer diye nitelendirilebilecek, yüz akı sayılacak yegâne siyasi/stratejik olay da aslında budur. Olayı daha da değerli kılansa işgale uğramış bir ülkede, yorgun ve savaşmak istemeyen bir halkın, çok farklı görüşlere sahip ve bu görüşleri Meclis çatısı altında dile getirmekten, çatır çatır tartışmaktan kaçınmayan temsilcilerinin hedef uğruna aralarındaki farklılıkları dizginleyebilmeleridir.

Direnişin örgütlenmesi hiç de okul kitaplarında okutulan menkıbelerdeki gibi gerçekleşmemiştir. Batı’da İtalyanların yerine Yunanlıların işgali, Doğu’da işgalci İngilizlerin yerine geçen Fransızların Ermeni birlikleri getirmeleri bezginliğin ve uysallığın bir direnişe dönüşmesini sağlamıştır. Direnişi örgütleyenler, işgalciler arasındaki uyumsuzlukları, “yedi düvel”in yorgunluğunu, kasım başında 100. yıldönümü idrak edilecek Bolşevik Devrimi’nin/darbesinin yarattığı jeostratejik depremi iyi değerlendirmişlerdi.

Bolşevikler savaşı kaybetseler Kurtuluş Savaşı’nın akıbeti de muhtemelen farklı olurdu. Bu durum Anadolu’daki siyasi gelişmenin savaş ve devrim sonrası oluşan stratejik dengeler ve kaygıları anlayarak hareket edebilme becerisini gösterenlerin dehasını ve akılcılığını azaltmaz.

Benzer şekilde Anadolu içinde de çok farklı koalisyonlar kurma becerisi göstermek, Kürtleri direnişe katılmaya ikna etmek mangalda kül bırakmayanların sandığından daha ince, akılcı ve stratejik düşünce gerektiren işlerdi. Birlik sağlamak, boynunuzda Padişah’ın idam fermanı, elinizde kısıtlı miktarda para ve silah, peşinizde Anzavur’un adamları varken pek de kolay bir iş değildi herhalde. Düzenli ordu kurmayı sağlarken İsmet Paşa’nın kurmaylarına yaptığı uyarı o bakımdan deneyimlerinin ve gerçekçiliğinin fevkiydi. Zaferin sonrası, yeni devlet kurmak, kurulan devleti dünya sisteminin egemenleriyle eşit konuma getirmek, farklı halklardan, onlarca dil konuşan topluluklardan bir millet yaratma meselesiydi.

Belki bugün, Cumhuriyet’in 100. yılına da 6 yıl kalmışken başlaması gereken tartışma tam da bu olmalıydı 30 Ağustos’un 95. yıldönümünde. Hedef net olunca belki hiç aklınıza gelmeyecek ittifakların kurulabildiğini, farklı çıkarları ortak amaç etrafında birleştirmenin bir milletin enerjisini doğru kullanmanın en doğru yolu olduğunu, şartlara teslim olmaktansa onlara uygun siyasetler geliştirmenin önemini anlamamıza yarardı böyle bir çaba.

Ancak kendi geçmişini akıllıca, nesnel şekilde değerlendirebilen toplumlar kendilerine düzgün bir gelecek kurabiliyorlar. Hiçbir ülke, devlet, millet, geçmişi ne kadar parlak olursa olsun günahsız değildir. Bunu iddia etmek kendinle yüzleşmemekten başka bir anlama gelmez. Kendiyle yüzleşemeyenlerin ise, aslında bilinçaltlarında fevkalade iyi bildikleri ve hatırladıkları gerçeklerden kaçmak için saptıkları yollar, sığındıkları kurnazlıklar gelecek kurabilmek için gerekli adımları atamamalarının da sebebi olur.

30 Ağustos’u Malazgirt ile dengelemeye kalkmak bu bakımdan da doğru değildir. Her ikisinin yeri, anlamı, tarih içindeki ağırlığı farklıdır. Bugün sorulacak soru hedefin ne olduğudur. Hedefte anlaşılırsa belki o zaman, baskıyla oluşturulamayan birliği sağlamak ve toplumsal enerjiyi, tıpkı 95 yıl önce olduğu gibi, zincirinden boşaltmak mümkün olur.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar