Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

YIL 1991’di. TÜSİAD’ın Görüş Dergisi yeni formatla tekrar yayına başlayacaktı. Dergiyi RPM-Radar ajansında Necla Zarakol ile derliyorduk. Ocak 1992’de çıkan ilk sayı için genç gazeteci Zeynep Göğüş’ün kitabını tanıtma kararı almıştık. Kendisiyle bir mülakat yapmıştım. O zamanki adıyla Avrupa Topluluğu, 1987’de Türkiye’nin yaptığı üyelik başvurusunu komisyonun tavsiyesi üzerine reddetmiş ancak Türkiye’nin üyeliğe hakkı olduğunu da teslim etmişti.

Soğuk Savaş’ın bitmesiyle Avrupa’nın temel meselesi, Almanya’nın birleşmesi ile Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin savrulmadan komünizmden kapitalist demokrasiye geçişlerini becerebilmekti. Doğrusu, Yugoslavya kriziyle bile başa çıkmayı becerememiş, sanki 19. yüzyıldaymışızcasına siyaset uygulamış büyük ülkelerin Türkiye meselesini kafalarına takacak halleri de vizyonları da entelektüel enerjileri de yoktu.

İşte bu ortamda Göğüş, 1991’de yayımladığı kitabına “Bir Avrupa Rüyası” başlığını koymuştu. Türkiye 1990’ların karanlığına doğru ilerlerken yazılan kitabın umudu, o kötü dönemde bile canlı kalabildi. Hâkim ideoloji ne denli otoriter olursa olsun, kurucunun Batılılık vizyonunu tümden reddedemediği için AB’nin normlarını da külliyen bir kenara atamıyordu.

Türkiye’deki sermayenin bir bölümü de Soğuk Savaş bittikten sonra, kapitalizmin küreselleşmesine koşut olarak Türkiye’nin de sistemini açmasını, küresel entegrasyona dahil olmasını ve bunu hukuk düzenini, yargı ve adalet anlayışını daha yüksek standartlara getirerek başarmasını savunuyordu. O dönemde TÜSİAD’ın yayınladığı en önemli raporlar, bu konulara odaklanıyordu. Aralarından, rahmetli Bülent Tanör’ün yazdığı Demokratikleşme Raporu devletin şiddetli tepkisini çektiği gibi örgütü de ciddi şekilde bölmüş ve sarsmıştı.

O karanlık dönemde daha iyi ve demokratik bir Türkiye özleyenler açısından genişlemekte olan AB’ye üyelik hedefi bir çıkış yolu gibi gözüküyordu. 28 Şubat’tan sonra İslamcılar bile o furyaya katılmıştı. Kendi dertlerini kendi çözemeyen Türkiye, 2001 krizinin ardından topluca AB hedefine kilitlendi. Ecevit hükümetinin gerçekleştirdiği, idam cezasının kalktığı ilk dalga reformlardan sonra kökleri İslami harekette olan bir parti reform programını şevkle uyguladı.

SÖZLERİNDEN CAYDILAR

O dönemde kendilerini korumak için AB’ye sarılan İslami kesimin şimdiki gibi, “Liberallerin Avrupa rüyasının matah bir şey olduğu sanılmasın” diye yazmaları söz konusu değildi. 2002’den sonra AB bağlantılı reformları hangi partinin gururla uyguladığını unutmuş görünerek “Türkiye 2002 sonrasında bu yeni sömürgeciliğe, bağımlılık siyasetine itiraz etti ve güçlenerek çıktı Avrupa’nın karşısına” demiyorlardı da. Hele “Avrupa rüyası da Türkiye’nin Batılılaşma sancısı da son bulmuştur” diye sevinçten kendilerinden geçmeleri akla bile gelmezdi.

Gerçi Türkiye’de okumuşu okumamışı, muhafazakârı laiki, ancak çok küçük bir kesim AB’ye yürekten inanmıştı. AB’yi hasım/düşman/bölmek isteyen diye görmek ruhlara daha iyi geliyor, kendi eksikliklerini gözden geçirmeye gerek bırakmıyordu. Kamuoyu yoklamalarında hiçbir zaman başta gelen kaygılar arasına girmeyen, hukuk, insan hakları ve demokrasi konularında AB’nin artık kalmayan etkisinin maliyeti de belki bundan sonra anlaşılacaktır.

AB ve güçlü üyelerinin bir kısmı tüm samimiyetsizlikleriyle sözlerinden cayarak ama suret-i haktan görünmeye de çalışarak işlerin yıllar içinde iyice tavsamasına epeyce katkı yaptı. Vizyonsuzlukları, Türkiye gibi bir ülkenin kimlik krizinin derinleşmesini ve rotasının kaymasını kolaylaştırdı. İkiyüzlü ve çifte standartlı davranışları tarihsel güvensizlikleri hortlattı. Gerçeklikten uzak bir içe kapanmanın ve “ihtiyatsız kendini aldatmanın” kapılarını ardına kadar açtı.

Varna’da yapılan ve üyelik ilişkisini herhalde ilelebet dondurucuya koyup AB ile Türkiye bağlantısını ilkesiz perakendeciliğe mahkûm eden toplantıya böylece gelindi.

Musevi okurların Pesah (Hamursuz) Bayramı’nı kutlarım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar