Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

SON 10 gün içinde Malezya ve Irak’ta yapılan seçimler bu ülkeleri izleyenler açısından hayli sürprizli sonuçlar verdi. 92 yaşındaki sabık Malezya Başbakanı Dr. Mahathir Muhammed kendi partisine karşı oluşan koalisyonun başında seçimlere giderek sarsılamaz denilen halefi Necip Rezak’ı deviriverdi. Yalnızca devirmekle de kalmadı, Suudlardan aldığı yüz milyonlarca rüşveti hak ettiğini söyleyip geri vermek istemeyen, baskılara dayanamayıp verdiğinde de bir kısmını banka hesabında tutan Rezak, ülkeden çıkamadı.

Ülkenin en büyük fonundan hortumladığı paralar nedeniyle ABD Adalet Bakanlığı’nca da sorgulanıyordu. Kendi öz kardeşi ve üvey kızının bile ikrah ettikleri Başbakan Rezak, muhtemelen yargılanacak. Bu şekilde Malezya’da sırf Müslümanlık üzerinden ve bolca para dağıtılarak yapılan siyaset dönemi de muhtemelen kapanmaya başlayacak.

Bu sistemin kurucusu sayılması gereken ve kendi iktidarında “böl ve yönet” sistemini pek güzel uygulayan Mahathir’in bu köklü sayılacak dönüşümün öncüsü olması da tarihin bir cilvesi olsa gerek. Ülkedeki Müslüman çoğunluğu sürekli olarak Çinli azınlığa karşı tahrik ederek iktidarını yıllarca muhafaza etmiş Mahathir, bu kez Çinli siyasetçilerle ittifaka girerek zaferi kazandı.

Yıllar önce yerine geçmek için çok acele ettiğine inandığı yardımcısı Enver İbrahim’i şoförüyle eşcinsel ilişkiye girdiği suçlamasıyla hapse attıran, çıktığında tekrar kodese sokturan Mahathir’in ilk işi, Rezak’ın da aynı suçlamayla hapiste tuttuğu İbrahim’i serbest bırakmak oldu. Muhtemelen de 2 yıl içinde görevi bir zamanki gözdesine devredecek.

Mahathir’in sicili bilindiğinde Malezya’daki bir demokratik dönüşümün başaktörü olmasına inanmak kolay değil. Ancak tarih içinde böyle vakalara rastlanıyor. Beklenmedik kişilikler, olumsuz sicillerini bir yana bırakarak kendilerini yeniden tanımlayıp olumlu değişimlere öncülük edebiliyorlar.

Tabii bunun için kendini sorgulamak, Mahathir’in bile yaptığı gibi geçmiş hatalarını kabullenmek ve özür dilemek gerekiyor. Bunun da ötesinde cesur olmak, bir şeye inanmak ve inandığın hedef uğruna fedakârlık yapmayı göze alabilmek gerekiyor. Bunu yapamıyorsanız zaten siyasi mevtalık dışında bir kaderiniz olamıyor.

MEZHEPÇİLİK GERİLİYOR

İkinci büyük sürpriz Irak’ta yaşandı. Mukteda el-Sadr, Irak’ın önde gelen Şii âlimlerinden ve her ikisi de Saddam tarafından öldürülen Muhammed Bakir el-Sadr’ın yeğeni ve damadı, Muhammed Sadık el-Sadr’ın da oğluydu. ABD işgali başladığında devrilen Saddam için “Küçük yılan gitti” demiş, sonra da eklemişti: “Yerine büyük yılan (ABD) geldi.” Ailesinin ağlarını ve Bağdat’taki, şimdiki adı Sadr şehri olan mahalledeki 2 milyon Şii’nin gücünü kullanarak hem ABD’lilere hem de Sünnilere karşı amansız bir şiddet uygulamıştı. Sağlık Bakanlığı’nı kontrol ederken Sünnileri hastanelerde tedavi ettirmediği, hatta bazılarını hastaneden çıkartıp öldürttüğü biliniyordu. Yolsuzluk ve çürümüşlükte Irak siyaset seçkinlerinin hiçbirinden aşağı kalır yanı yoktu.

Ne var ki yıllar içinde önce İran’dan daha bağımsız hareket etmeye başladı. Daha sonra yolsuzluklara savaş açtı. IŞİD faciası yaşandıktan sonraki dönemde Suudi Arabistan ile yakın ilişkiler kurarak Irak Sünnilerine göz kırptı. Siyaseten mezhepçilikten uzaklaşarak Arap ya da Irak milliyetçisi bir konuma geldi. Bir zamanlar Arap dünyasının en güçlü partisi olan Komünist Parti ile ittifaka girdi. Seçimlerdeki başarısı nedeniyle de önümüzdeki dönemde Irak siyasetinin kilidini açacak anahtar onun elinde olacak. Tüm bunlardan çıkarılabilecek bazı sonuçlar var: Yolsuzluk ve çürüme er ya da geç orta sınıflaşmış toplumlarda tepkilere yol açıyor. Kutuplaşmayla bunu aşabilmek bir yere kadar mümkün... Ortadoğu’ya kan kusturan mezhepçilik giderek işlevselliğini yitiriyor. Bundan böyle mezhepçilik üzerinden ötekileştirerek siyaset yapmak daha az getiriye sahip olacaktır... Popülist otoriterliğe karşı da giderek reaksiyon oluşuyor. Dünyadaki bu dalganın ilelebet kalmayabileceğine dair bir ihtimal gelişmeye, en azından dünyada siyasetin tek yönde gitmeyeceğine dair işaretler artmaya başladı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar