HT Gastro
Stil

Kahve tutkunları yeni lezzetlerin peşinde

Kahve kültürü, son yıllarda hızla değişip gelişiyor. Farklı aromalar ve demleme teknikleri popülerleştikçe tüketici, geleneksel tatların yanı sıra farklılık arıyor

Giriş: 06.09.2024 - 10:19 Güncelleme: 06.09.2024 - 10:20
Haberler Stil Kahve tutkunları yeni lezzetlerin peşinde

Türk kahvesi, yüzyıllardır kültürümüzün ayrılmaz bir parçası. İnce öğütülmüş kahve çekirdekleriyle hazırlanan bu acı ve leziz içecek, keyifli sohbetlerin de olmazsa olmazı. Ancak Türk kahvesi bir yandan popülerliğini korurken bir yandan da farklı kahve kültürlerine olan ilgi hızla artıyor. Kahve tutkunları, geleneksel tatların yanı sıra, daha sıra dışı aromaları ve pişirme tekniklerini keşfediyor.

Peki yakın zamana kadar çok kısıtlı kahve çeşidi tüketilirken farklı karışımlar, pişirme teknikleri nasıl oldu da bu kadar popülerleşti? Türkiye'nin ilk Moleküler Miksolojist sertifikasına sahip miksoloji uzmanı olan Bülent Sefer’e sorduk…

Bülent Sefer’e göre ‘miksoloji’, içeceklerin ve kokteyllerin hazırlanması, sunumu ve servis edilmesi sanatı. Miksoloji kelimesi, İngilizce ‘mix’ (karıştırmak) ve ‘ology’ (bilim veya çalışma) kelimelerinin birleşiminden geliyor ve ‘karıştırma bilimi’ anlamını taşıyor.

Miksoloji, sadece içkilerin karıştırılmasıyla değil, aynı zamanda içeceklerin tadı, kokusu, görünüşü ve sunumunun bütünsel olarak ele alınmasıyla ilgili. Ona göre miksoloji bilim, sanat ve ustalığın, belirli prensip ve gastronomi teknikleriyle beraber müşteriye bir deneyim sunması anlamına geliyor.

Miksolojinin gelişmesi gastronomi biliminin gelişmesiyle paralel. Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde alkol üretimi ve satışı yasaklandığı dönemde (1920-1933) kullanılan kötü kalite alkolün tadını daha lezzetli bir hale getirme çalışmaları, miksolojinin gelişmesine büyük katkı sağlamış. Bu dönemde Amerika, bu sanatın gelişime ön ayak olmuş.

Bülent Sefer, son zamanlarda farklı karışımların ve miksolojinin popülerleşmesini şöyle açıklıyor…

KAHVE ZİNCİRLERİ DAHA YAYGIN

1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de uluslararası kahve zincirlerinin yaygınlaşması, farklı kahve türlerinin ve karışımlarının popülerleşmesine büyük katkıda bulundu. Bu zincirler, espresso bazlı latte, cappuccino gibi içecekleri Türk tüketicisiyle tanıştırdı.

HIZLA GELİŞEN KAFE KÜLTÜRÜ

Türkiye’de kafe kültürü son 10-15 yılda hızla gelişti. Özellikle büyük şehirlerde ve üniversite çevrelerinde açılan modern kafeler, farklı kahve karışımlarının ve içeceklerin sunulmasıyla bu kültürü besledi. Bu kafeler, kahve tüketimini sosyal bir aktivite haline getirerek, farklı tatların ve deneyimlerin keşfedilmesini sağladı.

ÜÇÜNCÜ DALGA KAHVECİLİK HAREKETİ

Üçüncü dalga kahvecilik, kahveyi bir zanaat olarak ele alan, kahvenin kaynağından kavrulmasına ve demlenmesine kadar olan süreçte kaliteyi ön plana çıkaran bir akım. Türkiye’de bu hareketin yaygınlaşması, tüketicilerin kahveye olan ilgisini artırdı ve daha çeşitli kahve karışımlarını deneme isteği uyandırdı. Üçüncü dalga kahveciler, cold brew, pour-over, chemex gibi farklı demleme yöntemleriyle yeni tatlar sunuyor.

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ

Sosyal medya platformları, özellikle Instagram ve YouTube, kahveyle ilgili içeriklerin paylaşılması ve popülerleşmesinde önemli bir rol oynadı. Kahve karışımları, tarifler ve kahve hazırlama yöntemleri bu platformlar üzerinden hızla yayıldı. Kahve tutkunları, sosyal medya sayesinde yeni içecekler denemeye ve kendi tariflerini geliştirmeye teşvik edildi.

FARKLI TÜKETİCİ ALIŞKANLIKLARI

Küreselleşme ve seyahatlerin artmasıyla, Türk tüketiciler dünya genelindeki kahve trendlerinden haberdar olmaya başladı. Özellikle genç nesil, farklı kahve türlerini denemeye açık hale geldi.

EĞİTİM VE WORKSHOPLAR

Son yıllarda kahve üzerine düzenlenen eğitimler, barista workshopları ve kahve festivalleri, tüketicilerin kahve hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını sağladı. Bu etkinlikler, kahveye dair farkındalığı artırdı ve tüketicileri farklı kahve karışımlarını keşfetmeye teşvik etti.

Bu faktörlerin birleşimiyle, Türkiye’de kahve kültürü çeşitlendi ve farklı karışımlar popülerleşti. Artık kahve, sadece bir içecek olmaktan çıkıp, zengin bir kültürel deneyim sunan bir alan haline geldi.

FARKLI TATLARI BİRLEŞTİRMENİN ANAHTARI: UYUM

Özellikle tatlı kahveler hazırlanırken artık birden fazla aroma tercih ediliyor. Peki bu aromalar bir araya getirilirken neye dikkat etmeli?

Bülent Sefer’e göre bunun için öncelikle aromaların birbirleriyle uyumu (food pairing) önemli. Örnek vermek gerekirse kahve bazlı bir içecek yapacaksanız ona uyumlu tatları bilmeniz gerekiyor. Kahve tadı keskin, acı ve hafif ekşidir. Bunu dengelemek ve daha lezzetli hale getirmek için karamel, çikolata, vanilya, fındık başta olmak üzere farklı aromalar ve şuruplar kullanılabilir.

SOĞUK KAHVEDE BUZ MİKTARI VE KALİTESİ, SICAK KAHVEDE İDEAL DEMLEME SICAKLIĞI ÖNEMLİ

İdeal kahve demleme sıcaklığının, kullanılan yönteme bağlı olarak genellikle 90-96°C (195-205°F) aralığında olduğunu ekleyen Sefer, “İdeal bir latte sıcaklığı, 60-70°C (140-160°F) aralığında hazırlanır. Bu sıcaklık, sütün tatlılığını ve kremamsı dokusunu korurken, içilecek kadar sıcak olmasını sağlar.

Soğuk içecekte ise önemli olan elbette kullanılan buzun kalitesi... Hakkı verilerek yapılmış soğuk içeceğin yüzde 25’lik bölümü kullanılan buzun erimesini ve içecekteki tatları açarak soğumasını sağlar. Ancak günümüz dünyasında aynı bardak içinde hem sıcaklığı hem de soğukluğu hissettiren farklı moleküler içeceklerin olduğunu da belirtmem gerek” diyor.

YENİ TREND: NİTRO KAHVE

Son dönem kahve trendlerini de anlatan miksoloji uzmanı sözlerini şöyle sonlandırıyor:

Kahve trendleri inanılmaz bir hızla gelişiyor. Sosyal medya kullanımı bu gelişimi oldukça hızlandırdı. Son yıllarda cold brew kahve, nitro kahve (Nitrojen gazıyla demlenen soğuk kahve) gibi farklı demleme ve hazırlama yöntemleri oldukça popüler.

Tüketiciler artık ne istediklerini biliyorlar ve farklı tatların birbirleriyle olan kombinasyonlarını tercih ediyorlar. Doğru aromaların uyumu ve şaşırtıcı lezzetler ön planda.

Popüler kombinasyonlara örnek olarak tuzlu karamel ve pikan cevizini; çikolata ve kavrulmuş bademi; karamel ve baharatlı bal kabağını verebilirim. Ayrıca badem, yulaf, soya gibi farklı sütler de sütlü kahve severlere alternatif oluşturuyor.

Bunun yanında hayatımıza fonksiyonel kahveler de girdi. Artık tüketiciler sağlık için kahvelerine kolajen, vitamin, protein gibi bileşenler ekliyor.

Ve kahve dünyasının mutlaka daha sürdürülebilir olacağına inanıyorum. Çevresel kaygılar ve iklim değişikliği, kahve üretiminde sürdürülebilir uygulamaları ön plana çıkaracak. Bu durum, daha fazla organik ve adil kahve üretimine, çevre dostu ambalajların yaygınlaşmasına ve karbon ayak izini azaltma çabalarına ön ayak olacak.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER