Lokomotiv Moskova - Galatasaray maçı yazar yorumları
Spor yazarları, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi D Grubu'nda Lokomotiv Moskova'ya 2-0 yenilerek gruptan çıkma şansını kaybettiği maçı yorumladı
MEHMET DEMİRKOL - FANATİK
STRATEJİ İŞLEMEDİ
Kimse Şampiyonlar Ligi havasında değil. Ozan ve Donk dışında hiçbir oyuncu, Şampiyonlar Ligi’nde olduğunun farkında değil. Kimse sorumluluk almıyor. Kimse mücadele etmiyor.Duruma isyan eden yok. Burada oyunun taktik detaylarına girmek lüzumsuz. Cephane yoksa, asker motive değilse strateji konuşmak manasızlaşıyor.
Donk’un dünkü 3’lü savunmanın merkezi görevi üzerine bir analiz yapmak manalı değil çünkü 4’lü oyunda orta sahada oynasa da destek, dayanışma ve bağlantı eksiği var.Denk başlayan oyunda her dakika geriye gidiş bundan. Terim, Fernando ve Ndiaye’nin merkezinde olduğu oyunda iki kanat savunmacısını oyuna sokup açıkları içe atmak istedi... Orta sahadan iki kanada top açamadılar. Strateji işlemedi. 2. yarıda bunu Selçuk ve Feghouli’yle yapmaya çalıştı ama yine olmadı. İlk maçın ardından Galatasaray’ın 10-11 puan yapabileceğini düşünmüştüm halbuki. Keyfini çıkaramadıkları için sonuç da alamadılar.
Gecenin sorusu?
Mariano gibi olağanüstü ortalar yapan, 40-50 metreye isabetli pas atan bir oyuncu en azından 2. Yarının başında oyuna alınamaz mıydı?
Maçın starı
Krychowiak, Galatasaray’ın oyuncularında aradığı yüksek konsantrasyonla sahadaydı. Oyundan hiç kopmadı. İki yönlü oyunu tüm gerekleriyle oynadı. Basit, sade ve etkiliydi?
Maçın olayı
Lokomotiv’e sezonun en iyi oyununu oynattık maalesef. Akın yönünü değiştiremeyişimiz, yavaş kalışımız, temaslı oynayamamak... Çizilen oyun, oyunculara geçmemiş. Bunun sebebi odaklanamamak. Kadro eksiklikleri vs. tamam. Ama asıl sorun kafanın başka yerde olması.
Kısa mesaj
Çok yumuşak, çok isteksiz ve çok vasat. Bir Terim takımına yakışmıyor.
LEVENT TÜZEMEN - SABAH
KENDİ GÖBEĞİNİ KENDİ KESECEK
Türk Telekom'da Lokomotiv'e 3 gol atarken yaratıcı kimliği güçlü olan Emre Akbaba'nın katkısı çok fazlaydı. Emre sadece oynayan değil, oynatan, pozisyon üreten, atan ve attıran bir oyuncu. Emre'nin yokluğunu Galatasaray, Belhanda-Feghouli ikilisiyle maalesef dolduramadı. Oyunun ilk yarısında savunma güvenliğini mükemmel uygulayan Galatasaraylı oyuncular, Onyekuru- Linnes-Rodrigues-Nagatomo dörtlüsüyle Lokomotiv Moskova kalesine etkili ataklar yaptı. Ancak final paslarında nokta tercihler olmayınca gol gelmedi.
Galatasaray, eğer golü yemeseydi riski alacak takım Lokomotiv olacaktı. Donk'a çarpıp gol olan top sonrası Galatasaraylı oyuncular ciddi bir öz güven kaybı yaşadı ve ilk toplara yaptıkları baskı refleksini kaybetti. Moskova'da Galatasaray iyi bir golcüye sahip olmamanın eksikliğini fazlasıyla yaşadı. Rodrigues-Gomis ikilisi hücumda birbirlerini tamamlıyordu. Özellikle Gomis, pas istasyonu olup Rodrigues'in rakibi şaşırtan çalımlar ile şut atmasını sağlıyordu. Eren bu işi yapamadığı için Onyekuru-Rodrigues ikilisi, bireysel olarak hareket etmeye çalıştı. Ayrıca duran topları Rodrigues'in kullanması hataydı.
Şu gerçek; Galatasaray kadrosunun Devler Ligi kalitesinde olmadığı Moskova'da belgelendi. Çünkü çoğu oyuncu Şampiyonlar Ligi tecrübesine sahip değil. Bu zafiyet Galatasaraylı oyuncularda kırılgan bir yapı oluşturduğu gibi zihinsel çözülme yaratıyor. Galatasaray; Drogba ve Sneijder ile Devler Ligi'nde çeyrek finale çıkarken hem gruptaki rakipleri güçlüydü. Eledikleri Schalke çok kaliteliydi. Ama Galatasaray takımındaki çok oyuncunun Devler Ligi tecrübesi vardı ve nasıl oynanması gerektiğini biliyorlardı.
Galatasaray, Avrupa Ligi'ne katılmak istiyorsa kendi göbeğini kendi kesmek zorunda. Porto'yu yenmek için Porto'daki gibi oynamak gerekiyor.
ATTİLA GÖKÇE - MİLLİYET
ACI FATURA
Hava buz gibi, sıfırın altında 10 derece... Saha yerden ısıtmalı ama zemin kaygan. Oynamak da zor, topu tutmak da zor, atmak da! Buna rağmen Galatasaray için Şampiyonlar Ligi’nin beşinci maçı, Moskova’daki puansız ev sahibi karşısında bahar sıcaklığı yaratabilir, ortalığı aydınlatabilir. Paramparça ve dağınık sürece biraz olsun mutluluk katabilirdi.
Olmadı. İçeride yaşadıkları sıkıntıların ve yanlışların bedelini dışarıda ödediler.
Fatih Terim ve kadroda eli ayağı tutup oynayabilecek tüm futbolcular, ceza engeli olmadan özgürce Şampiyonlar Ligi heyecanı yaşayabilirlerdi. Yapamadılar. Ne yazık ki etkisiz, verimsiz, niyetsiz ve tepkisiz oyunlarıyla umut vaat eden bir varlık gösteremediler.
Fatih Terim, dörtlü savunmada tedavi sonrası Nagatamo’ya görev verirken, Ozan-Serdar ortaklığıyla da beklediği stoper direnişini gerçekleştiremedi. Savunmanın en diri, en iyi adamı Linnes’di dün. Önce rakibe kendi kanadından hücum fırsatı vermedi. Asıl katkısını ise sağ kanattan yaptığı bindirmeler, isabetli ortaları ve hücum organizasyonlarıyla gösterdi. Ndiaye ve Donk kolay ve tembel pasların dışında hiç bir varlık gösteremediler. Donk’un ağırlığı ve reflekssiz oyunu Galatasaray’ın yediği ilk golle sonuçlanan kazaya yol açtı.
Galatasaray’ın asıl sorunu, hemen her bölgede hayal kırıklığı yaratan formsuz oyuncularla mücadele etmek zorunda kalmasıydı. Fernando, Onyekuru, Rodriguez ve Eren Derdiyok inanılmaz ölçüde kötü oynadılar. Döküldüler, desek haksızlık etmiş olmayız.
Lokomotiv Moskova, ligde hayal kırıklığı sonuçlarla beli bükülmüş bir ekip. Dün sakat Manuel Fernandes gibi yaratıcı bir oyuncudan yoksun bir kadroyla mücadele ettiler. Yine de hücumda ve savunmada yerleşmeleri, saha koşullarına uygun fizik güçleriyle fark yarattılar.
Lokomotiv de, Galatasaray da oyunu gösteriden uzak bir disiplinle oynamaya çalıştılar. İlk yarım saatte Galatasaray için bu çok olumluydu. Ancak kazandıkları topları en olmaz yerde en yanlış pas tercihleriyle kaptırmaları ev sahibine psikolojik üstünlük sağladı.
Galatasaray’da formsuzlarla birlikte direnenler de hata yapmaya başladılar. Lokomotiv Moskova, kazandığı topları Miranchuk ve Farfan’a atarak sağ ve sol kanattan en az 5’li, 6’lı hücum setleri oluşturmaya başladı. Galatasaray da set oyununda varlık göstermeye çalıştı ama Eren Derdiyok’la, Rodriguez’le, Onyekuru ile olacak iş değildi.
Terim’in maç içindeki hamleleri de hazindi. Feghouli, Selçuk ve Mariano da derde deva olmadı. En dramatik olan da, reaksiyonsuz bir Galatasaray izlememizdi. Şimdi son Porto maçında sahaya UEFA’da devam umuduyla çıkacaklar. Bir yandan Kulüpler Birliği, bir yandan dağınık takım psikolojisi heyecan vermeye yetmiyor. Kaldı ki, o eski ve büyük heyecanın üzerinden 18 yıl geçmiş... Şimdi başka heyecanlar yaşamak vardı cancağızım!
ENGİN VEREL - AKŞAM
'KARA' KALEM
Ev sahibi çok gol yemiş, az gol atmış Lokomotiv Moskova’ydı. Adı Lokomotiv’di ama grubunda vagon gibiydi. Galatasaray ise soğuk havadan etkilenmeyen, attığıyla yediği eşit bir görüntüdeydi. 4 puanla hiç değilse Avrupa Ligi’ne devam etme açısından en az bir beraberlik için Moskova’ya gelmişti.
Kadroya bakıldığında, “Onun yerine bu, bunun yerine şu oynasın” demeye gerek yoktu. Ancak eğer ilerideki golcü Eren ise kanat adamları Onyekuru ve Rodrigues’in onu topla buluşturması gerekiyordu. Hatta bekler Linnes ve Nagatomo’nun da kanatlardan uzun toplar atarak Eren’i beslemeleri şarttı. Böyle bir sisteminiz yoksa, Eren’in de orada işi yok.
Oyunun hemen başında Ozan büyük bir hata yaptı. Dua etsin, şut direkten döndü. Sonra aynı Ozan net bir fırsat yakaladı. Atsaydı Sarı-Kırmızılılar belki de bu deplasmandan çok rahat dönecekti. Ama olmadı. Üstüne bir de G.Saray’ın uzun süredir devam eden şanssızlığı devreye girdi. Donk’a çarpan bir şut, ağlara gitti. İkinci devrede Lokomotiv Moskova’nın farkı açan golünde vuruş öncesi yine top son anda savunmaya çarparak rakibin önüne düştü.
Schalke deplasmanında yenen ilk gol de aklıma geldi. Takımda işler yolunda gitmediği zaman şans da kesinlikle yanınızda olmuyor. Galatasaray’da bir süredir sıkıntılar devam ediyor. Ligdeki sakat ve cezalıların yarattığı kötü hava, Avrupa’ya da yansıdı. G.Saray zaten sezon başından beri geriye düştüğü maçlarda tepki veremiyordu. Dün de durum değişmedi. Artık Şampiyonlar Ligi defteri kapandı. Bundan sonra hedefl er biraz daha küçüldü. Ligdeki şampiyonluk iddiasının sürmesi içinse bu takıma 1 değil, 2 forvet takviyesi gerekiyor. Ayrıca takım savunmasında ciddi problemler var. Orta alan ve defanstaki adamların sakatlık veya ceza sebebiyle sürekli değişmesi, “Uyum” kavramına büyük zarar verdi. G.Saray, devre arasına mümkün olan en az kayıpla girmeli. Çünkü bugün için çizilen tabloda, renkli boyalar kullanılmadı. Ortadaki eser “Kara” kalem bir çalışma...
ERMAN ÖZGÜR - FANATİK
MAĞLUBİYETİ HAK EDEN PERFORMANS
İlk 43 dakikada yani gol yiyene kadarki Galatasaray’ın, her şey istediği gibiydi. Donk’un zaman zaman savunmanın ortasına girmesi, Ndiaye ve Fernando’nun pozisyon bilgileri ile enerjileri sayesinde Lokomotiv’e pozisyon vermezken, ceza sahasına gereğinden fazla gömüldüğü pozisyonda golü yiyince her şey tersine döndü. Galatasaray, sanki ilk kez gol yemiş gibi ikinci yarıya düşük tempolu moralsiz ve özgüvensiz bir takım olarak döndü. Lokomotiv, Galatasaray’ın tabiri caizse ipin ucunu saldığı maçta hem işin savunma kısmını, hem de hücum savunmasını çok daha iyi yapmaya başladı. Ozan ve Donk haricinde oyuncuların vücut dili, bu maçı çevirmek için çok da niyetli olmadıklarını gösterdi. Sonuçta Galatasaray, gole kadar oyunu dengede tutan performasına rağmen golden sonra mağlubiyeti hakeden bir performans ortaya koydu.
Gecenin sorusu?
Santrfor problemi nasıl çözülür? Görünen o ki Eren, ne fiziksel ne de psikolojik olarak 1. santrfor olabilecek durumda değil. Onyekuru’nun derbide tek santrfor olarak sahaya çıkabileceğini düşünüyorum.
Maçın starı
Anton Miranchuk, Lokomotiv maçında hem işin savunma kısmını hem de 90 dakika boyunca dayanıklılığıyla ve oyunu dikine oynaması ile maçın en iyisiydi.
Maçın olayı
4 as oyuncusu geri dönmüş olmasına rağmen Galatasaray’ın maçın genelindeki hücum performansının kötülüğü hem maçın olayı hem de maçın hayal kırıklığıydı.
Kısa mesaj
Ozan Kabak, tecrübesizliğine rağmen 90 dakika içerisinde sadece tek bir hata yapıp, Galatasaray’ın en iyisi olduysa artık gençlere her kulvarda şans verebilmek Fatih Terim için mümkün.