Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Sebebini çöz ve takılma yoluna devam et
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Seda Bakan, Tuba Büyüksüntün'ün "Tanıyor-tanımıyor" polemiği sonrası az biraz mesafeli durduğum "Zeytin Ağacı"nın ikinci sezonunu önceki gün izledim.

        En son söyleyeceğimi, en başta söyleyeyim; ikinci sezonu daha çok sevdim.

        Neden sevdim; çünkü bana "daha gerçek" geldi.

        Nedir gerçeklik yanı; duygular, yaşananlar, anlatım. Daha doğrusu, aile dizilimi yaptırmayan, pek bu tarz şeylere inanmayan, ilgi duymayan, uzak duran biri olarak, dizinin bazı sahnelerinden kendimde yaşadığım anlar yakaladım.

        Ve o duygudan yola çıkarak, kafama taktığım ya da "Neden olmuyor?", "Ben nerede hata yapıyorum" dediğim şeyleri fark ettim. O anlamda Seda Bakan, Tuba Büyüküstün, Boncuk Yılmaz, Murat Boz, Rıza Kocaoğlu, Fırat Danış, Aytaç Şaşmaz, Umut Kurt, Füsun Demirel rol aldığı Netflix dizisi "Zeytin Ağacı"nı sevdim.

        Mesafeli durmamın sebebi Seda Bakan'ın "Herkes birbirini az da olsa eskiden tanıyordu. Ama gerçek anlamda tanışınca..." sözlerine Tuba Büyüküstün, "Az da olsa tanımıyordu, ben seni tanımıyordum, Boncuk'u tanımıyordun. Sen de Boncuk'u tanımıyordun, beni tanımıyordun" şeklinde konuşmasının beni rahatsız etmesiydi. Gerek ben ve benim gibi bazı izleyiciler Tuba Büyüküstün oyunculuğuna az biraz mesafeli duruyorduk ki, üstüne bu saçma polemik de gelince diziden biraz uzaklaşmıştık. Fakat o saçma polemiği unutarak izleyince güzel oldu.

        Sonuç; bu tarz tanıtımlarda yapılan en ufacık saçma bir yorum bazı izleyici etkiliyor. O polemik sonrası çok kişiden de, "İzlemeyeceğim" dediğini duydum. Bunu da yetkililere buradan söyleyeyim.

        ***

        Onun dışında diziyi izlerken bir kez daha şunları sayıkladım

        -Tuba Büyüküstün'ün oyunculuğu bazı zaman rahatsız edebiliyor ama kadın güzel arkadaş. Hem de çok güzel.

        -Seda Bakan gerçek ve samimi... Bu dizide de tam rolünün hakkını veriyor.

        -Rıza Kocaoğlu ne kadar kendi gibi oynuyor.

        -Aytaç Şaşmaz'ı ilk kez bir dizide çok sevdim. Ekibe çok iyi uymuş, uyum sağlamış. Avrupai görünümü ile daha çok dizide parlar ve biz de bayıla bayıla izleriz.

        -Bu tarz şeyleri pek sevmiyorum ama Zaman Bey'in evini bulup, kendisiyle görüşmek ve o seansa katılmak hatta gözlerimi kapatıp her şeyi görmek istiyorum. Bana adres verir misiniz?

        -Füsun Demirel daha çok dizide rol almalı. Kendini bize göstermeli.

        -"Rakı, balık, Ayvalık" kafası istiyorum. Arkadaşlarım bu yazıyı okuyorsanız alın beni de... Hatta o güzel evi bulup biz de bir gün anında, saniyesinde yerleşme kararı alalım.

        -Hoş dizi sonrası Ayvalık'ta tüm evlere zam gelmiştir. Artık ev de bulamayız.

        -Keşke benim de çocukluğumdan bu yana iki kadın dostum olsaydı. Daha ne isterdim beeeee ya... Ama olsun şimdi var. Mesela Gizem ve Bihter Günaydın ile ben de çat diye şehir değiştirme, ev değiştirme yoluna çıkarım, sorgulamam, düşünmem bir daha dönmem. Dost gibi dost, arkadaş gibi arkadaşlar be...

        -Böyle çat diye gidip bir yerlere yerleşen insanları çok kıskanıyorum ve ben de bunu gerçekleştirmek istiyorum.

        ***

        40'dan sonra gerçek dostlar

        Çocukluğundan bu yana görüşen, kopmayan dostlukları hep kıskanmış, özenmişimdir. Özellikle kadın arkadaşlar arasında zordur bu bağı kurmak. Kurduğunda da şahane olur. Benim dört ablam olduğu için belki gereksinim görmedim ya da gençlik zamanımda bazı kadınlardan o kadar üzüntü yaşadım ki, güvenimi kaybetmiştim. Ama güven duygusunu yitirmeden de güzel dostluklar kurulabiliyor. Keza güven duygusunu yok olursa olmaz ki, insan yaşayamaz. O yüzden ben her zaman güvenmeyi seçtim. Çok candan kadın dostlarım var benim. Her zaman zor günümde yanımda olan. Ama ben bazı kadın dostlarımı da 40'ımda sonra da olsa yeniden kazandım ve kurdum. Tıpkı Zeytin Ağacı'ndaki dostluk gibi dostlarım var benim. Çünkü böyle dostluklar ablanla, ailenle paylaşmayacağım acıları, duyguları, sevinçleri, hüzünleri yaşayabileceğin güvenli limanlardır.

        Ve böyle dostluklar; Sağlamdır, güvenli ve sadıktır. Arkanı rahatlıkla yaslarsın. Özellikle günümüzde çok önemli en büyük zenginliktir. Mesela Gizem ve Bihter Günaydın bunların en başında geliyor. Pınar Erbaş, Ebru Şallı, Çiğdem Akkalay benim en sağlam kadın dostlarım. Yanlarında korkmadan, ürkmeden, savunmasızca konuşabilmek, derdini anlatabilmek, ağlamak, üzülmek, güvende hissetmek. Senin olmadığın masada sen olabildiklerini bilmek insana bir başka güven veriyor.

        Keza kadının kadına yaptıkları malum. O yüzden kadın dostlara her zaman çok önem verir dikkat ederim. İşte bu kadınlarda benim hayatımı Zeytin Ağacı'nda olduğu gibi güzelleştirdi, kolaylaştırıyor, sağlamlaştırıyor, inancımı daha da yükseltiyor. En zor günümde yanımda oluyor, beni anlıyor ve derdime derman oluyor. Kavga edip, tartışsak da, yanı başımda olabiliyorlar. Bence hayattaki en büyük zenginlik seni koruyan, kollayan, sahiplenen, kadınların var olması.

        Unutmayın hanımlar, bizler birbirimizi koruyup kollarsak daha kuvvetli oluruz.

        ***

        Gerçek dostluk

        -Göz göze bakışıp ne olduğunu anlamaktır.

        -Her koşulda yanında olmaktır.

        -Kavga etsen, tartışsan da, eninde sonunda unutup kaldığından yerden devam etmektir.

        -Konuşabilmektir.

        -Tartışabilmektir.

        -Söylediklerine kırılmamaktır, anlayabilmektir.

        -Her türlü muhabbeti yapabilmektir.

        -Sırrını korkmadan, "Acaba" demeden savunmasızca anlatabilmektir.

        -Aileni emanet edebilmektir.

        ***

        Ve gerçek seven adamlar

        "Zeytin Ağacı"nda en sevdiğim konu da "Gerçek seven adam gibi adamları" izlemek. Mesela kanser hastası olan Sevgi ve onu gerçekten seven, sahiplenen, hisseden aşık bir erkek Fiko'nun hayatında olması.

        Malumunuz kadın hastalandığı zaman erkek kaçar.

        Bu özellikle son yıllarda en sık gördüğümüz, rastladığımız bir gerçek. Ama sevdiği kadının yanında her koşulda olan erkeği görmek, izlemek insana umut verdi. Bu yüzden de "Zeytin Ağacı"nın ikinci sezonunu çok sevdim. Bu konuyu özellikle işledikleri için.

        Unutmayın sevgi iyileştirir. Her türlü kötülüklerin de anasıdır. Eğer siz hastalandığınızda yanınızda eşiniz, sevgiliniz, dostunuz olduğunuz kişi olmuyorsa bunun da bir sebebi vardır unutma... Demek ki, o sandığın kişi değil ve takılma...

        İşte bu sebeple "Zeytin Ağacı" ve hayatımda öğrendiğim tek şey var ki; yaşadığın acının, duygunun sebebini zor da, geç de olsa çöz, takılma ve yoluna devam et!!!

        Er ya da geç güzellikler seni o yolun sonunda bulacaktır. Takılırsan tökezlersin unutma...