Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Komşu bahçesindeki savaş…

        ORTA Doğu’da iki devletin karşılıklı savaşına en son 1980’li yılların başlarında tanıklık edildi.

        Gazeteci olarak izlediğim savaş oldukça ilginç gelmişti, çünkü siesta saatlerine iki taraf da riayet ediyor, sıcağın en tepeye yükseldiği saatlerde bomba atarak ötekini rahatsız etmekten uzak duruyordu.

        İki tarafın birbirini zayıflatmasıyla son bulurken, devamını 1989 getirdi her ikisini de ciddi sıkıntıda bırakan Körfez Savaşı serisi başladı.

        Bu bölgede, kavganın veya savaşın ötekinin bahçesinde gerçekleştirilmesi stratejisinin de ilk örneğiydi.

        Sahada çatışanların ağırlıklı bölümünü öteki mahalleden gelenler oluşturuyordu.

        O arazinin çocuklarının savaşa çok dahil olmadığının da önemine bakılmadı.

        Başkasına ait olan bahçede ötekilerin birbiri ile savaşının devamı da öteki komşuda Suriye’de başladı.

        VEKALET SAVAŞININ YENİLENMİŞ MODELİ

        Bir devletin, başka bir devletle savaşında kendi askeri güçlerini kullanmak yerine, başka güçleri, başka birinin sahasında kullanmaya dayalı Vekalet Savaşı Orta Doğu’da da kalmadı, Somali, Etiyopya’ya kadar uzadı; hatta okyanus aşıp Nikaragua’da olduğu gibi Latin Amerika’ya ve Uzak Asya’ya kadar da sıçradı.

        Noktalanır sanılırken, son olarak Ukrayna’da da karşımıza çıktı.

        Şimdi de İsrail’in eliyle Filistin ve Lübnan topraklarında yaşanıyor.

        Çatışmanın temelini de İsrail hükümetinin ve Başbakanı Netanyahu’nun aymaz tutumu körüklüyor.

        Batılı ülkelerin yatıştırma, Hamas ile barıştırma çabalarını yok sayan İsrail, sonunda Gazze’ye girdi ve ne denli zor bir işe soyunduğunu da geç anladı.

        Gazze’nin gücünün Lübnan’daki Hizbullah’tan geldiğini, onun da arkasında İran’ın bulunduğunu kabul edip cepheyi ikiye çıkarmaktan da geri durmadı.

        Sonunda bir yılı aşkın süredir diğer tarafın sabrını sınayarak geçen ve alevlenmemesi için çaba gösterilen, çoğunlukla da vekalet savaşçıları eliyle gerçekleşen çatışma farklı bir yere taşındı.

        1980’LERE DÖNÜŞ…

        Bugün 1980’lerde bırakıldığı yere, iki ülke arasındaki savaşa doğru hızla yol alıyor; hatta son iki hafta yaşananlara bakılırsa başladı bile…

        Bundan sonra kimse ister vekaletle yürütsün, dilerse bizzat kendisi olsun, savaşçılarını kontrol altında tutmalarının olanağı yoktur.

        Nasıl ki 1970’lerden bu yana İsrail, bölgede ötekine saldırarak veya işgal ederek kendisini güvence altına alamadıysa bundan sonra da alması çok daha zor olacak.

        Aynen roket saldırılarını durdurma hedefiyle karadan da işgal ettiği Lübnan’da Hizbullah’ı durduramadığı gibi.

        Üstelik roketler bu kez süpersonik hızda oldukça uzaktan İran’dan geldi…

        Yetmedi, güneyinden de Yemen’den Husilerin yolladığı roketlerle muhatap oldu.

        İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in uzun yılların ardından önceki gün kıldırdığı Cuma Namazı hutbesinde söylediği gibi burada da kalmayacağı, savaşın devam edeceği anlaşılıyor…

        Oysa öncesinde her ikisi de belirli sınırlar içinde kalıp, o kalıbı aşmaktan uzak duruyordu.

        CAYDIRMA OYUNU BİTTİ

        Öyle görülüyor ki uçurumun kenarına gelip çekilme stratejisi bundan böyle geçerli olmayacak.

        On yıllardır süren “birbirini caydırma” üzerine kurulu savaş oyunu bundan böyle işlemeyecek; eşiğin aşılmasından da kimse geri durmayacak.

        Var olan eşiği, sınırı kaldıran bu yeni dönemi de İsrail başlattı; Hamas’ın liderini Tahran yakınlarında öldürdü.

        Hamaney de Cuma hutbesinde buna özellikle vurgu yapmasının gerisinde İsrail’e, “Bunu sen istedin, sen başlattın; oyunun kuralını sen bozdun” mesajı olduğu açık.

        KONTROLÜ ZOR SEVİYE

        Peki, kurallarda meydana bu değişim kontrol edilebilir seviyede mi?

        Hiç sanmıyorum…

        Tam tersine çok daha tehlikeli ve bir o denli de riskli bir hal aldı.

        Büyük kitlelerin ölümü ile sonuçlanacak zemine yükseldi; bugün kaç kişinin öldürüldüğü üzerinde konuşulmaz hale getirildi…

        İlginç olan herkes tehlikenin boyutunun farkında ama nasıl durdurulacağını da bilen yok.

        Ötekinin bahçesinde savaş oyunu oynama heveslisi de oldukça çok…

        DAEŞ’i ne kadar çabuk unuttuk?