Hayatınızı değiştirecek 10 beslenme alışkanlığı
Hem bel çevreniz hem de hayatınız değişecek
1-Mutfağınızda devrim yapın
Meyveler, sebzeler, et, süt ve tahıllı ürünleri daha lezzetli hale getirmek için ne kadar ve ne tipte yağ, tuz veya şeker kullanacağınıza kendiniz karar verdiğinizde, sağlığınızın ve kilo kontrolünüzün ipleri elinizde olur. Bu yüzden mümkün olduğunca kendi yemeğinizi kendiniz pişirin.
2- Adil ticaretti ve sürdürülebilir tarımı gözetin
Organik sertifikalı ürünleri tercih etmeye çalışın.
3-Öğretmeye katkıda bulunun
Hamburger yiyerek büyüyen Y kuşağı da ailelerinden lahanayla eğlenceli yemekler hazırlanabileceğini veya sebzeli burgerin ne kadar lezzetli olabileceğini öğrenebilir.
Bir sonraki sefer ailenizi ve arkadaşlarınızı yemeğe davet ettiğinizde, onları serbest dolaşan, otla beslenen hayvanların etiyle hazırlanmış bir burger, tam tahıllı hamburger ekmeği ve yanında bir tabak dolusu sebzeyle ağırlayın. Beslenmelerinde yapacakları değişikliklerin, hayatlarına nasıl lezzet ve eğlence getireceğini kendi gözleriyle görmelerini sağlayın.
4-Kendi ürünlerinizi yetiştirin
Şehirde yaşıyorsanız, evinizde pencere önündeki bir saksıda bitki yetiştirebilirsiniz. Şehir dışında yaşıyorsanız toprağı ekip biçebilir, sarımsak ve kuşkonmaz gibi yıllarca verim alınabilecek sebzeler yetiştirebilirsiniz.
Aynı şeyi yapmaları için çocuklarınızı, komşularınızı ve arkadaşlarınızı yüreklendirin. İşin güzel yanı, bu sayede yiyeceklerle ve etrafınızla aranızda bir bağ oluşturmuş olacaksınız.
5-Beslenmenizdeki gizli mısırdan kurtulun
Burada bahsi geçen şey, yüksek fruktozlu mısır şurubu. İşlenmiş mısır, dekstroz, mısır şurubu parçacıkları ve mısır bazlı tatlandırıcılar içeriyor. Bunun yanında mısırla beslenmiş büyükbaş hayvanlardan elde edilen et, süt ve süt ürünlerinden de geliyor.
Mutfağınızdan bu ürünleri çıkarabilmeniz için, üreticileri daha sağlıklı alternatifler bulmaya teşvik etmeniz gerek. Bunu yapmanın en iyi yolu da abur cuburları mutfak dolabından uzak tutup, evinizde (ve bütçenizde) doğal ve gerçek yiyeceklere yer açmak.
6- Yerel üreticiden satın alın
Et, süt, sebze, meyve ve tahıl alışverişini yerel üreticilerden yapın. Temel gıda ürünlerini yerel üreticilerden sağladığında sadece tasarruf etmekle kalmaz, karbon ayak izini de azaltabilirsiniz.
Yerel ürünler her zaman da ekonomik ve taze olur. Ayrıca satın aldığınız ürünlerin size ulaşmasında emeği olan iş gücünü de teşvik etmiş olursunuz.
Bu yaklaşımın uzun vadede sağlayacağı faydalar gerçekten çok değerli. İthal ürünler almak yerine en yakınınızdaki pazara gidin ve mevsiminde yetişmiş doğal gıda ürünleri satın alın.
7- İşlenmiş gıdaları akıllıca seçin
Bir yiyecek doğal görünüşünden ne kadar uzaksa, besleyiciliği de o derece azdır.
Tüm işlenmiş gıdaları beslenme programından çıkarmak zorunda değilsiniz ama gıda etiketlerinin içindekiler bölümüne dikkat edin. Bu bölümün kısa olması, ürünün daha doğala yakın olduğunun işaretidir. Buradan yola çıkarak daha az işlenmiş olanları seçin.
8- Niteliğe nicelikten daha çok önem verin
Sağlıkla “dolu” (örneğin, bir porsiyon etin avuç içinden büyük olmadığı) bir tabağın neye benzediğini bir defa daha düşünsen, belki de endüstriyel et yerine organik et satın alabileceğini fark edebilirsin.
Bugünden itibaren, obeziteye ve bununla beraber israfa savaş açın çünkü satın aldığınız fazladan porsiyon ya bel çevrenize ya da çöpe gidiyor. Daha kaliteli ürünleri daha az miktarda alarak (ve yiyerek) hem fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz, hem de tasarruf edersiniz.
9-Sağlıklı yiyeceklerin çok pahalı olduğu konusunda bir daha düşünün
Obezite ile bağlantılı sağlık hizmetlerine o kadar çok para harcıyorsunuz ki… Doktor muayeneleri, ilaçlar ve daha büyük kıyafetler yerine paranızı neden sağlıklı gıdalara harcamayasınız?
Her öğününüzü, fiziksel ve zihinsel sağlığına bir yatırım gibi düşünün. Market bütçenizi de buna göre ayarlayın.
10- Fast food yerine slow food’a geçin
Fast food için harcadığınız parayı hiç hesap ettiniz mi? Bunun yalnızca yalnızca iki gün fast food yemek bile koroner kalp rahatsızlıkları riskini yüzde 56 artırıyor.
En ideal çözüm ise şu: Haftada bir defa mutfağa girin ve kendinize “slow food” menüleri hazırlayın. Bir tabak dolusu fırınlanmış sebze, koca bir kase közlenmiş kırmızı biber, kuru meyve ve yulafı karıştırarak hazırlayabileceğiniz kahvaltılık müsli gibi...
Bir gününün ayırarak hazırlayabileceğiniz birçok yiyeceği dolabınıza koyduğunuzda, mutfağınızda sağlıklı seçenekler olacak ve programınızın yoğun olduğu günlerde bile kendinizi fast food restoranında bulmayacaksınız. (Kaynak: Women’s Health Türkiye)