“Temel ürünlerde üretim planlaması yapılsın”
Sebze meyve fiyatları bu kış her zamankinden daha fazla oranda arttı. Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, mutfağın vazgeçilmezi olan patates, soğan, domates, limon gibi temel ürünlerde üretim planlaması yapılmasını, üreticiye bir tür taban fiyat uygulanmasını önerdi. Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberi
Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, sebze ve meyve fiyatlarındaki artışlar konusunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sebze ve meyvenin diğer ürünlerden farklı olduğunu vurgulayan Tavşan, diğer ürünler maliyet analizi yapılarak satışa sunulurken, sebze meyve fiyatının tamamen arz talebe göre belirlendiğini söyledi. Yarın Ankara halinde, İstanbul’da, İzmir’de domatesin fiyatının ne olacağının hiç belli olmadığını, piyasaya sürülen mal az olursa fiyatın yükseldiğini, mal çok olursa fiyatın da arttığını belirten Tavşan, “Yarın domates 12 de olabilir 8 de” diye konuştu.
Sebze ve meyvenin patates, soğan, narenciye gibi depolanamadığını vurgulayan Yüksel Tavşan, “Üretim olmadığı zaman kim ne yaparsa yapsın fiyatlar yükselir. Üretim bol olursa da fiyatlar düşer. En yakın örneği kuru soğan. Soğan haftalarca 1.5 – 2 TL’ye satıldı ama patates olmadığı için uzun süre hallerde 4 – 4.5 TL aralığında seyretti. Soğan bir haftadır yükseldi. Çünkü Adana, Ceyhan’da hava koşulları nedeniyle üretim aksadı. Fiyatlar otomatik olarak yükseldi” dedi.
Sebze meyve fiyatlarını karşılaştırırken kalite farkının dikkate alınmadığını, oysa domateste bile en az on farklı çeşit bulunduğunu kaydeden Tavşan, aynı kalite ürünler arasında fiyat aralığının normalin üzerinde oluşmasının çok kolay olmayacağını dile getirdi. Tavşan, şöyle konuştu:
“Aynı ürünler mukayese edilirse daha doğru olur. Üretim bölgelerinden gelen fiyatlar doğrudan üreticinin fiyatıdır. Doğru mukayese edilip yüksek fiyat bulunuyorsa müdahale edilebilir. İlgili bakanlıklarımız, Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Merkez Bankası gıda komitesi ile takip ediyor. Her türlü müeyyide uygulanabilir. Bakanlıkların bunu takip edecek birimlerinin olması gerekir. Suni fiyat artışı yaratılıyor mu yaratılmıyor mu diye takip ederek, fahiş fiyat varsa önlem alınmalıdır. “
Büyük market zincirlerini fiyattan ziyade piyasa hakimiyetleri noktasında eleştirdiklerini belirten Yüksel Tavşan, “Bu kadar az kişinin sahip olduğu çok mağazaya bu kadar müsaade edilmemeli. Nihai tüketim piyasasına neredeyse hakim durumuna geliyorlar. Eğer böyle giderse yarın üretimi de ele geçirebilirler. Sebze meyvede açık bir pazar söz konusu olmuyor. Fiyatlara olumlu olumsuz baskılar oluşabilir. Bu kadar hakim piyasası yaratmak çok doğru değil. Rekabet Kurumu da buna karşı önlem amacıyla kararlar alıyor. Bizim 60 milyon ton sebze meyve üretimimiz var. Bunların yüzde 95’ini küçük üreticiler üretiyor. Küçük üreticiler pazarlama konusunda zora düşebilirler” dedi.
“ÜRÜN PLANLAMASI YAPILMALI”
Yüksel Tavşan, kamunun ürün planlaması yapması gerektiğine işaret ederek, bu yolla zayi oranlarının azaltılabileceğini, fiyat istikrarı sağlanabileceğini kaydetti. Temel ürünlerde mutlaka ürün planlaması olması gerektiğini, bu olmadığında ciddi sorunlar ortaya çıktığını belirten Tavşan, 2012 yılında çıkartılan Hal Kanunu ile “bildirim modeli” getirildiğini, sebze meyvede üretimden tüketime kadar her ürünün Ticaret Bakanlığı’nın ana serverlerine bildirilmek zorunda olduğunu söyledi. Tavşan, bu sayede ürünün kimden alındığı, kaça alındığı, kime satıldığı, nereye götürüleceği bilgilerini okumanın mümkün olduğunu belirtti. Ticaret Bakanlığının yeterli çalışmayı doğru şekilde yaptığında bu türdeki spekülatif söylentilerin önüne geçilebileceğini ifade etti.
Yüksel Tavşan, mutfağın vazgeçilmezi olan patates, soğan, domates, limon gibi bazı temel ürünler bulunduğunu, buna kışlık ve yazlık 3 – 4 çeşit ilave edilebileceğini belirterek, “Bu temel ürünlerle ilgili mutlaka bir planlama yapılmalı. Diğer ürünler çok önemli değil ama bu temel ürünler mutfağın vazgeçilmezi. Üreticilerin belki taban fiyata benzer şekilde sigorta sistemiyle korunması lazım. Ürünü kaça satacağı sorunuyla karşılaşmamalı. Zarar edecek durumla karşılaşmasın. Maliyet artı kar marjı uygulanmalı” dedi.
FİYATLAR NEDEN YÜKSEK?
Fiyatların bir süredir yüksek olduğunu, yüksek olmasının ana nedeninin olumsuz hava şartları olduğunu kaydeden Tavşan, şöyle devam etti:
“Hava şartlarının olumsuzluğu nedeniyle üretim yeterli olmayınca fiyatlar yükseliyor. Maliyetler, girdiler. Tohumdan akaryakıta kadar her şey arttı. Büyükşehirlerde artık 1, 2, 3 TL’ye ürün yemek çok zor. Çünkü bu kez üretici de zarar edecek. Düşüncemiz en az 5, 6, 7 lira gibi rakamlar artık, tüketicinin alım gücünde sorun olsa da bu fiyatlar normal gibi geliyor. Sebze meyveyi anında üretmemiz mümkün değil. Sebze meyve fiyatları hava şartları ile çok doğru orantılıdır.”
RAMAZANDA FİYATLAR ARTAR MI?
Yüksel Tavşan, ramazanda fiyatların nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine, pazar gününden itibaren özellikle Akdeniz bölgesinde havaların düzelmesinin olumlu etkileyeceğini belirtti. Ancak oruçlu iken insanların talebinin çok arttığını, talep fazlalaşınca fiyatın da yükseldiğini kaydeden Tavşan, şöyle konuştu:
“Buna bir şey yapmak mümkün değil. Ya narh koyacaksınız ya da alım satım kâr marjı koyacaksınız. Başka çaresi yok. Tüketici bir anda talebi yükseltince fiyat da yükseliyor. Bu nedenle hep ramazan başında dikkat edilmesi hususunda uyarırız. Bir ürüne, örneğin yağa bir anda talep artınca yağ kalmadı. Şu anda şekerde de benzer bir durum var. Tüketicinin dikkat ederek, talebi yükseltmemenin yolunu bulması lazım. Hadi öbürü rafta, depoda. Sebze meyvenin böyle bir şansı yok. Domates salatalık toplanıp getirilen ürün. Yok olduğu zaman fiyat yükseliyor. Depodakini alıp getiremiyorsunuz.”
Hava ısınırsa sebze meyvede 20 – 30 TL gibi yüksek fiyatların olmayacağını belirten Tavşan, ancak fiyatlar çok düşerse üreticinin mağdur olabileceğini, üreticinin ayakta tutulması gerektiğini vurguladı.
Kuru soğan ve patateste hasat süresinin uzadığını, Adana, Ceyhan, Hatay bölgesinde ilk ürünlerin çıktığını ama havaların soğuk olması nedeniyle buralarda hasadın ötelendiğini kaydeden Tavşan, tarım ürünlerinde fiyatı düşürmek için ithalata yönelmenin hem ihracatçıyı hem de üreticiyi zor durumda bıraktığını dile getirdi.
Tavşan, fiyatların yüksek olmasının ana sebebinin üretimin azalması, ikinci sebebin ise ihracat olduğunu söyledi.
Üreticinin korunması gerektiği üzerinde duran Tavşan, üreticiden 1 – 1.5 TL’yi dalında alınan elmanın 3 – 4 lira masrafı bulunduğunu belirtti.
Girdilerin yüksek olmasının üreticiyi zor durumda bıraktığını kaydeden Tavşan, “Girdiler o kadar yüksek ki bu girdilerle üretici üretim yapmak istemiyor. Çünkü risk alıyor. Bu riskini karşılayacak hiçbir şey yok. Üreticinin dik durmasını sağlamalıyız. Yarından endişesi olmamalı. Satar mıyım satamaz mıyım diye düşündüğü zaman üretici zora giriyor. Üretici üretimden kaçınca sonuç olarak fiyata yansıyor” dedi.
“ASGARİ ÜCRET YENİDEN BELİRLENMELİ”
GİMAT Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal, esas sorunun sebze ve meyvenin fiyatı olmadığını savundu. Kesimal, “ Esas sorun Türkiye’de ücretlinin aldığı ücrettir. Ücretlinin sorunudur. 4200 liraya, bugünkü enflasyonist ortamda üretilen malı alamayacak bir asgari ücret yapılanması vardır. Asgari ücretin alım gücüyle doğrudan ilintili bir sıkıntı var. Köylünün ürettiği mal ucuzdur. Yapılması gereken asgari ücretin yeniden belirlenmesidir” diye konuştu.
“KIRK YILDIR SEKTÖRDEYİM BÖYLE MALİYET ARTIŞI GÖRMEDİM”
Altunbilek marketlerinin sahibi Mustafa Altunbilek ise şu an en önemli sıkıntının maliyetlerin akıl almaz şekilde artması olduğunu belirtti. Altunbilek şöyle dedi:
“Kırk yıldır sektördeyim. Bu kadar maliyetin arttığını görmedim. Maydanozun konulduğu 20’li ambalajın fiyatı geçen yıl 1- 2 liraydı, bugün 10 lira oldu. 1 adet maydanozu 1 TL’ye satarken bugün maliyeti 3-4 TL’ye geldi. Şekeri neredeyse karneyle satıyoruz. Beş kilodan fazla alamazsınız diyoruz. Duvarlara yazı yazdık. Kavga çıkıyor, personelin üzerine yürüyor. Bunu toplayan karaborsacılar var. Devletin şekeri. Devlet fiyatını belirlemiş. Önceden parasını yatırıyoruz. Ama bugün özel sektörden şeker alamıyorum. Şeker üretimi az mı çok mu bunu da bilemiyorum. İmalatçılar şeker bulamıyor.”