Bir yıldıza âşık olmak
Hollywood yıldızı Gloria Grahame’in hayatının son yıllarında Peter Turner’la yaşadığı aşkı anlatan “Yıldızlar Asla Ölmez” (Film Stars Don’t Die in Liverpool), görüntüleri ve Annette Bening’in oyunculuğuyla öne çıkan hüzünlü bir aşk filmi
GLORIA Grahame, altın çağını 1950’lerin ilk yarısında yaşamış bir Hollywood yıldızı. Sadece güzelliği ve çekiciliğiyle değil, oyunculuğuyla da hatırlanıyor. “The Bad and the Beautiful” (1952) ile yardımcı kadın oyuncu kategorisinde Oscar kazanan Grahame, 1955’ten sonra kariyerinde düşüşe geçse de hayatının sonuna kadar filmlerin yanı sıra tiyatro sahnelerinde de dikkat çekici performanslar sergilemeyi sürdürdü.
“Yıldızlar Asla Ölmez”, “biraz çılgın” kişiliğiyle tanınan, 4 kez evlenen ve 4 çocuk sahibi olan Grahame’in renkli ve hareketli hayatının son yıllarında, genç meslektaşı Peter Turner’la yaşadığı duygusal ilişkiye odaklanıyor. Turner’ın aynı adlı anı kitabından uyarlanan filmin ilk sahnesinde Grahame, 1981 yılında, İngiltere’de tiyatro kulisinde fenalaşarak yere düşüyor. Sonra hastaneden çıkıp Peter’ı çağırıyor ve “Beni Liverpool’a annenin yanına götür, orada iyileşirim” diyor.
DUYGUSAL ÇEKİM USTALIKLA ANLATILIYOR
Hastalanan bir Hollywood yıldızının orta halli bir İngiliz evinin üst katındaki yatak odasına yerleşmesi kuşkusuz tuhaf bir durum... Peter’ın ailesi de durumu çok olağan bulmuyor ama anlayışlı davranıyor.
Daha sonra, “geriye dönüşlerle” 1979 yılına uzanıp, Peter’la tanışmalarından başlayarak ilişkilerinin önemli anlarına tanık oldukça Grahame’in neden o evde kalmak istediğini daha iyi anlıyor, daha doğrusu seziyoruz. Grahame için Peter’ın sevgisi ve ailesinin şefkati bir tür sığınak gibi... Fakat filmin tek meselesi bu değil. Her şeyden önce bir aşk ve tutku filmi bu... Yönetmen Paul McGuigan, çiftin arasındaki duygusal ve cinsel çekimi ustalıkla anlatıyor. İlk tanıştıklarında “Saturday Night Fever” ve John Travolta’dan söz ettikten sonra, evde “disko” dans yaparken aralarındaki yaş farkı buharlaşıp gidiyor sanki.
BENING KARAKTERİ ÇOK İYİ YORUMLUYOR
Londra’da gittikleri sinemada, “Alien”daki o meşhur doğum sahnesini seyrederken Peter’ın Gloria’nın kucağına atıldığı anı da unutmayalım... “Yıldızlar Asla Ölmez”de, görüntü yönetmeni Urszula Pontikos’un mükemmel renk paletinin katkısıyla kadrajlar, filmin ruhu haline dönüşüyor. Londra sokaklarında ve New York’ta geçen sahnelerde o yıllara dair bir nostalji hissi de sarıyor seyirciyi. Kuşkusuz gerçekçi bir görüntü çalışması değil bu... McGuigan’ın belli ki asıl hedefi, Pontikos’un hafif pastel tonundaki sıcak renkleriyle Gloria ile Peter’ın aşkını kutsamak...
Filmde Annette Bening’in oyunculuk sanatına olan hâkimiyetine bir kez daha şahit oluyoruz. Bening, Grahame’in hüznünü, kırılganlığını, ışıltısını ve içindeki o tutkulu genç kızı çok iyi yorumlayarak adeta senaryonun eksiklerini kapatıyor... Peter’da “Billy Elliot” tan hatırladığımız Jamie Bell ile baskın karakterli annede Julie Walters’ın performanslarını da unutmayalım.
“Yıldızlar Asla Ölmez”in hikâyesini iyi geliştirdiğini ya da sağlam bir meseleye sahip olduğunu söyleyemem belki ama oyuncuları ve görüntüleriyle duygulara dokunmasını bilen bir film...
Filmin Notu: 6.5
- Issız adaya düşen robot2 dakika önce
- Hikâye farklı, formül aynı39 dakika önce
- Peri masalına dahil olan modern sapık2 gün önce
- Gençlik bağımlılığa dönüştüğünde…6 gün önce
- Amerikan rüyasının peşinde1 hafta önce
- 'Yandaki Oda': Sade, duru ve hüzünlü2 hafta önce
- Yeni bir 'beden değiştirme' hikâyesi2 hafta önce
- 'Venom: Son Dans': Simbiyotik dostluk hikâyesi2 hafta önce
- Pop müzik yıldızının kâbusları3 hafta önce
- Trump'ın yükselişinin öyküsü3 hafta önce