Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Yaşadığımız uygarlığın sona ermesi korkusu, Soğuk Savaş yıllarında “nükleer kıyamet” endişesiyle gösterirdi kendini. 1990'larda sonra ise kıyamet nedenleri arasında kontrolden çıkan biyolojik silahlar, virüsler ve salgınlar gözdeydi. Philip Reeve'in 2001'de yayımlanan romanından uyarlanan “Ölümcül Makineler” (Mortal Engines) ise bizi yeniden “uygarlığın sonunu getirecek büyük savaş korkusu”na götürüyor. “60 Dakika Savaşı” diye bilinen bir “kuantum kıyameti” bu... Öyle bir savaş ki, bildiğimiz medeniyet tümüyle tarih oluyor. İkibinli yıllardan kalanlar, “Ekran Çağı” başlığı altında müzelerde sergilenirken, sıradan bir tost makinesi arkeologların el üstünde tuttuğu bir nesneye dönüşüyor...

Böylesi bir gelecek tasarımının Batılı bir yazarın kaleminden çıkması kuşkusuz şaşırtıcı. Belli ki Philip Reeve, Batı'yı bütün o uygar görününümünün altında saldırgan ve hâlâ fethetmeye arzulu olarak görüyor. “Yürüyen Londra”nın, bildiğimiz Londra'nın mimarisi ve geçmişinden “çeşitli parçalar” barındırması, barbarlıkla medeniyetin melezlendiği bir zihniyeti yansıtıyor. Güleryüzlü, uygar ama zor kullanmaktan vazgeçmeyen bir sömürü düzeni bu...

“Star Wars” (1977) gibi bazı aksiyon klasikleri de karakterleri aslında öyle çok derinlemesine işleyemez. Ama anlatının öylesine güçlü bir yapısı vardır ki, karakter derinliğini umursamazsınız. Özetle, önemli olan hikâyedir. Hikâyenin sizi içine çeken çok yönlü akışıdır... Romanı bilmiyorum ama filme yansıyan ne yazık ki çok düz, basit ve her aşaması önceden tahmin edilebilir bir anlatı... Sonuçta, her şey, sorumsuz, hırslı bir kötü adam ve onu durdurmaya çalışan iyi insanlarla ilgili. Hikâyenin duygusal olarak beni etkileyen yanı robot Shrike (Stephen Lang) ile Hester arasındaki özel bağ oldu... Bunun dışında filmle duygusal bir bağ kurduğumu söyleyemem.

Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serileriyle tanıdığımız Yeni Zelandalı yönetmen Peter Jackson, filmin yapımcılarından ve senaryo yazarlarından biri. İlk uzun filmi için kamera arkasına geçen yönetmen Christian Rivers, yıllarca Peter Jackson için farklı departmanlarda çalışmış, “King Kong”la Oscar kazanmış deneyimli bir özel efektçi... Rivers “Ölümcül Makineler”de set tasarımları, özel efektleri ve aksiyon sahneleriyle gösterişli bir film koyuyor ortaya ama daha ötesine geçemiyor.

Filmin notu: 6

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar