Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Hindistan yapımı ‘Laal Singh Chaddha’, Bollywood yıldızı Aamir Khan’ın son 5 yılda Türkiye’de gösterime giren dördüncü filmi… Boxoffice Türkiye’deki verilere göre 2017’nin ağustos ayında seyircilerle buluşan ‘Dangal’ için 182 bin 304 bilet kesilmiş. Aamir Khan’ın diğer iki filminden ‘Superstar’ (2017) 162 bin 367 seyirciye ulaşırken, ‘Hindistan Eşkıyaları’ (2018) 48 bin 865’te kalmış.

Bu veriler üzerinden baktığımızda, Bollywood yapımlarının Türkiye’de çok fazla ilgi gördüğünü söylemek zor. Ama ‘Laal Singh Chaddha’yı seyrettikten sonra ithalatçı ve dağıtımcıların Bollywood ısrarına hak vermek mümkün. Çünkü iki ülkenin anaakım sineması arasında özellikle estetik açıdan kayda değer bir akrabalıktan söz edebiliriz. Hiç kuşkusuz, Bollywood’un alametifarikası olan o benzersiz müzikal ve dans sahneleri bizim filmlerimizde yok. Buna karşılık, melodram ve komedinin her iki ülkenin sinemasında da benzer şekilde iç içe geçtiğini görüyoruz. Aşırıya varan müzik kullanımı ve duyguların sürekli dışavurumuna dayalı oyunculuk tarzları da birbirine yakın. Reklam filmlerinin hatırlatan canlı, sıcak ve zengin renk paletlerini unutmamak gerek.

ABD, Fransa, Almanya, Hindistan ve Türkiye dahil birçok ülkede aynı anda gösterime giren ‘Laal Singh Chaddha’ sinema dili açısından bu akrabalığın somut örneklerinden biri. Ama bir eleştirmen için en ilgiye değer yanı, hiç kuşkusuz bir ‘Forrest Gump’ uyarlaması olması…

Senaryo yazarı Atul Kulkarni, 6 Oscar’lı ‘Forrest Gump’ı bir Hindistan hikâyesi olarak uyarlamaya yıllar önce karar vermiş aslında. Senaryoyu yazmaya yaklaşık 20 yıl önce başlamış ama Aamir Khan’ın ilgisini çekmesi kolay olmamış. ‘Yeniden çevrim hakları’ için Paramount ile yapılan görüşmelerin sonuçlanması ise daha uzun sürmüş.

Aamir Khan ile daha önce de çalışan Kulkarni’nin, Winstom Groom’un 1986’da yayımlanan romanını değil, Eric Roth’un Oscar ödüllü uyarlama senaryosunu temel aldığını en baştan belirtelim. Roth’un, romanı sadece bir çıkış noktası olarak ele alan hayli serbest bir uyarlamaya imza attığını hatırladığımızda, ‘Laal Singh Chaddha’nın orijinal eserden fazlasıyla uzaklaştığı aşikâr. Buna karşılık, ana karakterin farklılığını tanımlama konusunda Kulkarni’nin Hollywood yapımına değil, romana daha yakın olduğu görülüyor.

İlk filmin bir yerinde Tom Hanks’in oynadığı Forrest Gump’ın IQ’sunun düşük olduğu belirtilir. Oysa romanda bazı alanlarda sahip olduğu üstün yetilerle atipik, özel bir karakter olarak çizilmiştir. Bollywood uyarlamasında da benzer bir yaklaşım çıkıyor karşımıza.

Kulkarni’nin Robert Zemeckis’in yönettiği filme, ‘açılışta uçarak gelen tüy’ başta olmak üzere bire bir sadık kaldığı sahneler var kuşkusuz. En önemlisi hikâye örgüsünde, filmin genel akışı, tonu ve duygusunda benzerlikler görüyoruz.

Buna karşılık, Amerikan versiyonundan tümüyle koptuğu birçok yer de var. Sözgelimi, ilk filmin açılışında Forrest Gump bankta, elinde çikolata paketiyle oturur ve çevresindekilere hayat hikâyesini anlatır. Laal (Aamir Khan) ise bir tren yolculuğu sırasında çıkıyor karşımıza. Çevresinde onu dinleyen bir sürü yolcu, elinde ise Hindistan’a özel, acı sosla yenen bir ‘gol gappe’ paketi var.

Başta bu tren yolculuğu olmak üzere Kulkarni’nin senaryosunda birçok parlak fikir olduğunu inkâr edemem. Kulkarni ve yönetmen Advait Chandan’ın ‘Forrest Gump’ı Hindistan’a uyarlama konusunda kötü iş çıkardıklarını söylemem mümkün değil. Hatta benim için filmin en eğlenceli ve kayda değer yanının bildiğim bir hikâyenin ABD’den Hindistan’a uyarlanması olduğunu dahi söyleyebilirim. Aynı şekilde Hollywood – Bollywood ekseninde baktığınızda ve detaylara indiğinizde, ilgiye değer birçok yanı var. Buna karşılık, orijinal filmin kıvamını tutturamadığı yanları olduğunu da göz ardı edemem.

Sözgelimi, Laal’ın çocukluktan beri âşık olduğu ve tüm hayatı boyunca birlikte olmak istediği Rupa (Kareena Kapoor) karakterinin hikâyesine çok daha ayrıntılı olarak yer veriliyor.

Orijinal filmde Robin Wright’ın oynadığı Jenny çocukluğunda yaşadığı taciz nedeniyle özyıkıma eğilimli bir karakterdir. Buna karşılık, renkli ve sürprizlidir. Mesela, filmin en unutulmaz sahnesinde Forrest Gump’ın karşısına 1968 kuşağını temsil eden bir hippi olarak çıkar. Jenny özgür ruhuyla filme farklı bir hava getirir.

Rupa ise eski Yeşilçam filmleri ve Bollywood melodramlarını hatırlatan bir karakter. Onunla birlikte filme kötü kalpli adamlar giriyor ve Laal de ‘kurtarıcı erkek’ olarak konumlanıyor. Öyle ki, Laal’in etrafına testosteron saçtığı sahneler bile var.

Robert Zemeckis’in yönettiği filmin en hoş özelliği, Forrest Gump’ın yaşam öyküsü ile 20. Yüzyıl ABD tarihinin Vietnam Savaşı, 1968 olayları, Watergate gibi kritik noktaları arasındaki ‘fantastik’ koşutluktur. Hint versiyonu da kuşkusuz böyle bir koşutluk üzerinden ilerliyor. Laal, film boyunca Hindistan’ın yakın tarihinde Hindular, Sihler ve Müslümanlar arasında yaşanan trajik çatışmalara yakından tanık oluyor. Sözgelimi, 1984 yılında Indira Gandi’nin uğradığı suikasttan sonra annesiyle birlikte Sihlere yapılan sokak saldırılarının ortasında kalıyor. Belki de bu travma nedeniyle Laal’in Sih geleneklerine uygun türbanını yıllar boyunca takmadığını görüyoruz. Ayrıca orduya katıldığı yıllarda, kimseyi öldürmek istemeyen biri olmasına karşılık 1999’da Kalgir Savaşı’na katılmak zorunda kalıyor.

Hindistan yakın tarihinin trajik sayfalarını açması itibarıyla ‘Laal Singh Chaddha’nın, sosyal olaylara yaklaşımında ‘Forrest Gump’ kadar ironik olamamasına çok itirazım yok. Ama yakın tarihe yaklaşım konusunda, seyirciye mesaj verme kaygısını beğendiğimi söyleyemem.

Buna karşılık, beğendiğim hatta daha iyi bulduğum yanları da var. Örneğin, Amerikan versiyonunda Forrest Gump’ın girişimcilik denemesi yengeç avcılığının burada iç çamaşırı üretimine dönüşmesi... Ruhen pasifist olan ve kimseyi öldürmek istemeyen Bala’nın (Naga Chaitanya Akkineni) bütün askerlik boyunca Laal’e sürekli erkek iç çamaşırı işinden söz etmesi, eğlenceli olmanın ötesinde anlamlı geldi bana. Çünkü bir şekilde kendisi ve Laal için hayallere sığınmanın yolunu arıyor ve buluyor. İronik olan, bunu erkek iç çamaşırı gibi son derece somut bir giyim eşyası üzerinden yapması... Yönetmen Chandan’ın özellikle iç çamaşırı üretim sahnelerinde Wes Anderson filmlerine yakınlaşan hoş ve eğlenceli bir iş ortaya koyduğunu da eklemeliyim.

Ayrıca tüm bu ‘iç çamaşırı üretimi’ sekansında Laal’in sermayedar gibi değil emekçi olarak davrandığına tanık oluyoruz. Plazadaki ofisinde dahi dikiş diktiği sahne kısa ama akılda kalıcı. İlerleyen bölümlerde bu kez annesinin (Mona Singh) çiftliğinde bir tarım işçisine dönüştüğünü görüyoruz. Annesinin önerisiyle ihtiyacından fazlasını başkalarıyla paylaşması ise onun doğuştan ‘natürel devrimci’ olduğunu gösteriyor bize. Özetle Hint versiyonu, Laal’in, iktidar, güç ve paranın her tür toksik etkisinden uzak durmasının altını özenle çiziyor; içinde yaşadığımız dünyanın belki de en çok ihtiyaç duyduğu erdemleri bize bir kez daha hatırlatıyor.

Laal’in gençliğini canlandırmak için 20 kilo veren Aamir Khan, karakterin beden dilini, konuşma tarzını, daha önemlisi farklı yaşlarını yakalamakta başarılı ama yorumu, Tom Hanks’e oranla bana biraz abartılı geldi. Oyuncular arasında galiba en çok annesi rolündeki Mona Singh’i beğendim. Rahatsız edici olmayan bir makyajla karakterin farklı yaşlarını inandırıcı kılmayı başarıyor. Ayrıca iyi yazılmış bir karakter. Etnik ve dini çatışmaları sıtma hastalığına benzeterek üniversitedeki oğlunu uzaktan telefonla karantinaya alması, filmin anlamlı ve hoş öğelerinden biri.

100’e yakın farklı mekânda çekilen, görüntü yönetmeni Satyajit Pande’nin sıcak, rengarenk, canlı doğa ve mekân çekimleriyle ilerleyen ‘Laal Singh Chaddha’nın, alıştığımız klişe Hindistan imajlarının dışına çıkan bir film olduğunu söylemeliyim. Özellikle, Laal’in yıllarca koştuğu sahnelerde biz de onunla birlikte bir Hindistan gezisine çıkıyoruz. Tanuj Tiku’nun müziğinin de filmin önemli unsurlarından biri olduğunu söylemem gerek.

‘Laal Singh Chaddha’ herkese gönül rahatlığıyla önerebileceğim filmlerden değil. Danssız ama bol şarkılı, müzikli, enerjik, rengarenk, duygusal ve komik bir Bollywood filmi seyretmek isteyenlere önerebilirim ancak. Bir de Bollywood’dan nasıl bir ‘Forrest Gump’ uyarlaması çıktığını merak edenlere… Ama gideceklere küçük bir uyarım var. Başka filmlerde final jeneriğinin sonunda yer alan ‘teşekkür’ bölümü, ne yazık ki ‘Laal Singh Chaddha’nın hemen başında yer alıyor ve biraz uzun sürüyor.

6/10

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar