Sorun 'Geççek' diyen değil, 'Asçaz-kesçez' dilini kibar kibar besleyen muhalif okur yazar...
Ne ‘geççek’ imiş ama…
Malum Twitter’da sadece Türkiye sıralamasında değil dünya sıralamasında da Top 10 listesine girdi şarkı.
Sebep elbette şarkının içerdiği ya da şarkıya yüklenen siyasi anlam.
Her ne kadar Tarkan "Pandemi günlerinde yaptım" diyorsa da, klibinde sahiden pandemi atmosferini canlandırmışsa da, şarkıdaki ‘Geççek’ AK Parti döneminin geçeceğine dair bir temennide bulunma olarak okundu ve sahiplenildi.
Artık Tarkan "Valla o niyetle yapmadım" dese bile önemi yok. Şarkı çoktan politize oldu. RTÜK ne yaparsa yapsın yayılmasına ve dinlenmesine engel olamaz. Sözleri ve zamanlaması ‘manidar’, ritmi eğlenceli bir şarkı sonuçta; dil hassasiyeti olanların uyarılarına hafifçe sürtüp geçerek şunu da diyelim: “Her türlü gideri var”
Tarkan’ın şarkısına yönelen muhalefet beğenisi ne kadar abartılı ise bazı AK Partililerin tepkiselliği de o kadar gereksiz oldu.
Şarkıya Çav Bella muamelesi yapan da abarttı, şarkının darbe iması yaptığını iddia eden de…
Muhalefet ‘gitçek’ denilince gidermiş gibi davranıp sahiplendi, iktidar tarafı da ‘geççek’ denilince geçermiş gibi sinirlendi.
Daha kötüsü galiba iktidar yanlılarının ciddi ciddi hiç geçmeyecek sanmalarıydı. Arkadaşlar güç sarhoşluğundan aldıkları pay oranında hafıza kaybı da yaşıyor. Arada bir hatırlatmak lazım: “Hayat fâni, iktidarlar da fâni, bâki olan sadece Allah’tır”
AK PARTİ’DEN KOPAN MUHAFAZAKARLARI ENDİŞELENDİREN ŞARKILAR DEĞİL, NEFRET SÖYLEMLERİ VE TOPTANCILIK…
Tamam, şarkıda politik amaçla yazıldığını düşünen AK Partilileri rahatsız edecek şeyler var. Ama kimsenin "Bak ayağını denk al çünkü çok rencide oluyorum" şeklinde bir duygusallığa kapılma lüksü olduğunu düşünmüyorum.
Siz iktidar partisine oy vermeyen insanların özellikle OHAL ilanı ile başlayan, sistem değişikliği ile devam eden ve ekonomik kriz ile taçlanan şu süreçte ne kadar bunaltıldığını, sıkıldığını fark etmediyseniz, bu dönemin bitmesi için gün sayan kişilerin olduğunu anlamadıysanız, onlarla hiç konuşmadıysanız, empati yapmadıysanız ve şimdi Tarkan şarkısıyla şoke oluyorsanız, daha yaşayacağınız çok şok, çok dram var demektir.
Peki AK Parti’den kopan endişeli muhafazakarların bu şarkıdaki bazı ifadeler yüzünden yeniden AK Parti’ye dönebileceği iddiası doğru mu?
Öncelikle şunu söyleyeyim: Bir şarkıyla AK Parti’ye geri dönecek olan seçmen, seçim yaklaşırken zaten dönecek olacak seçmendir.
Ekonomide hissedilecek eser miktardaki düzelme onların yeniden AK Parti’ye dönmelerini sağlamaya yetecektir.
AK Parti’den ekonomik arızalar baş göstermeden önce kopan okur yazar eğitimli muhafazakar kesimin ise durumu farklı.
Onlar demokratik değerlerin, ifade özgürlüğünün hukuk devletinin telafi edilemeyecek ölçüde aşındırılması gibi sebeplerden koptular. Bugün düzelir, yarın düzelir diye diye verdikleri krediler tükendiği için koptular. Ekonomik koşulların giderek kötüleşmesi verdikleri kararı sınamış oldu sadece, kopma kararı vermelerine neden olan sadece ekonomi değildi.
Dini değerlere hakaret etmeyen, bir camia, bir inanç biçimi, bir zümre ya da toplumsal grup için nefret söylemi üretmeyen sözlere, şarkılara irade beyanlarına hoşlanmasalar da tahammül etmek, tolere etmek gerektiğini düşünen muhafazakarlar Tarkan’a kızıp AK Parti’ye dönmez.
Endişeleri var ama bu endişeler “Tarkan bu dönem bittiğinde zil takıp oynarsa halimiz nice olur?” diye değil.
Bilakis muhafazakarların endişesini bu tür aşırı hassasiyet halleriyle, biteviye mızmızlık resimleriyle özdeşleştirmek durumu karikatürize etmek olur.
Endişeli muhafazakar olmakla işkilli, kuruntulu muhafazakar olmak arasındaki fark o kadar küçük bir fark değil.
Tek başına bir şarkı, olan biten pek çok hukuk skandalını, demokrasi kaybını, keyfiliğin hüküm sürdüğü devlet yönetimini ’problem’ olarak ele alan ve partisine mesafe alarak samimi olarak değişim isteyen dürüst bir eski-AK Partili’yi tekrar partisine döndürecek güce sahip değil.
Endişelilerin kaygılanma nedeni pop şarkıları değil, muhalefetin okur yazarlarının yaptığı toptancılık.
“Nasılsa kazanıyoruz artık muhafazakarlara gerek yok” rahatlığı ile giriştikleri herkesi aynı torbaya doldurmaları. Muhtemel iktidar değişimi sonrası toplumsal ve kamusal alanı tamamen kendilerinin dizayn edeceği bir yer olarak şimdiden tanzim etmeye girişmeleri.
Endişeli muhafazakarların kaygılanma nedeni, özgürlükçü adil, şeffaf ve hesap verebilir yönetim perspektifinin yitirildiği İslamcı-Ulusalcı-Milliyetçi-otoriter bir dönemin kapanıp yerini özgürlükçü, adil, şeffaf ve hesap verebilir yönetim perspektifine değer vermeyen Kemalist-Ulusalcı-Milliyetçi otoriter bir dönemin alması ihtimali.
Bu ihtimal hiç düşük bir ihtimal değil maalesef.
Ve bu ihtimal, yönetici kadro demokrat ve özgürlükçü de olsa, özellikle CHP ve İyi Parti tabanlarını ‘gazlayan’ toplumsal aktör adaylarının ‘kinciliğinin’ neden olacağı bir ‘rövanşizm’ olasılığı barındırıyor.
Tarkan’ın şarkısı gibi şeyler ya da seçimlere kadar daha da çoğalacak benzeri kültürel temalar, sloganlar seçim arifesinde muhalefet tabanının ve yukarıda saydığım rövanşist aktör adaylarının elinde bayrak sopasına dönüşürse, taşkınlık ve aşırılık aracı haline gelirlerse o zaman Millet İttifakı'nın genişlemesi durur.
O kenarda öylece bekleyen kararsız %20’deki içindeki AK Partililer patır patır Cumhur İttifakı'na dönmeye başlar.
Yani sorun ‘geççek’de değil, sosyal medyadaki etkileşimlerinde ‘yargılıycaz’, ‘asçaz’, ‘kesçez’ dilini kullananlarda ve o dili kibar kibar besleyenlerde.
- Kreş krizinin satır arası: Kırk katır mı kırk satır mı?21 dakika önce
- ABD Hollanda'yı işgal eder mi?1 gün önce
- Kırmızı çizgileriniz olsun4 gün önce
- Diğer siyasetçilere örnek olsun diye mi?5 gün önce
- Ankara erken mi sevindi?1 hafta önce
- Trump'ın kazanması Türkiye'yi kuzey Suriye konusunda hareketlendirecek mi?2 hafta önce
- Suruç'ta beliren çözüm, büyük barışın habercisi olsun4 hafta önce
- Silahlar susmadan demokrasi gelir mi?1 ay önce
- Bahçeli'nin tarihi çağrısı ve TUSAŞ saldırısı1 ay önce
- 12 yıl önce ölseydi?1 ay önce