
Dilek Hanif'in 'Clark Kent' mood'u
TARANTINO'nun Kill Bill Volume 2'sinde meşhur bir monolog vardır. Bill, Uma Thurman tarafından canlandırılan "Gelin" lakaplı tetikçisinin süper ölümcül yeteneklerini bırakıp sıradan bir insan olmak isterken seçtiği yolun "bayağı bir adamla evlenip çoluğa çocuğa karışmak, garsonluk filan yapmak" olmasını ağır bir dille eleştirir ve Gelin'i ahlaken yanlış, kibirli ve snob olmakla itham eder. Eleştirisini şu mealde bir örnekle temellendirir. "Superman, Superman kimliğini gizlemek için, sıradan zamanlarında normal bir insan rolü yapabilmek için aciz, beceriksiz ve sakar bir adama, yani Clark Kent'e dönüşmeyi seçmişti. Bu sadece kimliğini gizlemesini sağlayan bir seçim değildi, aynı zamanda Superman'in normal insanları nasıl gördüğünün de göstergesiydi. Superman, insanları Clark Kent gibi görüyordu. Aciz, beceriksiz, sakar. 'Clark Kent' Superman'ın insanlığa yönelttiği eleştiriydi. Senin yaptığın da tam olarak bu."
Dilek Hanif'in THY personeli için tasarladığı kıyafetleri görünce bu sekansı hatırladım.
Dilek Hanif'in de, tam olarak yaptığı buydu.
Dilek Hanif'in "önceki" döneminde tasarladıklarının şahane olduğundan bahsedilebilir mi emin değilim. Ama herhalde şunu söylemek yersiz olmaz: Elinden daha iyi işler geldiği de olmuştu. Ancak yeni iktidarın first lady'lerine el attığı gün Kripton dönemini arkada bıraktı. Bir süredir ne kendi kimliğine ne de kariyerinin gerektirdiğine sadakat duyuyor. Yani, aslında "kimliğini gizliyor", yakın olmaya çalıştığı iktidar çevresinin davranış ve zevk kodlarını çözdüğünü ve "onlara" onların "müstahak" olduğunu düşündüğü şeyi veriyor. Yeni işverenlerini "aslında" nasıl görüyorsa, ona uygun ürünler çıkarıyor. Superman, "İnsanı taklit edeceğim" derken nasıl "Clark Kent" tadında bir parodi karakter ortaya koymayı seçmişse, Dilek Hanif de "Üretkenliği filan boşvereyim, onların ne olduklarını biliyor-muş gibi yaparak, yaptıklarımı kakalayayım" diyerek aynı türden bir parodiyi sergilemeye girişiyor. Muhafazakârlığı nasıl tasavvur ediyorsa, öyle tasvir ediyor.
Bu görme biçiminin içerdiği 'aşağılama'yı görmeyebilmek mümkün mü?
Döşeme kumaşından yapılmış yakası kurdeleli, kaftanlı, cepkenli hostes giysileri ve Bollywood yıldızını andıran hostun kılığı tesadüfen ortaya çıkması imkânsız parçalar gibi görünüyor.
Bu düzeyde bir tasarım ancak 'bilinç' ile mümkün. Böyle tasarlayabilmek için oynamayı kabul ettiği rol, ağır bir muhafazakârlık yergisinden başka bir şey değil.
İşler kötü gittiğinde kendisini böyle savunacağından hiç kuşkunuz olmasın: "Ben aslında..." diyecektir, "o tasarımlarla bir eleştiri ortaya koydum". Ya da şöyle diyelim: Bu işten sıyrılabilmesinin tek yolu bu. Şu ana kadar aklına gelmediyse, hediyem olsun.
KISSADAN HİSSELER
1 - Demek ki "Doğu- Batı sentezi" kâğıt üzerinde durduğundan çok daha iddialı bir şeymiş. Ey modacı kasma. Mesele hostesler olduğunda en muhafazakâr bildiğiniz adam bile "Mahcup Batılı konsepti" ile yetinir, bundan kuşkun olmasın.
2- Demek ki kraldan çok kralcının aşırı heveslisi, fayda değil bela getirirmiş. Bakın konu nasıl da Dilek Hanif'ten çıkıp Türkiye'nin sayılı dünya markalarından biri olan THY'nin iştahla aşağılanmasına geldi. "Etek boylarının uzunluğu", "bazı hatlarda alkollü içki servisinden vazgeçilmesi"yle nasıl da hızlı buluştu ve "Bu iktidar hepimizi çarşafa sokacak" tamtamlarının yeniden çalınmasına neden oldu.
Hatırlatalım mı? THY ile 2002'de sadece 77 dış noktaya uçulabilirken bugün bu sayı 182. Çok yakında 209 dış noktaya uçulacak. İç hatlardaki uçuşlar bu rakama dahil değil ve son 10 yılda yapılan yeni havaalanlarını saymıyorum bile.
2002'de sadece 10 milyon yolcu sayısı olan THY bu sayıyı 2013 itibarıyla 40 milyona çıkarmış, "yozdil"lerin umrunda mı? O ve ekürisi Dilek Hanif'in verdiği malzemeden ilhamla, "Globally Yours"tan "kürre-i cemaatiyye" gibi kelimeler uydurup çakırkeyif espriler yuvarlıyorlar.
Allah neşelerini artırsın. Zaten anlaşılan o ki THY de yolcunun içmeden sarhoş olabilenini makbul buluyor. O halde mümkünse içki servisini kaldırdığı her hatta bir tane Yılmaz Özdil koysun. Herkes neşelensin.
- Kreş krizinin satır arası: Kırk katır mı kırk satır mı?21 dakika önce
- ABD Hollanda'yı işgal eder mi?1 gün önce
- Kırmızı çizgileriniz olsun4 gün önce
- Diğer siyasetçilere örnek olsun diye mi?5 gün önce
- Ankara erken mi sevindi?1 hafta önce
- Trump'ın kazanması Türkiye'yi kuzey Suriye konusunda hareketlendirecek mi?2 hafta önce
- Suruç'ta beliren çözüm, büyük barışın habercisi olsun4 hafta önce
- Silahlar susmadan demokrasi gelir mi?1 ay önce
- Bahçeli'nin tarihi çağrısı ve TUSAŞ saldırısı1 ay önce
- 12 yıl önce ölseydi?1 ay önce