Yılbaşından nefret etmek
UÇSUZ bucaksız zamanı günlere, aylara, sonra da senelere bölerek kendi kendimize hayali sınırlar yaratıyoruz. Bir sonraki pazartesi rejime başlamak, önümüzdeki ay evden taşınmak, bir sonraki sene ise hayatımızda o ana kadar yapamadığımız ne varsa yapmak için umutlanıyoruz. Yılbaşlarında uzun listeler hazırlayıp yılın içinde konulan hedefleri unutuyoruz.
Her yılbaşı, bir sonraki senenin bir öncekinden daha iyi olması gerektiğine dair umut besliyoruz. Her yıl sonu güneşin dünyanın etrafında ağır ağır dönmesinin bitiminde kendi kendimize değerlendirme yapıyoruz. Kazandıklarımız ve kaybettiklerimizle kendi kendimize icat ettiğimiz zaman dilimini yargılıyoruz.
Oysa zaman ve uzay hiç durmuyor, her gün dünya yeniden kuruluyor. Yarının bugünden farkı ise takvime kendi kendimize yüklediğimiz anlamlar.
Eskiden yılbaşlarını tıpkı doğum günleri gibi çok önemser, olmadık yere heyecanlanırdım. Giderek doğum günleri anlamını yitirmeye başladı, telefonlara çıkmaz ve ortada görünmez olmak istemeye başladım.
Zoraki yılbaşı kutlamalarının hayat ve ruhun devamlılığını yok ettiğine inanan Gramsci gibi düşünmeye başladım çoktandır. Gramsci, her sabahın yeni bir başlangıcı, her gün kendisiyle yüzleşip, her gün kendisini yenilemek için fırsat olmasını istediğini yazıyor. Dinlenmek, durmak için başkaları tarafından seçilmiş sabit bir gün yerine hayatta vereceği araları kendisinin belirlemek istediğini söylüyor. Bu yüzden de yılbaşlarından nefret ediyor.
Hatırladığım son harika yılbaşı, çok kötü bir senenin sonunda Porto Riko’nun Vieques Adası’nda genci yaşlısı, küçücük çocuklar ve aileleriyle sokak ortasında bir meydanda dans ederek yeni bir yılı kutladığımız seneydi. Kasırgalar yüzünden adeta haritadan silinme tehlikesi geçiren Vieques, doğanın acımasızlığını toparlamaya çalışıyor.
O kent meydanındaki kutlama bir yılbaşı mıydı yoksa çok eğlendiğimiz herhangi bir akşam mıydı? Sanırım takvime atfettiğimiz önem o akşamı hatırlanabilir kılıyor.
***********
BİR HAFTA ARA
BENİM için yorucu bir sene oldu.
Hayatımda ilk kez bilgisayarımı yanıma almadığım, telefonumun çekmeyeceği bir yere doğru gidiyorum şimdi. Hep modern dünyada hayattan kopabilme lüksünü isterdim, şimdi bir haftalığına onun peşinde koşacağım. Sokaklarda telefonsuz dolaşmanın, ulaşılamaz olmanın, haber almamanın özgürlüğünü yaşamak istiyorum.
Kutlayanlara iyi seneler. Umarım bu bir hafta içinde dünya yerinde kalır.
- Konserler, ünlüler, paralar6 dakika önce
- Trump oligarklar rejimi kuruyor2 gün önce
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir4 gün önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi6 gün önce
- First lady Elonia1 hafta önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu1 hafta önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı1 hafta önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi1 hafta önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor2 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce