Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

KONTROLLÜ DARBE: Bütün Türkiye’yi birleştiren ve Fethullahçı terör örgütünün gerçek yüzünün hem yurtiçinde hem de dünyada tam olarak anlaşılmasına neden olan 15 Temmuz için “Kontrollü darbe” dedi Kemal Kılıçdaroğlu. Halbuki Sedat Ergin’den Can Kozanoğlu’na tarafsız isimler yaptıkları incelemelerde darbenin Gülenciler tarafından organize edildiğini şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koydu. Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin “Kontrollü darbe” söylemi tutmadığı gibi aleyhlerine de işledi ki bir süre sonra vazgeçtiler. Erdoğan’la mücadele konusunda ilk stratejik hata bu oldu ama. CHP, bu söylemin FETÖ’cüler tarafından çıkarıldığını, bir propaganda taktiği olduğunu biliyor ya da umursuyor muydu? Dahası, çoktandır açıktan açığa kontrollü darbe denmese bile partinin seçim vaatleri arasında FETÖ’yle mücadeleden hiç bahsedilmemesi, bu düşüncenin yönetim katında bir yerlerde hâlâ etkin olduğunu gösteriyor. Ve Erdoğan’ı buradan zayıflatmaya çalışma girişimleri ters tepiyor.

DİPLOMA TARTIŞMASI: İkinci stratejik hata. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diploması sahteymiş. Yıllardır ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen bu tartışmanın güya sağlam dayanağı, her konuda dava açan Erdoğan’ın bir tek bu konuda dava açmaması. Bir kere Türkiye’de üniversite bitirmek bir mesele değil. Dahası, Erdoğan’ın diplomasını veren okulda ders veren Aydın Ayaydın defalarca bu tartışmaya nokta koydu. Ayrıca askerliğini yedek subay olarak yaptığı, ancak üniversite mezunlarının yedek subay olarak askerlik yapacağı gerçeği de fotoğraflarla ortada. O halde muhalefet neden bu diploma tartışmasını uzatıyor? Zannediyorlar ki buradan bir hukuki kriz çıkacak. Oysa artık Türk halkını çok iyi tanıyan ve seçim kazanmanın kitabını yazacak kadar tecrübeli olan Erdoğan’ın kurduğu siyasi bir tuzağa düştüklerinin farkında değiller. Diploma tartışması uzadıkça Erdoğan destekçilerinin aklına “Muhtar bile olamaz” geliyor, imam hatiplilerin küçümsenmesini hatırlıyorlar, devlet dairelerindeki ve üniversitelerdeki başörtüsü yasağı, 28 Şubat’ta okullarından olan öğrenciler zihinlerde beliriyor. Elitist, ayrımcı eski Türkiye imajı canlanıyor gözlerinde ve Erdoğan’ı daha da sıkı sahiplenmeye başlıyorlar.

PENNSYLVANIA ZİYARETİ: Üçüncü taktiksel hata. Yıl 2001, gitmişse kime ne? Erdoğan’ın Pennsylvania’ya gittiğine dair iddialarda eksik kalan birkaç nokta var. Muharrem İnce, “Yanında gittiği insan bana anlattı” diyor. Erdoğan’ın en yakınındakiler neden İnce’ye böyle bir şey anlatsın? Dahası, gitse FETÖ’nün elinde fotoğraf olmaz mı, yeri göğü inletmezler mi? Gülen’le görüşen herkes belgeleniyor, kayıt altına alınıyor. Futbolcuların nasıl fotoğrafı çıktıysa Erdoğan’ın da çıkardı. En önemlisi: Pennsylvania “Evet geldi” demiyor nedense. FETÖ’nün önde gelen isimlerinden Ekrem Dumanlı sürgünden çektiği videoda bu tartışmayla ilgili net bir şekilde “Geldi” demediği gibi, “Yahu kimler gelmedi ki, bakın ben size birini anlatayım” diye top çeviriyor. Kaldı ki 2001’de “makbul” bir adam imajı da vardı Gülen’in... Dahası, CHP’nin FETÖ’yle hükümetin arasının bozulduğu yakın tarihte birkaç oy uğruna ABD’ye heyet gönderip, bu heyetin Rumi Forum gibi FETÖ organizasyonlarını ziyaret ettiği ortadayken... Erdoğan’ı buradan vurmak ters teper.

***********

MEDYA GÜNDEMİNE UYGUN DİZİ

BÜYÜK bir medya grubunun tepesinde yönetim değişikliği beklenir, baba emekliye ayrılıp görevi oğluna devretmeye hazırlanır... Derken baba aniden fikir değiştirir, şirketin başında kalmaya karar verir. Bir anlamda oğluna kazık atar, ama sağlığı da hiç yerinde olmadığından aniden hastaneye kaldırılır...

HBO’nun yeni dizisi “Succession”ın başlangıcı böyle. Daha önce Wall Street’i “The Big Short” filmiyle anlatan yönetmen Adam McKay bu sefer New York’un medya imparatoruna yoğunlaşıyor. Rupert Murdoch’ın ve ailesinin ilham kaynağı olduğunu görmemek mümkün değil...

Ama daha ilk bölümde hastaneye kaldırılan ailenin babası medya patronunu görünce ister istemez geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Erdoğan Demirören’i de düşündüm. Ta uzaklardan bir dizi gündeme böyle denk düşebilirdi ancak.

***********

YASAL MODA

HAPİSTEKİ rap yıldızı Ezhel’in hintkeneviriyle çektirip Instagram’a koyduğu fotoğraf, tutuklanmasının nedenlerinden biri. Emniyet’in yaptığı açıklamaya göre uyuşturucuya özendirmenin kapsamı o kadar geniş tutuluyor ki kıyafetlerde kenevir yaprağı gibi çağrışım yapan görseller de gözaltı nedeni olabiliyor.

Bob Marley hayranısınız ve onunla ilgili bir tişört giymek istiyorsunuz diyelim... Başınız belaya girebilir.

ÇOK YAYGIN

Tabii en merak ettiğim, dünyanın ünlü modaevlerinden çıkan ve kenevir yapraklarının kullanıldığı kıyafetler de ceza kapsamına alınacak mı? Zira birçok marka cömertçe kullanıyor bu yaprağın şeklini, görüntüsünü, rengini. Hatta İtalya’da üretilen Palm Angels’ın adeta kurumsal kimliği olmuş durumda bu yaprak. HUF isimli kaykay ve sokak giyim markasının hemen hemen bütün kıyafetlerinde aynı yaprak yer alıyor.

Gardırop yenilerken sadece yakışıp yakışmadığına, fiyatına, üzerimizde nasıl durduğuna değil, ayrıca Türk ceza yasalarının hassasiyetine bakacağız demek ki artık.

***********

UBER’İN NİYETİ

DÜNYADAKİ kimi şehirlerde UBER’in farklı kategorileri var. Büyük araç, lüks otomobil ya da UBER X denen sıradan arabaları seçiyorsunuz ve fiyatları da ona göre değişiyor.

Firma Türkiye’de ise sadece UBER XL hizmeti veriyor. Ortak iş yapılan şirketlerin elindeki Mercedes minibüs filolarından faydalanıyordu ilk başlarda, sonradan iş büyüdü...

Ama bu minibüslerin kolay göze çarpması başından beri sorun oluyor. Hem kolay taksici tacizine uğruyor, hem de polisler tarafından durduruluyor.

Aslında UBER X servisini devreye sokarak adeta görünmez bir şekilde faaliyetlerine devam edebilir şirket. Renault, Toyota gibi yaygın sedan arabalarla trafiğe çıksa kimse UBER olup olmadığını ayırt edemez. Asıl korsanı o zaman görün...

Şirket bunu yapmayıp XL’de ısrar ediyorsa aslında iyi niyetini, uzlaşmaya ve bir ortak zemin bulmaya hazır olduğunu da gösteriyor. Yasaklamak değil, UBER’i sisteme dahil etmek gerekiyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar