İbrahim Tatlıses neden Trump'a oy verecek
New York’un Bronx ve Queens bölgesinden Temsilciler Meclisi’ne seçilen Alexandra Ocasio-Cortez kısa sürede dünyanın tanıdığı bir siyasi figüre dönüştü. Ama geçtiğimiz haftalarda yapılan Demokrat Parti kurultayında ona sadece birkaç dakika süre tanıdılar. Halbuki herhangi bir kurumda kimin rating’i yüksekse ona daha fazla süre tanınır, en basit kuraldır. Ama korkak Demokratlar yaklaşan sol dalgadan korktular, AOC’yi çok ön plana çıkarırlarsa rakipleri tarafından radikal sola teslim olmakla suçlanacaklarını hesap edip görmezden geldiler.
Siyasette denge korumak çetrefilli bir iş, sosyalizmden kaçan Demokratlar şimdi de yaklaşan seçimde ana dilleri İspanyolca olan Amerikalı seçmen tabanlarını -LatinX seçmen- kaybetmek üzereler. En temel itirazlardan biri Kurultay’da neden hiç LatinX siyasetçiye yer verilmediği, AOC’ye sadece bir-iki dakika ayrıldığıydı.
HAKARET ETTİKÇE KAZANIYOR
Geçtiğimiz yıllarda LatinX seçmen hem Trump’ın hem de oğul Bush’un seçilmesinde önemli rol oynadı. Texas Valisi olan George W. Bush yönettiği sınır eyaletinde ana dili gibi konuştuğu İspanyolcayla seçmene seslenmesini biliyordu zaten, genel seçimde de kurduğu bağı avantajına çevirdi.
Donald Trump’ın durumu biraz daha karışık. Zira 2016’daki bütün seçim kampanyasını Meksika’yla ABD arasına duvar örmeye adadı, ülkeye harıl harıl akın eden göçmen kervanlar tehdidiyle seçmeni korkuttu. Yine de azınlıklarla arası çok daha iyi olması beklenen Hillary Clinton’ı Florida gibi kritik bir eyalette geçti.
Florida çok ama çok önemli bir eyalet Amerikan seçimleri için ve sadece ucundaki Miami’den ibaret değil. Beyaz, ırkçı ve yaşlı seçmenlerin de memleketi; buna rağmen Barack Obama eyaleti iki kere kazandı ama Clinton kaybetti. Önemli bir LatinX nüfusu bulunan, hatta Miami de dahil pek çok yerinde İspanyolca konuşarak daha rahat anlaştığınız bu eyalette Trump başarısını Kübalı seçmenlere borçluydu. Eyaleti Obama kazandı, ama Florida’daki Küba göçmenleri yıllar sonra onun önderliğinde ABD’nin adaya açılım yapmasını affetmedi. Castro ve Che’den, devrimden nefret eden, Florida’ya kaçıp kendilerine yeni bir hayat kuran, kimi de servet yapan bu Kübalı nüfus Clinton’ı cezalandırdı. Trump da seçilir seçilmez Küba’yla bağları kopardı.
Kasım ayındaki seçimde Küba meselesinin yine belirleyici olabileceği konuşuluyor. Kimi yorumculara göre Bernie Sanders’ın Fidel Castro’yu övmesi büyük bir hataydı, dolaylı olarak bu övgü şimdi Biden etrafında birleşen Demokratlar’ı da vuruyor.
Dahası, anketlere göre geçtiğimiz seçimlerde Trump’a oy veren Siyah ve LatinX seçmen daha yüzde 94 gibi ciddi bir oranda oyuna sadık kalacak gibi gözüküyor. Seçimden önce azınlıklara hakaret eden, Meksikalılara “tecavüzcü” bile diyen Trump görevdeyken de üslubunu yumuşatmadı, azınlıklara yönelik nefretini kusmayı sürdürdü. Buna rağmen oy kaybetmiyor.
Nihayet Demokratlar da, Demokratlar’ı destekleyen ana akım basın da tehlikenin farkına varmaya başladı. FiveThirtyEight sitesinin yaptığı projeksiyona göre Trump veya Biden’dan biri Florida’yı kazanırsa Başkan olacak. Bir burası, bir de mavi yakalı işçilerin hızla sağa kaydığı Pennsylvania diğer eyaletlerden çok daha önemli bu seçimde. Clinton ikisini de kaybetmişti.
Florida’da da ise sonucu LatinX seçmen belirleyecek bir kez daha. Peki neden Trump’a oy verecekler?
Bir nedeni Kemal Biden / Joe Kılıçdaroğlu’nun bir türlü LatinX seçmenle samimi iletişim kuramaması. Seçime şunun şurasında ne kaldı, yardımcısı Kamala Harris’le daha yeni akıllarına geldi LatinX seçmene seslenmek. Biden’ın modası geçmiş “Despacito” şarkısını çalarak “LatinX” açılımı yapması utanç vericiydi. LatinX seçmen Demokrat Parti adaylarının kendi dertleriyle ilgilenmediğini, sadece oy için yaklaştığını düşünebilir.
GÖÇMENLERİN AŞAĞILIK KOMPLEKSİ
Trump’a oy verecek LatinX seçmeni tetikleyen en önemli neden aslında bilinçaltı. Pek çok ülkedeki pek çok azınlıkta olduğu gibi Güney Amerikalı göçmenlerin bir kısmında da aşağılık kompleksi var. İslam ve Türk düşmanı Cumhuriyetçilere oy veren Türk-Amerikalılar tanıyorum. Hatırlıyorum, Galatasaraylı Hagi’nin futbol oynadığı yıllarda yanına gelen Romanyalı hemşerilerine iğrenerek bakar, onlarla konuşmazdı bile. Azınlıkların kendilerini kurtaranlarda geçmişlerini, kökenlerini küçümsemek, inkar etmek sanıldığından daha yaygın davranış şekli. Zaman zaman Amerika’daki Türklerin Türkiye’yle ilgili yorumlarını dinlediğimde “Memleketim” şarkısından veya M.A. Ersoy dizelerinden etkilenmeyen ben bile ülkemi savunmak zorunda kalıyorum, çünkü karşı taraf o kadar berbat.
LatinX seçmen de Trump onlara hakaret ettikçe onunla saf tutarak kendilerini göçmen statüsünden ayırıyor, Cumhuriyetçi olunca daha Amerikalı olduğunu hissediyor. Bu aşağılık kompleksinin bilinçaltına göre Trump tüm LatinX’leri değil, kendisine oy vermeyen, başarılı olmayan, kapıcılık yapan, tarlada çalışan LatinX’lere hakaret ediyor, onları ülkeden kovmak istiyor. Kısaca Beyaz Latin’ler Kara Latin’lerden nefret ediyor, tıpkı Beyaz Kürtler’in Siyah Kürtler’den nefret ettiği gibi. İbrahim Tatlıses ve Yılmaz Erdoğan neden iktidarı destekliyor sandınız.
- Konserler, ünlüler, paralar6 dakika önce
- Trump oligarklar rejimi kuruyor2 gün önce
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir4 gün önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi6 gün önce
- First lady Elonia1 hafta önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu1 hafta önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı1 hafta önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi1 hafta önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor2 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce