Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Amerikan yargısının en yüksek makamı, Anayasa Mahkemesi’nin muadili “Supreme Court” yargıcı Ruth Bader Ginsburg dün hayatını kaybetti. Sıradan bir isim ve sıradan bir ölüm değil, aksine bugünden bir sonraki Başkan ve Senato’nun göreve başlayacağı Ocak ayına kadar ülkeyi karıştıracak, siyaseti gerecek, büyük ihtimalle milyonlarca insanı sokağa dökecek bir ölüm bu. 3 Kasım’daki seçimlere kadar ABD’nin en önemli gündemi bu ölümün Mahkeme’de bıraktığı koltuğu kimin doldurduğu belirleyecek.

Şu kadarını söyleyeyim: Ancak Başkan adaylarından biri hayatını kaybetseydi bu kadar önemli bir haber olurdu.

ROCK YILDIZI KADAR ÜNLÜ

87 yaşındaki yargıç 1999’dan beri akciğer ve pankreas kanseriyle boğuşuyordu. Bir iddiaya göre bir gece önce bile Washington’da bir Anayasa toplantısına katılmıştı, bir başka iddiaya göre geçen hafta fenalaştı ve ailesi ölümünü beklemeye başladı. “Supreme Court”ta görev yapan ikinci kadın yargıç olan Ginsburg, Washnington’ın meşhur binası Watergate’teki evinde öldü.

Amerikan liberalleri arasında ikon seviyesine yükselen Ginsburg hayatı boyunca Mahkeme’de görev yapmasaydı bile tarihe geçecekti. Harvard’da Hukuk Fakültesi’ne giren dokuz kadından biri, kadın avukatlara iş imkanı olmadığı için kendisini toplumsal davalara adayan, Anayasa’nın kadın ve erkeğe eşit davranmasının savaşını veren ve kazanan bir simge o.

Brooklyn doğumlu Ginsburg 27 sene görev yaptığı Mahkeme’ye Bill Clinton tarafından atandığında aslında meslektaşlarına kıyasla siyasi olarak tam ortada duruyordu. Zamanla ülkedeki politik kutuplaşma, muhafazakarların yargıda güç kazanmasına yargının siyasallaşmasına karşı o da merkezden daha özgürlükçü ve ilerici bir çizgiye kaydı.

Ruth Bader Ginsburg 'Supreme Court'a Bill Clinton tarafından atanmıştı.
Ruth Bader Ginsburg 'Supreme Court'a Bill Clinton tarafından atanmıştı.

Bir rock yıldızıyla kıyaslanacak kadar simge olmuştu RBG. Son yıllarda Brooklyn’den çıkan bir başka ikon Notorious B.I.G’den uyarlanan “Notorious RBG” lakabı takıldı ona. Üzerinde fotoğrafının olduğu t-shirt’ler, çantalar, sanat eserlerine rastlamak mümkündü. Hayatı üzerine “RBG” diye bir belgesel, hukuk mücadelesi hakkında “On the Basis of Sex” adlı bir sinema filmi çekildi. Filmde Ginsburg’u Felicity Jones canlandırdı.

SUPREME COURT NEDEN ÖNEMLİ

Okullardaki siyah-beyaz öğrencilerin birlikte eğitim görmesinden LGBT+ haklarına kadar “Supreme Court” ülkedeki en önemli devrimler hakkında son sözü söyleyen kurum. Başkan tarafından aday gösterilen, Senato tarafından onaylanan yargıçlar ömür boyu veya kendileri emekli olana kadar görev yapıyor Mahkeme’de. Bu yüzden toplumsal ilerleme için Mahkeme’deki denge çok önemli.

2000 yılında Bush-Gore seçimi Mahkeme’ye geldiğinde muhafazakar yargıçlar yeniden sayımı durdurdu, seçimi Bush’a hediye etti. Daha sonra olanları biliyorsunuz: 11 Eylül, Irak ve Afganistan Savaşları, bu savaşlardan doğan İŞİD, ekonomik kriz…

Tarihi değiştirecek etkisi olduğundan Mahkeme’ye atama yapmak Amerikan Başkanı’nın en önemli ataması, hatta en simgesel başarısı olarak görülüyor. Çünkü bir yargıcın vereceği karar kuşakları etkiliyor.

TRUMP'IN ÖNÜNDEKİ FIRSAT

Şimdilik sadece bir dönem görev yapan Donald Trump’a pek çok Başkan’a nasip olmayan bir piyango vurdu RBG’nin ölümüyle. Bugüne kadar Mahkeme’ye iki yargıç atayan, dengeyi muhafazakarlardan yana değiştiren Trump’ın önünde şimdi ülkenin en büyük liberal ikonu RBG’nin koltuğuna da muhafazakar bir yargıç atama fırsatı var. Trump sadece “Supreme Court”a değil, Amerika’daki birçok federal mahkemeye de yüzlerce muhafazakar yargıç atadı göreve geldiğinden beri ve Amerikan sağına hayal bile edemeyecekleri bir zafer armağan etti. Tam da bu yüzden, yargıyı muhafazakarlaştırdığı için Amerika’daki sağ kesim, dindarlar, Evangelist’ler bütün kusurlarına rağmen onu kurtarıcı olarak görüyor. Çünkü onlara istediklerini veriyor. Bugün 50’lerinde Mahkeme’ye atanan bir yargıç o koltukta kim bilir kaç sene kalacak…

RBG’nin koltuğuna üçüncü bir muhafazakar yargıcın atanmasıyla Trump en az üç-dört kuşak boyunca Mahkeme’nin dengesini değiştirmiş olacak. Kim bilir, belki de ilerleme adına atılan birçok adım tersine dönmüş olacak. Mahkeme’nin önünde özellikle göçmenlikle ilgili karar vermesi gereken kritik konular var.

WASHINGTON’DA KILIÇLAR ÇEKİLİYOR

Trump kuşkusuz atama yapmak isteyecek ama süreç huzur içinde ilerlemeyecek. 3 Kasım’da seçim var, Başkan da göreve 20 Ocak’ta başlayacak. Ama 3 Kasım’da aynı zamanda yargı atamasını onaylayacak Senato’nun bazı üyeleri de seçime gidiyor. Senato’nun Cumhuriyetçi üyeleri, hatta Senato’nun yargı komisyonu başkanı Lindsey Graham da var seçime gidecekler arasında. Kimi anketlerde başa baş ya da geride görünüyor. RBG ataması onların da seçilmelerini etkileyecek.

Ruth Bader Ginsburg
Ruth Bader Ginsburg

Trump geçen hafta Mahkeme’de olası bir boşluk oluşması halinde potansiyel yargıç adaylarından oluşan 20 kişilik bir liste açıkladı, Joe Biden’ı da kendi listesini açıklamaya davet etti. Biden henüz buna gerek duymadığını söyledi, ama Trump’ın zamanlaması bugün bakıldığında epey manidar görünüyor.

Senato’nun lideri Mitch McConnell ölüm haberinin duyulmasından yaklaşık bir saat sonra Senato’nun Trump’ın aday göstereceği yargıcı atayacağını açıkladı. (McConnell bu açıklamayı yaptığında Minnesota’da seçim mitinginde sahnede olan Trump’ın henüz RBG’nin ölümünden haberi yoktu. Konuşması bittikten sonra gazetecilerden öğrendi ve “Muazzam bir hayattı, muazzam bir kadındı,” dedi ayak üstü.)

DAHA ÖNCE NE OLMUŞTU

McConnell’ın hamlesi Demokratlar’ı öfkelendirecek, büyük ihtimalle pek çok kişiyi de sokaklara dökecek. Zira aynı McConnell bir önceki Başkan Obama görevdeyken hayatını kaybeden Mahkeme’nin muhafazakar üyesi Antonin Scalia’nın yerine Obama’nın gösterdiği adayı oylamaya sunmadı. Obama’nın adayı siyasal olarak ortadaki bir yargıçtı ama Cumhuriyetçiler o atamayı Demokrat bir Başkan’ın yapmasına izin vermedi. Gerekçeleri de seçim sürecine girilmesiydi. Obama’nın görevde 11 ayı vardı halbuki. Şimdi yine seçim süreci ama siyaset de iki yüzlülük sanatı.

Öte yandan, RBG’ye yıllardır neden emekli olmadığı yönünde eleştiriler de var. Zira Obama görevdeyken ayrılıp elini kolaylaştırabilirdi, ama o da Hillary Clinton’ın seçileceğini hesapladı.

Trump yeniden seçime gidecek, eğer yeniden seçilmezse 20 Ocak’ta Beyaz Saray’dan ayrılmak zorunda. Benzer şekilde Senato’nun mevcut üyeleri de 3 Ocak’a kadar görev yapacak, yeniden seçilmeyenler görevlerini başkalarına devredecek. Amerikan siyasetinde “topal ördek” denen seçimle göreve başlama arasındaki geçen bu süreçte Senato’nun atama yapması teknik olarak mümkün ama teamüller açısından epey tartışmalı. McConnell’ın Obama’dan esirgediği oylamayı apar topar Kongre’ye getirmesi de apaçık iki yüzlülük.

SON DAKİKA SÜRPRİZİ OLABİLİR

Evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Normal şartlarda yargıç adaylarının FBI tarafından sicillerinin araştırılması iki-üç ayı buluyor, dolayısıyla seçime yetişmesi mümkün gözükmüyor. “Topal ördek” zamanına yetişebilir, oylama da yapılabilir tabii.

Cumhuriyetçiler arasında orta yolcu Senatörler de var. Zaman zaman Demokratlar’la saf tutan, kendi partilerinin dışında oy veren birkaç Senatör daha önce seçimden önce ya da “topal ördek” döneminde yargıç atamasına oy vermeyeceklerini söyledi. Sözlerine sadık kalıp kalmayacakları belli değil; sözlerine sadık kalsalar bile sayıları çok fazla değil. Senato’da 50-50 beraberlik halinde kanun gereği Başkan Yardımcısı’nın oyu 51’nci olarak belirleyici oluyor. Mike Pence’in böyle bir durumda Trump’ın adayına oy vereceği kesin.

Çok ama çok zayıf bir ihtimal Donald Trump’ın ortada duran bir kadın yargıcı aday göstermesi, ama bu durum onun karakterine aykırı. Dahası muhafazakar tabanından radikal sağcı bir yargıç ataması için baskı gelecek, onlara direnecek kadar gücü yok Başkan’ın.

3 Kasım’a kadar Amerika’da seçim gündemini bu atama belirleyecek artık. Seçmenin de kararında bu atama da etkili olacak: Siyasetçiler adil davrandı mı, Trump’ın ataması haklı mı, Senato teamüllere uydu mu...

Özetle: Çok ama çok büyük bir kaos kapıda.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar