Asıl mesele Trump'ı azletmek değil
Donald Trump büyük ihtimalle azledilmeyecek. “Zaten görevden ayrılmadı mı, ne azledilmesi?” diyenler olacaktır kuşkusuz. Nitekim Trump’ın savunma ekibi de azil (‘impeachment’) davasının sadece görevdeki başkanı yargılayabileceğini, görevi bırakmış bir başkana uygulanamayacağını savundu. Dün Amerikan Senatosu dört saat boyunca bu konuyu tartıştı, sonunda 56’ya karşı 44 oyla görevi bırakmış başkanın da yargılanabileceğine karar verdiler.
Aslında bu 56 oy mahkemenin sonucu hakkında da fikir verebilir. Daha önce de 100 senatörden 55’i bu davanın görülmesi yönünde oy kullanmıştı. 50-50’ye eşitliğin olduğu Senato’da o günden bugüne tek bir Cumhuriyetçi ekleyebildi saflarına Demokratlar. Ama Trump’ın mahkum olması için 67 oy gerekiyor, mahkeme sonucunda da Cumhuriyetçiler’den 17 oy bulmaları zor görünüyor.
Amerikan tarihinde ilk kez bir Başkan görevden ayrıldıktan sonra azil davasında yargılanıyor; daha önce bir bakan görevi bırakmasına rağmen yargılanmıştı. Trump aynı zamanda ikinci kez azil davası görülen ilk Amerikan başkanı.
HERKESİN AMACI BAŞKA
Cumhuriyetçi senatörlerin bir kısmı hakikaten de Trump’ı geride bırakmaktan, yakın tarihin hesabını sormamaktan yana. İçlerinden 2024 hesabı yapanlar var; Trump tabanını ürkütmek, giderek aşırı sağın etkili olduğu Cumhuriyetçi Parti seçmenini ürkütmek istemiyorlar. Bir başka kesim Trump’ın artık partiden ve tarihten silindiğini, bundan sonra siyasete dönme ihtimalinin olmadığını düşünüyor. Zaten bu azil davasının asıl amacı da Trump’ı mahkum edip siyasi yasak getirmek—siyasi yasak oylaması ancak azil davasında yargılandıktan sonra mümkün olabiliyor.
Ama araştırmalar Trump’ın yeniden aday olma veya seçilme ihtimalinin zayıfladığını gösteriyor, Cumhuriyetçiler de böyle bir durumda Demokratlar’a ahlaki üstünlüğü vermek istemiyor. Beş-altı senatör de sadece Trump’ı yargılamak ahlaken doğru olduğu için, partinin genel havasının aksine kendi vicdanlarına göre oy kullanacak gözüküyor. Ama şimdilik matematik tutmuyor.
‘Impeachment’ davasının yöneticileri de davada Trump’ın 6 Ocak’taki Kongre baskınında doğrudan dahli olduğunu gösterecek yeni kanıtlar sunacaklarını söylüyor. Amerikan basını Trump’ın Ukrayna devlet başkanıyla yaptığı pazarlık telefonundaki gibi soyut bir suçtan değil, bizzat somut bir nedenden yargılanacağının altını çiziyor.
Hatırlayalım, ilk azil davasına giden süreçte Ukrayna devlet başkanından o dönem olası rakibi Joe Biden’ı (ve oğlu) zor durumda bırakacak bilgi istemişti Trump. Karşılığında da… bir şeyler vaat etmişti ama tam olarak da etmemiş, biraz yuvarlak konuşmuş, bu sayede de kendini kurtarabilmişti. En azından o zamanlar çıkarları gereği yanında yer alan partinin önde gelenlerine kendisini savunacak bir alan bırakmıştı. Cumhuriyetçiler de Trump’ın bir başka devlet başkanıyla pazarlık yaptığını biliyordu, ama kıvırmalarına izin verecek kadar muğlaktı telefon görüşmesi. En azından kağıda döküldüğünde.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SINAVI
Şimdi Trump’ın 6 Ocak’taki baskının bizzat arkasındaki isim olduğu kanıtlanmaya çalışılacak. Dün ilk kanıt 6 Ocak’taki mitingdeki kendi konuşmalarıydı eski başkanın. “Capitol’e yürüyeceğiz, korkak senatörlere biraz cesaret vereceğiz,” gibi sözleri Senato’da yeniden gösterildi.
Trump ekibi Amerika’nın geniş ifade özgürlüğü kanunlarına dayanarak savunma yapacak.
Sonuçta Trump hiç kimseyi peşinden sürüklemedi, öncülük etmedi, kapıları kırıp meclisi basmadı. İfade ve toplu gösteri özgürlüğünün anayasal hak olduğu bir ülkede de ne söylerse söylesin yargılanamaz görüşündeler. Buna karşılık ifade özgürlüğü hakkının bireyi devletten korumak olduğunu, devlet başkanının bu hakkın arkasına sığınamayacağını iddia edenler de var.
Açıkçası, kamuoyunda karşıt görüşte olsalar da sırf ilkeler uğruna Trump’ın ifade özgürlüğünü savunan fikir önderlerine de pek rastlanmıyor. Normal şartlarda sırf eşitlik ilkesi uğruna Trump’a bile destek çıkan, bunu ilke ve prensip meselesine dönüştürenler çıkardı. Ama Kongre baskını toplumda neredeyse 9/11 gibi bir travma yarattığı için bu geniş ifade özgürlüğü ortamında bile Trump’a bulaşmak istemiyor gibi kimse.
Aslında Trump bu davadan mahkum olursa ifade özgürlüğü hakkı büyük darbe alacak, ileride ifade özgürlüğünü kısmak isteyenlere de emsal teşkil edecek. ABD’de çoktandır aşırı sağ kesim bu özgürlüğün fazla olduğunu düşünüyor ama yargı karşısında sonuç alamıyordu. Şimdi acaba karşı tarafı siyaseten, Trump’ı kullanarak tuzağa düşürdüler mi diye merak etmiyor değilim. Kanıtları göreceğiz, ama bu dava özünde ifade özgürlüğü için büyük bir sınav, yoksa Trump sahiden de bitmiş gitmiş artık.
https://www.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/2764375-ifade-ozgurlugu-nedir-ne-degildir
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir13 dakika önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi26 dakika önce
- First lady Elonia1 gün önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu2 gün önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı4 gün önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi6 gün önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor1 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce
- Milyarderlerin Trump sevdası2 hafta önce
- Amerikan seçimini Müslüman oylar mı belirleyecek2 hafta önce