Batı ittifakının lideri Biden
Joe Biden bugün yapacağı ulusa sesleniş konuşması için 10 gündür hazırlanıyor ama okuyacağı metin gelişmeler karşısında sürekli güncelleniyor. Bu Biden’ın ilk ulusa seslenişi. Anayasa Amerikan Başkanı’nın “zaman zaman kamuoyunu ülkenin durumuyla ilgili” aydınlatması gerektiğini yazıyor. Bu konuşmalar bütün başkanlar için aynı zamanda bir gövde gösterisi fırsatı da. Bu yüzden Biden son 10 gündür tarihe nasıl geçeceğinin de provasını yapıyor.
Bir yanda 79 yaşında, akli dengesini yitirdiğine dair dayanaksız yorumlar yapılan, Amerika tarihin en yaşlı başkanı. Ama bu akşam kürsüden seslenecek Biden bir yandan da Batı ittifakını birleştirmiş bir lider olarak konuşacak. Ukrayna savaşı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Biden göreve geldiğinde verdiği ilk sözü tuttu. “America is back” deyip Trump yıllarında ülkenin yok olan prestijini yeniden kazandığını, diplomasi sahnesinde liderliğe geri döneceğinin mesajını vermişti. Şu birkaç günde bütün Batı ülkelerine peşine takarak Rusya’yla mücadelede birlik sağladı. Yakın zamana kadar hiç kimsenin tahmin etmediği bir ittifak oluşturdu.
İSVİÇRE BİLE TAVIR ALDI
Joe Biden yönetiminin taktikleri sayesinde Rusya bugün çok daha zayıf bir devlet. Ekonomik yaptırımlar karşılığını bulmaya başladı. Dün, Rus Merkez Bankası’na yönelik yaptırımlar da açıklanarak Putin’in savaş bütçesine erişimi kısıtlamaya çalışıldı. İsviçre bile ilk kez bir konuda taraf olmak zoruna kaldı ve Rus zenginlerinin mal varlıklarını dondurma kararı aldı. Ukrayna savaşı NATO genişlemesine tepki olarak çıkmıştı, NATO genişlemesi diye bir konu gündemde değildi oysa. Şimdi İsveç’in de katılımıyla NATO’nun sahiden genişlemesi gündeme geldi.
Avrupa Birliği enerji bağımlığından dolayı ABD’nin Rusya politikalarının peşine takılmak istemiyordu. Şimdi bir başka ülkeye bağlı kalmanın zararlarını fark ettiler ve enerji bağımsızlığı yönünde çalışmaya başladılar. Almanya gaz ve petrol satın aldığı Rusya’yla boru hattını iptal ederken savunma bütçesini olası bir Rus tehdidine karşı artırma kararı aldı.
Suriyeli mültecilere kapılarını kapatan Avrupa, hatta mülteci konusunda zamanında Almanya’yla çatışan Macaristan bile savaştan kaçan Ukraynalıları kabul ediyor. Avrupa Birliği ülkeleri arasında en büyük nüfusa sahip olan Bulgaristan’ın başbakanı “Bunlar Avrupalı mülteciler, alıştığımız gibi değiller,” dedi. “Bu insanlar akıllı, eğitimliler, kimliklerinden emin olmadığımız, geçmişi belli olmayan, terörist bile olabilecek mülteciler değiller.” Bu inanılmaz sözler gaf olmanın ötesinde Batı’nın ruh halini de açıklıyor. Kendisine yönelik bir tehdit gördüğü anda kenetlenebildiğini gösterdi. Bu yüzden de Ukrayna’dan gelecek mültecilere yönelik hiçbir ülkenin tereddüdü yok, çünkü Batı kültürünü, yaşam tarzını, Batı dünyasını ayakta tutacaklarına inanıyorlar. Sadece din temelli bir yakınlık değil bu. Suriyeli mültecilerin Batı’ya kendi yaşam tarzlarını dayatma çabalarını ve bunun yarattığı endişeyi Türkiye’deki seküler sisteme meydan okumalarından anlayabiliriz.
PUTİN TERS KÖŞE
Putin’in aklından geçen bu değildi oysa. AB ve ABD arasındaki fikir ayrılıklarından medet umuyordu. Brexit sonrası Avrupa’nın da kendi içinde bölündüğünü, bir daha bir araya gelemeyeceklerini düşünüyordu. AB bölünmediği gibi şimdi Ukrayna’nın hızlandırılmış üyeliği ihtimali dahi gündeme geldi.
ABD’yi birkaç klavye hamlesiyle seçimlerin kaderini değiştirebilecek kadar zayıflattığına inanıyordu. Üstelik kutuplaşmış Amerika’da iki partinin kendi içinde didişmesinden dolayı ortak düşman konusunda da birleşemeyeceğinden emindi.
Ama ABD’de kamuoyunun büyük çoğunluğunu en azından kendisinin haksız bir savaş açtığı konusunda birleştirdi Putin. Yakın tarihte seçimi armağan ettiği Trump yüzünden Cumhuriyetçi Parti’de Rusya’ya karşı kötü söz söylenmezdi, şimdi birçok önde gelen isim açık açık Putin’i eleştiriyor. Cumhuriyetçilerin Rusya sevdası da bu savaşla bitti.
Tüm bunlar olurken Rus Komünist Partisi’nin üç üyesi dün Putin’e karşı seslerini yükseltti, bu savaşın meşru olmadığını söylediler. Rus siyasetinde eşi benzeri görülmemiş bu itiraz sokaklardaki protestolarla birleşince daha da anlam kazanıyor. Batı’nın Putin’i hedef alması sonucu kendi ülkesinde de korku duvarı yavaş da olsa yıkılmaya başladı.
Bütün bunları da bir türlü kendisini kimseye beğendiremeyen Biden ve yönetimi başardı. Üstelik tek bir asker yollamadan, savaşa dahil olmadan, masa başında, kendi deyişleriyle “yaratıcı önlemlerle” Rus tehdidini zayıflatmayı başardılar. Donald Trump’ın bu krizi çok daha iyi yöneteceğini düşünenler 40 yıllık devlet adamı tecrübesi olan Biden’ın hakkını yiyor. Krizler bazen liderleri doğurur; bir televizyon dizisinde başkan rolünü oynayan Zelensky’den dünyanın hayran olduğu gerçek bir lider çıktı. Aynı krizler bazen de devlet adamlığını, tecrübenin ne kadar önemli olduğunu gösterir. Ukrayna tam da böyle oldu Joe Biden için. Bütün dünya onu çok hafife almış. Bugünkü konuşmasında biraz böbürlense hakkıdır.
- Konserler, ünlüler, paralar6 dakika önce
- Trump oligarklar rejimi kuruyor2 gün önce
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir4 gün önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi6 gün önce
- First lady Elonia1 hafta önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu1 hafta önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı1 hafta önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi1 hafta önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor2 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce