Maskenin son günleri
Pandeminin sevilecek hiçbir tarafı yoktu zaten ama en çok zorunlu maske uygulamasından nefret ettim. Maskenin işe yarayıp yaramadığı tartışmasında değilim. Yıllardır Asya’da yaygın bir şekilde kullanıldığı, doktorlar sık sık taktığı için bir bildikleri vardır herhalde. Zaten araştırmalar da havadan bulaşan virüslerin yayılmasına karşı bireysel olarak alabileceğimiz en iyi tedbirin maske takmak olduğunu gösteriyor. Bu yüzden Mart 2020’den itibaren gündelik hayatımıza kostümlerimizin bir parçası olarak maske girdi, evden çıkarken telefon, anahtar ve cüzdanla birlikte maskeyi de almayı ihmal etmedik.
Ama artık 2020’nin Mart ayında değiliz. Yeni varyantları olsa da COVID-19 o zamanki gibi öldürücü değil. Aşılar, hatta haplar var virüse karşı. Virüse yakalanmak ölüm fermanı anlamına gelmiyor. Bütün ölçütlere göre pandemi geride kaldı, hayatımızın o dönemi kapanıyor. Batı şehirleri lokantalara girişlerde aşı kontrolünü bıraktı. Broadway de ay sonunda artık aşı kartına bakmayacak. Bütün bunlar normalleşme işaretleriyken maskeden nedense vazgeçilemiyor. Hatta neredeyse hayatımızın kalıcı birer parçasına dönüşmek üzere. ABD’de Biden yönetimi ısrarla maske yönetmeliğini uzatıyor örneğin. Ama dün Florida’da bir yargıç sonunda maskenin ölüm fermanını imzaladı gibi. Maske galiba bu sefer hayatımızdan çıkacak.
UÇAKLARDA ZORUNLU DEĞİL
Yargıcı Trump atamış. Salgın Hastalıklar Dairesi’nin maske zorunluluğu getirerek görev yetkisini aştığına hükmeden yargıcın bu özelliğinden bahsediyordu medya. Trump atadığı ve çoğunluğu Cumhuriyetçi olan Florida’da görev yaptığı için bu karar önemsizleştirilmeye çalışılıyor. Bu imanın alt metninde yargıcın yetersiz olduğu, kamu sağlığını tehlikeye attığı, maskeyi politik bir simge olarak gördüğü de yatıyor elbette. Açıkça küçümseniyor.
Dün adeta kutlama yapacaktım halbuki. Suratımızı sürekli birbirimizden gizlememize yardımcı olan, insanların suratına bakmayı unuttuğumuz bu korkunç duvarın artık yıkılması gerekiyordu. Hayat eve kapanarak, birbirimizden gizlenerek, suratlarımızı görmeden geçemez çünkü. Maske yürürlükte kaldıkça hayatın normal akışını da aksatıyordu.
Sevinmekte yalnız olmadığımı dün etraftan gelen tepkilerden de anladım. Önce bir kafa karışıklığı yaşandı ama yargıcın kararı üzerine ABD’nin belli başlı havayolları şirketleri yolcuların maske takmalarını kendi kararlarına bıraktılar. New York metrosu ve tren ağı Amtrak hala maske zorunluluğu olduğunu açıkladı ama bir süre sonra bu da kalkar. Zaten Biden yönetiminin yargıcın bu kararını temyize götürüp götürmeyeceği de belli değil. Hala maske zorunluluğunda ısrar eden kuruluşlar birkaç gün duruma bakacaklar, sonra sessiz sedasız onlar da yönetmeliği değiştirecekler.
Özellikle havayolları için bir dönüm noktası maskesiz seyahat. Pandeminin başında belki zorunluluk anlaşılabilirdi ama o zaman bile uygulama mantıksızdı. İkram başladığında herkes aynı anda maskeyi çıkardıktan sonra ne anlamı var? İlk başlarda uçaklar ikramı sınırlamıştı, ama sonradan başlangıç, ana yemek ve tatlılı uçuşlar geri döndü. Yanında şarapla havada yemek keyfi çıkarak uzun yol yolcusu iki saat maskesiz oturuyor; ikinci ikrama kadar yeniden maske taksa ne olur? Perdenin arka tarafında tıklım tıklım uçarken maskeleri takıp çıkartmak daha da manasız.
Uçuş görevlileri maske zorunluluğunun başından beri yolcuları zapt etmekte zorlanıyordu bir de. En çok onlar rahat nefes aldı.
Gerek Türkiye’de gerekse de ABD’de bindiğim her uçakta illaki birisine uyarı yapılması gerekiyor, illaki birisi maskeyi takmamakta direniyor. İnternet’te yolcuların maske yüzünden olay çıkardığı anlar da var.
ABD’deki havayolu şirketleri aylardır maskenin kaldırılması konusunda Biden’a baskı yapıyor, ama yönetim yine de birkaç haftada bir uygulamayı uzatıyordu. Şimdi aslında yargıcın kararıyla devletin de eli rahatladı, çoğu kişinin memnun olmadığı bu uygulamayı kendisi kaldırmadan kaldırmak zorunda kaldı. Önümüzdeki hafta uçuşum var, eğer bir değişiklik olmazsa uzun zamandan sonra ilk kez maskesiz uçmanın heyecanını yaşıyor olacağım.
ÜSTÜNLÜK GÖSTERİSİ
Maske düşmanı değilim, onu hemen söyleyeyim. Ama pandemi sırasında maskenin belli kesimlerde bir üstünlük simgesine dönüşmesinden nefret etmeye başladım. Açık havada virüsün yayılma riski neredeyse hiç olmamasına rağmen maske takmaya direnenler, herkesin aşılı olduğu ortamlara hala maskeyle girenler, iki saniye maskesiz bir yere girince dünyanın sonu gelmiş gibi panik yaşayıp ortalığı ayağa kaldıranlar epey bir zamandır kendi kendilerine şov yapıyormuş gibi geliyor.
Bu bir üstünlük gösterisi. Hala, abartılı derecede maske kullanmakta ısrar edenler kendilerinin daha korunaklı, dolayısıyla daha bilinçli olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Onlara göre maske takmayanlar sadece kendini değil kamu sağlığını da tehdit ediyor. Kendileri laboratuvara girip araştırma yapmış değiller, televizyonda duydukları ve gazetede okuduklarından yola çıkıyorlar. Bütün bu ezberler Mart 2020’de doğru olabilirdi ama bugün bir geçerliliği yok. Yine de böyle davranmak maskelilere kendilerini daha üst bir kategoriye aitmiş gibi hissediyorlar. Güya onlar hayatta kalacak, biz yok olacağız. Ama pek öyle olmayacak gibi. Kendimi ilk defa üstünlerden değil de geniş kitlelerden yana tavır alırken buldum, üstünlüğün sahteliğini görünce.
- Konserler, ünlüler, paralar6 dakika önce
- Trump oligarklar rejimi kuruyor2 gün önce
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir4 gün önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi6 gün önce
- First lady Elonia1 hafta önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu1 hafta önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı1 hafta önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi1 hafta önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor2 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce