Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Siyasette kültür savaşları daima kazandırır. İşte, Amerika’da yaklaşan ara seçimlerin sonucunu büyük ihtimalle kürtaj yasakları belirleyecek. Türkiye’de de başörtüsü ben kendimi bildim bilesi siyasetin bir numaralı kutuplaştırıcı tartışmasıdır. Bu tartışma Türkiye’nin en az 30 senesini almıştır: Muhafazakar kesim laikliği yanlış yorumlayan geçmiş iktidarların hatalarından beslenerek gelişmiş, bugün merkez siyasetin tamamen aşırı sağa / İslami siyasete kaldığı sistemin temelleri atılmıştır. Başörtüsü sadece bir özgürlük meselesi değil, aynı zamanda bir siyasi taktiktir. Bugünkü iktidar başörtü savaşını kazanarak buralara geldiğinden her türlü taktiğe de hakimdir. Dersine en iyi çalıştığı konuda iktidara meydan okumak hayatı boyunca ayağına top değmemiş birinin Kylian Mbappé’yi halı sahaya davet etmesine benziyor.


Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin, sadece sol değil genel olarak merkez siyasetin başörtüsü konusunda herhangi bir antrenmanı yok. Kaldı ki kültür savaşları bütün siyasi taktik kitaplarında siyaseten zayıf tarafın bazen konuyu değiştirmek, başka yöne çekmek, dikkat dağıtmak veya diğer konulardaki eksikliklerini kapatmak için kullandığı bir taktiktir. Kendisine böyle yer açar: Bakınız tek bir mesajı tekrarlayıp duran Ümit Özdağ’ın yükselişi.

İKTİDARIN RAHAT ETTİĞİ ALAN

Bu silahı sağ siyaset ustaca kullanmayı bilir. İngiltere’de Brexit, Fransa’da Le Pen’in yükselişi, ABD’de Trump zaferlerini kültür savaşlarına borçlu. Türkiye’de İslami siyaset de onlarca yıl boyunca başka kuvvetli bir vaadi olmadığı için kültür savaşlarından beslendi. Başörtüsü konusu da Ayasofya’nın ibadete açılması ve Taksim’e cami yapılmasıyla birlikte üç ana cephaneydi. Üç savaşı da kazandılar, ama aynı zamanda malzemesiz kaldılar.

Belki de bu yüzden, iktidar kültür savaşlarından oy toplayabileceğini bildiği için yeni bir cephe açılmaya çalışılıyor ne zamandır: Netflix dizilerinin gündeme gelmesiyle de kendini belli eden “aileyi koruma” kavramı, daha doğrusu LGBT+ düşmanlığı. Bir insan hakkı meselesi olmasına rağmen muhalefetin girmeye korktuğu bu alan henüz başörtüsü gibi kitleleri galeyana getirecek kadar büyük bir konu değil. Tam tutması için birkaç sene daha geçmesi gerek. Başörtüsü ise garantili ve kitapta en iyi çalıştıkları bölüm.

Konu kapanmış olmasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirmesi iktidara dikkati geçim sıkıntısı, çöken ekonomik model, yüksek enflasyon, astronomik döviz kurundan en iyi bildiği alana taşıma fırsatı verdi. Tutar tutmaz, bilinmez. Ama iktidar bir anda zayıf olduğu alandan kendisini rahat ettiği bir sahaya çekildi.

Kılıçdaroğlu’nun “taktiğini” biz anlamayanlar için deşifre eden yandaş gazeteciler “Muhafazakar kesimde acaba haklar geri alınır mı diye bir endişe vardı, bu yüzden başörtüsü konusunu gündeme getirdi,” diye kılıf uyduruyor… Böyle bir endişe olsaydı propaganda taktiklerinde dünya lideri olabilecek AK Parti bu en zor zamanında konuyu ne yapıp edip yeniden hatırlatırdı. Şimdi tabanını sıkıca kenetlemesi için fırsat doğdu.

Başörtüsü çıkışını da bir CHP lideri 94 yılında yapsa daha anlamı olurdu. Bugün bu çıkışın muhalefete siyaseten hiçbir katma değeri yok. Tarihi önemi de. Başörtüsü çıkışı tek bir oy bile kazandırmayacak; kendi taban seçmeninin bile mecburiyetten, seçeneksizlikten, istemeye istemeye oy verdiği bir lider başkalarından da oy alabileceğini düşünüyorsa büyük bir yanılsamaya düşmüş demektir. Her açıdan taktik hata.

GENÇ SEÇMEN NE DER

Bu seçimde ilk kez oy vermesi beklenen yaklaşık altı milyon yeni seçmenin—yüzde 10-11’e tekabül ettiği hesaplanıyor—başörtüsü diye bir belleği yok. 90’ların başörtülü yürüyüşleri, Şule Yüksel Şenler, verilen kavgalar, polis şiddeti bu kuşağın bilinçaltında yok. Yaşamadı, bilmiyor, öğrenmedi.

Seçimin sonucunu belirleyecek kadar büyük bir seçmen grubu bu. İçlerinde muhafazakar olanlarda bile bir din yorgunluğu olduğu söylenebilir. Geçen seçimde AK Parti’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım torunuyla Netflix izlediğini itiraf edivermişti. Ne kadar uğraşılsa da uğraşılsın Türkiye’de muhafazakar mayanın tutmadığının en çarpıcı örneklerinden biriydi. iPhone vergisinin kaldırılması bu kuşak için başörtüsünden daha önemli. Gençler başka yerde artık.

Kılıçdaroğlu aslında tam da gençlerin dünyada nerede olduğunu görmek için Boston’a gitti Pazartesi günü. Amacı dünyanın en ileri üniversitelerinde okuyan Türk öğrencilerle sohbet etmekti. Ama ufak bir sorun vardı: Pazartesi günü ABD’de resmi tatildi. Bu yüzden de öğrencilerle buluşma masasından yansıyan fotoğrafta daha çok Türkiye’den gelen gazeteciler vardı. Niyet iyi, ama…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar