Ekrem İmamoğlu nerede
Gözlerim Ekrem İmamoğlu’nu arıyor. Hitabet yeteneği, kitleleri kendisine çekebilmesi, insanları peşinden sürükleyebilmesiyle tam bir politika makinesi. Çok başlaması gereken seçim kampanyasında muhalefetin en önemli kozlarından biri, ama ortada yok.
Bugüne kadar siyaset konuşmayan Mansur Yavaş bile televizyonlara çıkmaya başladı, seçim için ayrı bir sosyal medya hesabı açtı. Ancak İmamoğlu hakkında daha birkaç hafta öncesine kadar ona destek veren medya kuruluşlarında bile sessizlik var. Eskinden “İmamoğlu şu anda nefes aldı,” diye haber yapanlar onu adeta görmezden geliyor. Gündeme gelmesini çok iyi bilmesine rağmen o da adeta kendisini geri çekmiş gibi. Kendi siyasi kariyerini birkaç sene erteledi diyelim, ama muhalefetin kazanması için hiç hareket etmiyor oluşu şaşırtıcı. Daha da önemlisi olağandışı.
Bu işte bir iş var derken sorunun yanıtını CHP Genel Merkezi’nde buldum: Ekrem İmamoğlu elini çekmedi, el çektirildi.
“BİZ SİZİ ARARIZ”
İmamoğlu birkaç gün önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gaziantep ziyaretine katıldı. Ancak bu gezide kendisinin ayrı bir konumu yoktu, aksine diğer milletvekillerinin de olduğu heyetin bir parçasıydı. Seçimi kazandıracak anahtar formülün bir üyesi değil de Genel Başkan’a eşlik eden bir partili gibiydi daha çok. Masanın tüm liderlerinin katıldığı son basın toplantısında da ortada değil, en uçtaydı.
Halbuki Altılı Masa’da kriz aşıldığında Cumhurbaşkanı Adayı’nın yanında iki belediye başkanıyla kampanya yapacağı, gittiği yerlerde otobüsün üstünde sadece üç kişinin olacağı vaat edilmişti.
Sadece iki belediye başkanı ve Kılıçdaroğlu’nun vitrinde olacağı formül epey delindi ama ilk başta Meral Akşener’in de kamuoyuna vaat ettiği buydu.
Aslında İmamoğlu görev adamı olarak siyasi hırslarını derin dondurucuya kaldırıp çalışmak için hazırlandı. İstanbul Belediye Başkanı’nın olası bir adaylık için zaten elinde kadrosu, oyun stratejisi vardı ve bunları Kılıçdaroğlu ile paylaşmaya hazırdı. Kriz aşılıp seçim formülü bulunduktan sonra da CHP Genel Merkezi’ne giderek kampanyaya ne zaman başlaması gerektiğini sordu.
Aldığı yanıt şaşırtıcıydı. Bana aktarılana göre CHP yönetimi İmamoğlu’na “Şu anda hizmetlerinize ihtiyacımız yok, biz sizi ararız,” mahiyetinde bir yanıt veriyor. CHP elindeki en önemli kampanya kozunu reddederek İstanbul’a geri yolladı. İstanbul’daki kaynaklarıma göre İmamoğlu’nun 6 Mart’tan beri ön planda olmamasının, bir televizyon programına bile çıkmamasının nedeni bu.
CHP Genel Merkezi’nin İmamoğlu alerjisi başından beri biliniyor. Onu “beşli çete” diye adlandırdıkları müteahhitlerin adamı olarak görüyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu hala televizyonda müteahhitlerin “satın alabilecekleri” siyasetçileri görmek istediğini söyledi. Örtülü mesajın adresi Genel Merkez tarafından alttan alta “İkinci bir Tayyip” diye itham edilen İmamoğlu. (Bu işadamlarına yakın biri bana gülerek “Müteahhittin partisi olmaz,” dedi ve zamanında Mehmet Cengiz’in şirketine Mesut Yılmaz’ın seçim afişini astığını, Adnan Çebi’nin ailece CHP’li olduğunu hatırlattı.)
İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu ekibi de uzun zamandır birbirleriyle geçinemiyor. İki grup güç savaşı içinde. İstanbul çocuksu hamlelerle Genel Merkez’e medya üzerinden laf sokmaya çalışıyor. Genel Merkez ise onu Genel Başkan’dan uzak tutuyor ve siyasi geleceğinin önüne barikat örüyor. Kılıçdaroğlu’nun adaylığından sonra İmamoğlu’nun muhalefet medyasındaki etkinliği de epey azaldı zaten. Halk TV’de bile ibre mecburen Kılıçdaroğlu’na döndü.
Ama İmamoğlu biraz da kendi kendisini bu duruma düşürdü.
YA İSYAN YA BİAT
Ekrem İmamoğlu daha İstanbul Belediye Başkanı seçildiği andan itibaren gözü en üst makamdaydı. Sık sık asıl görevini unutup bu işe yoğunlaştı. Kendisine adaylık yolunu medyanın açacağını düşündü ve gazetecilere fazla güvendi. Özellikle Necati Özkan gibi isimlerin stratejileri, niyetini çok çabuk ve bariz belli etti.
Siyasi hırs ayıp değil, günah değil. Ama İmamoğlu eğer gerçekten yükselmek istiyorsa bir sene öncesinden Kılıçdaroğlu’na bayrak açmalıydı. Tıpkı Bülent Ecevit’in İsmet İnönü’yü devirmesi gibi bir dönemin bitirip yeni bir sayfayı açan isim olabilirdi.
Bunun bir yolu parti tabanında çalışmak, delegeleri kendi tarafına çekmekti. Medyaya harcadığı enerjiyi partiye harcamadı. Bunun sonucu da seçmende, medyada karşılığı var ama parti tabanında yok. Tam da bu yüzden CHP Genel Merkezi onu ileride genel başkan olmasın diye dışarıda tutabiliyor ve başı ağrımıyor.
Dahası, İmamoğlu fazlasıyla Meral Akşener’le saf tutan bir görüntü verdi. Saraçhane’de otobüs üstünde Akşener’le yaptığı gövde gösterisi belki muhalefetin diğer unsurları veya CHP tabanı arkasında dursa anlamlı olabilirdi. Ama ters tepti. Dahası, Akşener’le verilen yakın görüntü HDP’nin desteğine mal oldu. İmamoğlu’nun önünde iki seçenek vardı: ya isyan ya biat. İsyan etmedi. Bunar karşılık tam biat da etmedi. Krizin çıktığı gece “Meral Akşener’e ayıp olur,” diye Kılıçdaroğlu’nun adaylığına imza vermemesi CHP’de bardağı taşıran son damla oldu. İşin ironik tarafı, CHP’liler İmamoğlu’nun Akşener tarafından kandırıldığını düşünüyor. İYİ Partililer ise İmamoğlu’nun son ana kadar Akşener’i oyalayıp ortada bıraktığı inancında.
- Baklavacı asla sadece baklavacı değildir13 dakika önce
- Bir eski eroinman Amerika'nın patates kızartmalarını düzeltecek mi26 dakika önce
- First lady Elonia1 gün önce
- Seçimi kazandıran podcast sunucusu2 gün önce
- Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı4 gün önce
- Kamala olarak girdi, Kemal olarak bitirdi6 gün önce
- Anneciğim erkeklik elden gidiyor1 hafta önce
- Çöplük gibi kriz2 hafta önce
- Milyarderlerin Trump sevdası2 hafta önce
- Amerikan seçimini Müslüman oylar mı belirleyecek2 hafta önce