Nostaljiniz batsın, atlar ölüyor!
İSTANBUL’un adalarının yıllardır sembolüdür atların çektiği faytonlar. Kent yaşamımızdan kaybolalı çok zaman geçmiş olan birbirinden süslü faytonları izlemek de, onlarla adada gezinti yapmak da ayrı eğlencelidir. Ancak bu görsel şölen artık tarihe karışacağa benziyor. Buna göre artık atlar görevden çekilip yerine elektrikli faytonlar gelecekmiş. Bu haberin ardından internette ciddi bir homurdanma yaşanıyor. Kalabalık biri insan grubu, bu hareketin adaların ruhuna zarar vereceği, nostaljik tadın kaybolacağı görüşünde.
Bizim adımıza çok haklılar ama atların açısından bakınca çok benciller! O atlara çok ama çok kötü davranılıyor. Birçoğu dinlendirilmeksizin gün boyu sefere çıkarılıyor. Büyük bir çoğunluğu hak ettiği beslenmeye ulaşamıyor. O kadar kötü hikâyeler ve görüntüler var ki hayal bile edemezsiniz. Geçenlerde İz TV’de bu atlar üzerine yapılmış bir belgesel izledim. Atların sahiplerinin ağzından öyle fena hikâyeler aktardılar ki insan ne nostalji dinler ne de tarihi doku. Bu karar İstanbul adına ve hayvan koruma adına alınmış en güzel kararlardan biri. Ama umarım üretilecek olan elektrikli faytonların tasarımları üzerinde özel bir çalışma yapılır ve araçlar tek tip olmaz. Ve bir de emekli edilen atlara hayatlarının sonuna kadar en iyi şekilde bakılmasının şartları oluşturulur. Nostaljiyi filan bir tarafa bırakın, atların sağlığı için bu karar çok iyi bir karar... Nostaljiniz batsın, atlar ölüyor!
Yeni vergi sistemi çok mantıklı
İKİ yıl sonra otomobillerimiz için ödediğimiz Motorlu Taşıtlar Vergisi sisteminde radikal değişiklikler gerçekleşecekmiş. AB standartlarına geçecekmişiz. Bu hiç de alışık olmadığımız ve ilk etapta hepimize adaletsiz gelecek bir sistem. Buna göre belli bir yaşın altındaki otomobillerin vergisi çok yüksek olacak. Yeni ve benzinli otomobillerin düşük olacak. Dizeller ise yüksek vergiye muhatap olacak. Kulağa gerçekten çok tuhaf geliyor. Ama bunun çok önemli bir nedeni var. Bu sistemle Avrupa yakıt normlarına uymayan, çevreye yeni otomobillerden daha çok sera gazı salımı yapan otomobillerin geri dönüşümü sağlanmış oluyor.
İnsanlar bu tip otomobillerini Avrupa’nın dört bir yanındaki otomobil geri dönüşüm noktalarına götürüp yeni otomobilleri için indirim bile alabiliyorlar. Dizel otomobillerin benzinli araçlara göre çevreye daha çok zarar vermesi de bu vergi farkının ana sebebi. Bu düzenleme artık tadı kaçmış olan ikinci el otomobil fiyatlarının da Avrupa normlarına düşmesini sağlayacak. Ancak çok önemli bir durum var. Eğer otomobil üzerindeki dolaylı vergiler aynen korunur ve insanlar değerinin çok üzerinde sıfır kilometre otomobil almak zorunda kalmaya devam ederse ikinci elde yaşanacak olan MTV kaynaklı fiyat düşüşü insanları çileden çıkaracaktır. Umarım MTV düzenlemesinde bu kriterler göz önüne alınır. Bir de keşke artık sıfır kilometre otomobil alanlar o yıl MTV’den muaf olsa. Zaten verginin vergisini ödeyerek araç satın alıyorsunuz, bir de üzerine MTV diye kapınıza geliyor devlet. Ayıptır söylemesi insan tuhaf bir rahatlama hissediyor:)
İndirim yok, bize hep bindirim var!
BENZİN fiyatları yükseldikçe hepimizde hafiften tansiyon yükselmeleri hasıl oluyor. Rakamlara göre ocak ayında ciddi bir kalabalık benzin ve motorin almaktan vazgeçmiş. % 13.7’yi bulan düşüş yaşanmış. Ki bu rakam daha da düşecektir. Biliyorsunuz benzinde esnek fiyat uygulaması var. Sözde varil petrol fiyatlarında yaşanan indirimlerin de yükselişler gibi hayatımıza yansıması gerekiyor. Bakın bu grafik, Brent petrol fiyatı endeksinden. 2008’de 140 doları geçen varil fiyatı 2009’da 60 dolarlara düşmüş. Peki bizim ilk sent artışıyla zamlanan benzinimize bu indirim yansıdı mı? Hayır. Ama aslında yansıyabilirdi. Onun yerine devlet o indirimi kendisi için fırsata çevirip vergiyi artırdı. Hatırlarsanız indirim için bayilerin kârları düşürülüp küçük bir oran sağlanmış ama birkaç hafta sonra o kazanımımız da yeniden zamma kurban gitmişti. Bugün hâlâ 140 dolarları bulmadı varil fiyatı. 125 dolar seviyelerinde. Kur farkı da 20 dolarlık fiyat farkını kapatacak kadar dramatik değil. Ama biz çok yüksek fiyatla yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Bu hesapta bir tuhaflık yok mu sizce de?
- İstenmeyen SMS de tekno taciz sayılmalı11 yıl önce
- Tabii bizim şarkılarımız beleş, çalın çırpın!11 yıl önce
- Popstar'ın tanıtımını Ahmet Kaya'nın sırtına yüklemek çok ayıp!11 yıl önce
- Pardon laleler Hollanda değil Konya'danmış11 yıl önce
- Hırsızınkini ödüyoruz engellininkini niye ödemeyelim11 yıl önce
- Milli Takım'ın başarısına sevinen tek kadın yok mudur?11 yıl önce
- İstanbul'un sembolü lale midir?11 yıl önce
- Ülkedeki tüm 'akil'ler adam mı?11 yıl önce
- Beni tanımayan SMS istiyorum11 yıl önce
- Mutlu olmak için et mi gerekirmiş yahu?11 yıl önce