Nemrut Dağı'ndaki devasa heykeller hakkındaki bilinmeyenler ve Kommagene Krallığı'nın sırları neler?
Adıyaman sınırları içerisinde yer alan Nemrut Dağı, tarihi ve heykelleri ile dünya çapında merak edilen bir kültür merkezidir. Yunan tanrılarının devasa heykelleri ve büyüleyici güzellikteki gün doğumları ile gün batımlarıyla gerçekten büyülü bir antik alandır. Peki, Nemrut Dağı'nın tarihi ve var olan heykellerin hikayesi nedir?
Kommagene Krallığı'nın Gizli Kalmış Yüzleri Günışığına Çıkıyor. Nemrut Dağı'ndaki antik yapılar, Kommagene Krallığı'nın tarihe damgasını vuran sırlarını açığa çıkarmak üzere olan araştırmalara ev sahipliği yapıyor. Son keşifler, dağın mistik atmosferinin arkasındaki tarihi ve kültürel sırları gün yüzüne çıkararak bölgenin tarihi mirasını yeniden şekillendiriyor.
GÜNÜMÜZDE NEMRUT DAĞI
Adıyaman'ın 2134 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı, binlerce kişiyi ihtişamına tanık olmaya davet ediyor. Yunan tanrılarının devasa heykelleri ve büyüleyici güzellikteki gün doğumları ve gün batımlarıyla gerçekten büyülü bir antik alan.
Doğal bir dağ manzarasını anıtsal bir mimari komplekse dönüştüren eşsiz nitelikleri nedeniyle Nemrut Dağı, 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildi.
KOMMAGENE KRALLIĞI TARİHİ
Bu krallık, Büyük İskender'in imparatorluğunun dağılmasından sonra kurulan eski bir Greko-Pers krallığıydı ve Kommagene kralları, soylarının Darius Pers'ten geldiğini iddia ediyorlardı.
Doğu ve Batı kültürünü sentezlemiştir.
Kommagene Krallığı, Ermenistan Kralı'nın soyundan geldiğini iddia eden Mithridates I Callinicus tarafından kuruldu. Krallık, MÖ 109 ile MS 72 yılları arasında Mezopotamya'ya ve Büyük Fırat'a hakim oldu.
Pers kültürünün hüküm sürdüğü topraklarda kurulan Kommagene, Nemrut Dağı'nda görülebilen Doğu ve Batı'nın uyumunun kişileştirilmiş hali haline geldi. Krallığın halkı Yunan kültürünün etkisi altında yaşarken, krallığın yöneticileri Pers, Asur ve Ermeni kültürlerine olan hayranlıklarını gizlemediler.
Roma İmparatorluğu Etkisi
Başkenti, neredeyse hiçbir şeyi kalmamış olan görkemli Samosata şehriydi. Nemrut Dağı'nın dibindeki vadi muhtemelen şehrin yeridir. Gördüğünüz gibi, krallığın bilinen tarihi bile biraz tarihle örtülüdür; ancak krallığın MS 17'de Roma İmparatoru Tiberius tarafından fethedilinceye kadar nispeten bağımsız kaldığı tahmin edilmektedir.
MS 72'de İmparator Vespasian tarafından Roma İmparatorluğu'na tamamen dahil edilmeden önce yaklaşık on yıl boyunca bağımsız olarak yaşamışlardır.
Kommagene Kralı'nın Mezarı
Kralın, ezilmiş kireç taşından yapılmış devasa bir yapay höyüğün altında gömülü olduğuna inanılıyor. Ancak, yıllarca süren kazılara rağmen bu büyük kralın mezarı henüz bulunamadı ve bu durum, alanı bir gizem örtüsüyle kapladı. Böylesine dikkat çekici bir ibadethanenin 2.000 yıldan fazla bir süre önce neden inşa edildiğini anlamak için öncelikle krallığı daha iyi anlamamız gerekiyor.
NEMRUT DAĞI HEYKELLERİNİN GİZEMİ
Heykeller, Kommagene Kralı I. Antiochus Theos tarafından kendisi için bir mezar-kutsal alan olarak inşa edilmiştir. Zeus'un Oromasdes (İran tanrısı Ahuramazda) ile birleşmesinin ve Herakles'in Artagnes (İran tanrısı Verathragna) ile harmanlanmasının sanatsal temsili, heykellerde ve kabartmalarda Yunan, Pers ve Anadolu estetiğinin sıkı bir şekilde iç içe geçmesini yansıtır.
Doğu ve Batı'nın Kültürel Kesişimi
Heykeller, yüz hatları Yunanlı olmasına rağmen giydikleri kıyafetlerin kesinlikle daha Doğulu olması nedeniyle krallığın "Doğu ile Batı'nın buluştuğu" doğasını gösteriyor. Artık orijinal pozisyonlarında durmuyorlar; ancak heykellerin mevcut pozisyonlarının dağınık etkisi, neredeyse orijinal olarak amaçlandığı gibi düzgün bir şekilde sıralanmış olsalardı olduğundan daha etkileyici görünebilir.
Kaynak: Magazine / Goturkiye
