Ne geceydi ama. Cumartesi gecesi nefesler tutuldu, saatler 21:30'a kuruldu ve koşuuun Instagram açıldı hurrraaaa tadında bir coşku ile giriş yapıldı instoç alemine. Hatta Gülben Ergen ve Demet Akalın tam 21:30'da canlı yayın eşliğinde Instagram'ın açılışını kutladı. Davullar, zurnalar çalındı derken; "İnstoç"u önemi hatırlandı. Öyle ki, aileden biri gibi olmuş farkında değiliz. Hatta sadece infulencerlardan olay çıkmış, kopmuş, uzaklaşmış instoç; elimiz, kolumuz, nefesimiz, haber kanalımız, dedikodu merkezimiz; küsenlerin, barışanların, aşk yaşayanların, ayrılanların merkezi olmuş. Olmadan olmaz olmuş.
Bazıları, "Detoks gibi oldu", "Bir haftadır kitap okuyorum çok iyi geldi", "Açılmasın Instagram ya daha iyiymiş" dese de instoçsuz olmaz gayrı. Fakat, lakin, ama; işlerini hayatlarını, sadece Instagram üzerine kuran ve bu mecradan para kazanmak üzerine kuran, hayatları yukarıya kaydırdan ibaret bir kesimin de bu bir haftadır ders çıkarttığını ve daha kalıcı işler için kolları sıvadıklarını düşünmek istiyorum. Keza yarın bugün yine böyle bir şey gerçekleşir ve Instagram hiç açılmamak üzere kapandığında işsiz, güçsüz kalacaklar. Hatta Z kuşağı, "Instagram var ne okuyacağım ya... Paramı kazanırım, bakarım keyfime" tadında yaşadıkları dönemlerden de uzaklaştıklarını umut etmek istiyorum.
Olay bir düğmeye bakıyor anlayacağınız...
O düğmeye basıldığında senin inşa ettiğini zannettiğin kariyerin de yok oluyor unutma!!!
***
Bodrum ve canlı müzik sahneleri
Şimdi "Bodrum boş, çok pahalı, eskisi gibi değil, Bodrum'da kuru kalabalık var, Bodrum'a gelen evinden çıkmıyor" tartışmalarını bir kenara bırakıp, hatta o konulara hiç girmeden iki ismin sahnelerinden bahsetmek istiyorum.
Cumartesi gecesi Instagram'a giriş yapıldığı sırada ben de Günay Restoran'a Ebru Gündeş'i dinlemeye gittim. Tabii bir haftadır elimize almadığımız telefonları da ellerimize alıp Niyazi-Hasene Mete, Orhan-Sevim Gencebay, Cenk Eren'li şahane bir masada daldık Ebru Gündeş şarkılarına.. Sahne biter bitmez ben direkt ve endirekt Alyadayız diyerek 888 Private'de Alya sahnesini ışınlandım. Tıpkı 90'lar, 2000'lerin Bodrum günleri gibi koştur koştur geçen Cumartesi gecesi ateşinde tabii tek farkla bu kez neredeyse özlem dolu bir gecede herkesin ellerinde telefon, eğlenceye tüm sosyal alemin eşlik edildiği keyifli geceden iki ismin sahnelerine direkt ve endirekt dalıyorum. Hazır mısınız?
***
Daima Ebru Gündeş
Alex Perry marka fuşya bir elbise ile sahneye çıkan Ebru Gündeş zayıflamış, gayet formunda ve güzel gözüküyordu. Ve masada "Çok iyi gözüküyor, evlilik yaramış" demeden geçmedik tabii.
Mekan tıklım tıklım, her nesilden insan var. Öyle ki, 20'likler Ebru'nun şarkılarını ezbere biliyor, bağıra, çağıra eşlik ediyor. "Söyleyin"den giriyor "Çingenem" den çıkıp bir "Demir atıyorlar" yalnızlığa. Arkadaş bi de Z kuşağına duygusuz diyoruz. Ebru şarkıları ile aşka geliyor hepsi helal. Bir ara sahneye "Sahnelerin en efendi ismi" diye anons ettiği Cenk Eren'i davet etti Ebru Gündeş. Şöyle bir baktım, Cenk de maşallah her kuşaktan, her nesilden seviliyor. Mekanda ciddi ilgi gören isimlerden oldu. Daha sonra Ebru Gündeş, Orhan Gencebay'ın unutulmaz şarkısı "Benim Dünyam"ı ustaya saygısıyla seslendirdi.
Sonuç mu Ebru Gündeş farkı diye bir gerçek var. Gece boyunca durmadı, durdurmadı, söyledikçe söyledi. Keyfi yerindeydi ve sevilen tüm şarkılarını seslendirdi. Sesi, yorumu, sahnesi tartışılmaz. Sen hep söyle Ebru hep...
***
Alyadayız
Hooop Ebru Gündeş sonrası uçarak Alya'nın sahnesine gittim. Geçen hafta da izlemiştim fakat, bir türlü kısmet olup bahsedemedim. Yazmamak haksızlık olur. Çünkü Alya diye bir isim ciddi ciddi emin adımlarla ilerliyor.
Tamam Alya ünlü oldu olmasına fakat, öyle böyle bir kitlesi oluşmamış. Bu yaz ciddi denk geldim, bambaşka bir Alya izledim. Her seferinde mekan tıklım tıklım. Millet ayakta, hem oynuyor, hem oynatıyor. Aklına geleni direk hiç düşünmeden söylüyor, hatta yapıyor. Ve;
-Alya gerçekten deli, çılgın artık nasıl yorumlarsanız ve sahnesi şahsına münhasır...
-Her an her türlü deliliği, çılgınlığı yapacak gibi duruyor, ki yapıyor da zaten.
-Fakat yaptığı şey de, onun tarzına, tavrına yakışıyor. Başkası yapsa olmaz...
-Sabaha kadar şarkı söyleyecek gibi dursa da, sanki bir anda kafası atıp sahneyi terk edecek gibi de bir hali var.
-Ve tabii sesi de çok güzel arkadaş.
-Kendi de güzel... Ve bunun da çok farkında.
-Sesinin güzelliğini sahnede kullandığı gibi seksiliğini de kullanıyor ve sahnenin hakkını veriyor.
-Alya 90'ların o şaşalı dönemine denk gelseydi açık ara kendinden çok ama çok söz ettirirdi. Hatta bir İrem Derici, bir Alya o dönemleri kesinlikle yaşamalıydı net!!!
-'Alyadayız' hashtag'i ile kendini izlemeye gelenlerle fotoğraf çekip paylaşıyor. Öncesinde izin alıyor. Şahane bir ekibi var, çok iyi çalışıyor.
-Erik Dalı da söylüyor, Nerdesin Aşkım'ı da...
-Selami Şahin'den de dem vuruyor, Müslüm Baba'dan da...
-Bir anda sahnede ayakkabılarını fırlatıp, hoplayıp, zıplıyor. Ve izleyicisi ile ciddi bir bağ kuruyor.
-"Sahne saatim bitti hadi ben gidiyorum" yapmıyor, canı istiyorsa uzatıyor.
-"Bazıları gibi ara vermiyorum. Zaten iki saat sahnedeyiz ne arası" deyip ara verenleri eleştiriyor.
-"Ben çorap kadınıyım" diyerek sahneye çorapsız çıkmıyor. Seda Sayan'ın da kulaklarını çınlatıyor.
Kısacası daha çok 'Alyadayız' hashtag'i kullanır, kendisiyle coşarız. Alya şahsına münhasır sahnesi ile kendinden çok söz ettirir benden söylemesi.
Not: Bu arada kısa bir süre önce "Bodrum'da birçok mekan boş ama canlı müzik mekanları yine iş yapıyor" dediğim zaman beni eleştirenlere yeniden ve bir kez daha tekrarlıyorum.
Bodrum'da evet birçok mekan boş. Hala boş ama canlı müzik sahneleri iş yapıyor. Neden; çünkü müşterinin ödeyeceği fiyat belli. 21:00'de mekana gidiyor, yemeğini yiyor, üstüne bir de sanatçı dinliyor. E daha ne olsun!!!
Hem restorana gidip, hem eğlence yerine gidip iki farklı ve yüksek hesaplar ödemeden tek bir fiyat ile iki eğlenceyi aynı anda çıkartıyor. O anlamda Bodrum'da bu yaz canlı müzik mekanları iş yaptı ve yapmaya da devam ediyor...