Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Almanya Şimdi moda Lucien Favre! - Futbol Haberleri
        1

        Yaz aylarında Borussia Dortmund antrenmanını izleseydiniz şöyle sesler duyacaktınız: "Abdou, hücuma çık!", "Hayır Abdou, şimdi değil" Jürgen Klopp'un, sarı-siyahlılarda yaptıkları Avrupa'da sadece yankı uyandırmamış, diğer kulüplere de örnek olmuştu. Dibe vurmuş bir kulüp, doğru yapılanmayla sadece ülkesinde değil, Avrupa futbolunun da tepesine oynayabilirdi.

        2

        Klopp'tan sonra "Yeni Klopp" olarak adlandırılan Thomas Tuchel, Borussia Dortmund'un puan ortalamasını yukarı çekse de 107 günlük görev süresinde ligi kazanmayı başaramadı. 2011-12'den sonra lig şampiyonluğunu elde edemeyen Dortmund, Ajax'la dikkat çeken Peter Bosz'da da aradığını bulamayınca Lucien Favre'a yöneldi. İsviçreli teknik direktör de en az Jürgen Klopp kadar detaycı biri! Oyuncuları çalıştırma şeklinden de göreceğiniz üzere...

        3

        Tarih 26 Ağustos'u gösterdiğinde Signal Iduna Park'ta alışılmış bir tablo vardı. 80 bini aşkın taraftar, ördükleri sarı duvara RB Leipzig'in çarpmasını bekliyordu ancak henüz ilk dakikada 1-0 geriye düştüler. Maç sonunda tabelada ise 4-1 yazıyordu. Bu harika başlangıç tabii ki bolca alın teri ve detay içeriyordu.

        4

        23 Mart 2015 sabahında Süddeutsche Zeitung alanlar, manşette Lucien Favre fotoğrafını gördü. Gazete, 11 ay süren serinin ardından evinde ilk defa yenilen Bayern Münih’i deviren tarafta, tecrübeli teknik direktörü ön plana çıkarmıştı.

        5

        Bayern yöneticisi Karl-Heinz Rummenigge, alınan bu şok yenilginin hemen ardından “Bizim için rahatsız edici bir akşamdı” dedikten sonra, bundan 30 yıl önce Servette’te iki yıl boyunca birlikte oynadığı Favre’ı özetliyordu: “Gerçek bir futbol manyağıydı. Durmadan futbol düşünür ve konuşurdu. Bu yüzden kimse onunla oda arkadaşı olmak istemezdi çünkü sürekli başımızı ağrıtırdı!”

        6

        Henüz futbolcuyken mesleğine bu kadar kafa yorması, nasıl bir teknik adam olacağının işaretiydi. Favre’ın Servette’i çalıştırdığı dönemde öğrencisi olan Alexander Frei da hocasının detaycılığından yakınanlardan: “Futbolla kafayı bozmuştu. Bizi konuşarak bile çok zorluyordu. Bu çoğu zaman sinir bozucuydu ama oyunumu geliştirdiğini de itiraf etmem gerek!”

        7

        İsviçreli teknik direktör, Nice'in başına geçtiğinde Fransız gazeteci Par Silvestro de Caro, Favre'ı anlatırken tek şeye vurgu yapmıştı: Mükemmeliyetçilik. “Onun takımları her maça ayrı planla çıkar. Büyük ve küçük takımlara karşı oynadıkları maçların planı farklıdır. Gerektiğinde kompakt oyunla skoru korumaya yönelir, gerektiğinde takımını dizginlemeyerek farka gitmesini ister. Değişmeyen tek şey, hızlı ve dinamik bir oyun istemesi. En önemlisiyse her planın en ince detayına kadar belirlenmiş ve çalışılmış olması. Antrenmanlarında aynı çalışmayı takım en mükemmel şekilde uygulayana dek tekrarlatır.”

        8

        Elbette ki başarı, detay ve planlamadan geçer ancak Favre’ı anlamak istiyorsanız ufkunuzu biraz daha açmanız gerekiyor çünkü o detaycılıktan öte, futbol hastası ve mükemmeliyetçi olarak tanınıyor. Takımı gündüz maçlarına giderken öğrencileri güneşten etkilenmesin diye otobüs perdelerini indirecek kadar! Hatta antrenmanda gözlerini kapatıp sesleri dinlemekten keyif alacak kadar...

        9

        Topa vuruluş seslerinden hangi pasın isabetli olduğunu tahmin etmek, çoğumuza bir şey ifade etmezken onun için büyük bir keyiftir. Örneklerin bununla sınırlı olduğunu düşünüyorsanız hata yapıyorsunuz; zira Yverdon Sport’u çalıştırdığı yıllarda transferini çok istediği bir oyuncu, üç kez kırmızı ışıkta geçtiği için cezalandırılınca transferini rafa kaldırdı!

        10

        Favre, tabii ki hayatının her döneminde bu kadar profesyonel biri değildi. Oğlu Loic’ın anlattığına göre kasksız motosiklet kullanır, başını sürekli belaya sokarmış. Hatta bir keresinde öğretmeninin kızıyla sigara içerken yakalanmış. Dönüşümü nasıl mı oldu?

        11

        Profesyonel olduğu Lausenne’de henüz 20’li yaşların başındayken bir kupa maçı öncesinde sabaha kadar içip, şu anki eşi Chantal’le tanışmasıyla! Ertesi gün oynadıkları maçta felaket bir performans sergileyince hayatını düzene sokma vaktinin geldiğine kanaat getirdi ve yıllar içinde bu noktaya geldi.

        12

        34 yaşında futbolu bırakan Favre, ülkesinde alt liglerin tozunu yuttuktan sonra çalıştırdığı takımları üst lige çıkarmasının da etkisiyle 2003 yılında Zürich'in başına geçti. Burada CV'sine iki şampiyonluk ve bir kupa ekleyerek Almanya'nın başkentine transfer oldu. Bundesliga'nın o dönem için en düşük bütçeli beşinci takımı olan Hertha Berlin'le ilk sezonunda şampiyonluk yarışında yer aldı, dördüncülükle yetindi. İkinci sezonu beklediği gibi gitmeyince istifa etti ve bir süre futbola ara verdi.

        13

        Yıllar sonra verdiği bir röportajda, başarılı olabilmek için futboldan ara sıra uzaklaşmak gerektiğini şu sözlerle ifade ediyordu: “Sürekli futbola odaklanırsan yaratıcılığını kaybedersin. Arsene Wenger’le konuştuğumuz zaman en zayıf noktasının futbolla olan ilişkisini hiçbir zaman tamamen kesememesi olduğundan bahsetmişti. Alex Ferguson’u okuduğum zaman ‘Futbolla arama bazen mesafe koymayı öğrenmeliyim’ dediğini görmüştüm. Üstelik kariyerinin başında kaçan şampiyonlukları, futbola fazla odaklanmasından dolayı kaçırdığını düşünüyordu.”

        14

        İki yıl dinlenen, yabancı dil öğrenen ve kendini birçok anlamda geliştiren Favre, artık yeni bir maceraya hazırdı. Şubat 2011’de bir diğer Bundesliga ekibi Borussia Mönchengladbach’ın başına geçtiğinde de tablo karanlıktı.

        15

        Sezonun bitimine 12 hafta vardı ve ligin dibine demir atmış bir takımı devralmıştı. O gelene kadarki 22 haftada sadece 16 puan toplayabilen yeşil-beyazlılar, Favre yönetiminde play-off’la birlikte ligde kalmayı başardı. Sonrası ise başka bir hikaye…

        16

        Mönchengladbach, ertesi sezonu dördüncü sırada tamamlayarak herkesi şaşırtıyordu. Bunun altındaki neden gol atmaları değil, kalelerini gole kapatmalarıydı. 2010-11 sezonunda 65 gol yiyen yeşil-beyazlılar, ertesi sezon rakiplerine sadece 24 gol atma izni verdi, bunu da Favre’ın ofansif futboluyla başardı. İsviçreli teknik adam; Marco Reus, Dante gibi isimleri zirveye taşırken, Patrick Hermann’ın süratinden ve Juan Arango’nun ölümcül sol ayağından suyunu çıkarana kadar yararlandı.

        17

        Devam eden sezonda Şampiyonlar Ligi ön elemesini geçemeyen Mönchengladbach, Avrupa Ligi’nde Fenerbahçe’nin de olduğu gruptan çıkmayı başarmış ancak bu kez ligde tökezlemişti. O sezonu en az faul yapan üçüncü takım olarak tamamlamaları, Favre’ın nasıl bir oyun karakteri olduğunun özeti niteliğindeydi.

        18

        İsviçreli teknik adam, futbolcuyken Pierre-Albert Chapuisat’ın yaptığı sert müdahale nedeniyle ağır bir sakatlık geçirmiş ve bir daha toparlanamamıştı. Futbolu erken yaşta bırakmak zorunda kalan Favre’ın çalıştırdığı takımların az faul yapması ve gereksiz sertlikten kaçınmasının ardında da o talihsiz sakatlığın yattığı da sır değildir.

        19

        Mesela 2013-14 sezonunda deplasmanda kazandıkları Schalke maçını sadece bir faul yaparak tamamlamışlardı. Bu, tarihe geçmeleri demekti çünkü 1994’ten bu yana bir maçta en az faul yapan takım olmuşlardı!

        20

        Favre’ın centilmen olunması kadar takıntılı olduğu diğer bir nokta da futbolcularının “komple” olmasıydı. Futbola bek olarak başlamış, hücumun her bölgesinde oynamış ve kariyerini stoper olarak tamamlamış biri olarak futbolcularından tüm şartlara adapte olmalarını bekliyordu. Aradan geçen yıllarda değişen futbolda bu beklentinin acımasız olduğunu düşünebilirsiniz ancak futbolcularıyla öyle detaylı çalışıyor ki işlerinin kolaylaştığını sahada rahatlıkla görebilirsiniz.

        21

        Kariyerinin henüz başındaki Marco Reus’a çalım atarken rakibinin ayaklarına bakmasını ve ona göre hareket etmesini, Christoph Kramer’e savunmadaki hamlelerini ayağının dışıyla yapmasını; bu sayede saniyenin 10’da biri kadar daha hızlı olacağını söyleyen ta kendisiydi!

        22

        O dönem Gladbach forması giyen stoper Martin Stranzl, Favre’la ilgili şunları söylüyordu: “Favre çok zor ve aşırı detaycı bir insandı. Saha içindeki mantalitesi çok fazla ayrıntı içeriyordu ve istediklerini göremezse çok sert davranıyordu. Çalıştığımız dönemde kavga etmedik ancak hiçbir zaman arkadaş da olmadık.”

        23

        1970’lere damga vuran Mönchengladbach’ı eski günlerine döndüren İsviçreli, 2015-16 sezonuna kötü bir başlangıç yaptıktan sonra yine bir süre futbola ara vermeyi tercih etti. Almanya’da iki kez “Yılın Teknik Direktörü” seçilen Favre’ın, Pep Guardiola’nın ardından Bayern Münih’in başına geçmesi beklense de hiçbir zaman gösteriş peşinde koşan biri olmadı. Adı birçok kulüple anıldı ancak alternatifler arasında belki de en gösterişsiz olan Nice’le yeni bir sayfa açtı.

        24

        Zürich’teyken Blerim Dzemaili, Steve von Bergen ve Gökhan İnler gibi gençlerle şampiyonluğa uzanan Favre, Gladbach’ta da dünya futboluna birçok isim armağan etmişti. Nice'te de Dalbert, Jean Michael Seri, Alassane Plea gibi oyuncuları parlattı. Sıra Dortmund'daki cevherlere geldi.

        25

        Rusya ve Çin gibi rekabetçiliği nispeten düşük liglerde yıllarını harcadıktan sonra Bundesliga'ya adım atan 30'una merdiven Axel Witsel için 20 milyon Euro ödenmesi birçokları için sürprizdi. Ancak Belçikalı geride kalan sürede kendisi için ödenen parayı hak ettiğini gösterdi. Sarı-siyahlı formayı üzerine geçirdiğinden bu yana yüzde 94'lük pas isabet oranı yakalayan, topla sürekli olarak çözüm üretebilen Witsel, Favre'ın orta sahasının beyni oldu.

        26

        Topla Witsel kadar becerikli olmayan Thomas Delaney de Almanya'da fiziksel yönüyle ön plana çıkan bir oyuncuydu. Maç başına 2,2 pas arası, 2,1 top çalma ve ligin en çok faul yapılan oyuncularından olan Delaney, Bundesliga'daki en iyi defansif orta sahalardan biri oldu.

        27

        Diallo sakatlığında forma şansı bulan 19 yaşındaki Dan-Axel Zagadou, Akanji ile çok iyi ikili oldu, Ömer Toprak'ı rotasyonda geride bıraktı.

        28

        Zagadou gibi çıkış yakalayan diğer bir genç ise Jadon Sancho oldu. Sancho ilerleyen dönemde çıkış yapmakla kalmadı değerini üç ayda yüzde 806 artırdı! Ağustos 2017'de yaklaşık 8 milyon Euro'ya transfer edilen 18 yaşındaki İngiliz futbolcu, ligde oynadığı her 74 dakikaya bir gol katkısı sığdırdı! 1 Eylül 2018 itibarıyla bonservis değeri 9,7 milyon Euro olan Sancho, 10 Aralık'a gelindiğinde CIES'e göre değerini yüzde 806 oranında artırarak 88 milyon Euro civarına çekti. Schalke derbisinde attığı galibiyet golü de cabası.

        29

        Son yıllarda sakatlıkların da etkisiyle eski günlerini arayan Marco Reus da Lucien Favre ile kendini buldu. 19 maçta 11 gol atarak ilk yarı rekorunu kıran Alman futbolcu ayrıca 4 şutta 1 gol oranını da yakaladı. Bu alanda ligin lideri konumunda olan Reus, 5 de asist üretti.

        30

        Sancho ve Reus'a Barcelona'da tabiri caizse gol atmayı unutan Paco Alcacer de eklenince Borussia Dortmund, ligin ilk yarısını 42 puanla birinci sırada tamamladı.

        31

        Sarı-siyahlılar, 43 puan topladıkları ve sezon sonunda şampiyonluğa ulaştıkları 2010-11 sezonundan bu yana en yüksek puana Favre döneminde erişti. Favre ve öğrencileri, ilk yarı performansını sürdürmeleri takdirde Bayern Münih'in 6 sezonluk şampiyonluk serisine de son verebilir!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ