Asıl sorun faiz değil kaynak sorunu
Son dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tartışmaların odağında yer alıyor. Nedeni elbette faiz operasyonları, sık sık başkan ve üst yönetim değişikliği ve geçen hafta da Ana Muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaretiydi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyareti Merkez Bankası yöneticilerine kanununda yazdığı gibi araç bağımsızlığını hatırlatmak ve bu konuda destek vermek olarak görülebilir. Ziyaret 22 Eylül’de erken şekilde başlayan faiz indirimi, faiz indirimine şerh koyan başkan yardımcılarından biri de dahil olmak üzere üç üst düzey yöneticinin görevden alınmasının hemen sonrasında yapıldı. İlk kez de böyle bir ziyaret gerçekleşiyor.
Ancak bu ziyaret Merkez Bankasını düştüğü girdaptan kurtarmaz. Çünkü en küçük aykırı seslerin hemen görevden alındığı bir dönemden geçiyoruz.
FAİZ İNDİRİMİNDE AMAÇ NE?
-Merkez Bankası bu hafta 21 Ekim Perşembe günü bir faiz kararı daha verecek. Piyasa aktörleriyle yapılan anketlere göre çoğunluk faiz indirimlerine devam edileceğini tahmin ediyor. Muhtemelen de böyle olacak ve başlanan bir iş yarım bırakılmayacak.
-Başlanan işin adı ise görünürde şimdilik faizlerin düşürülmesi. Devamında ve sonunda ise Merkez Bankası kaynaklarını kullanmakla bitebilir.
-Yoksa iş sadece bir faiz takıntısından ibaret değil. Bunun için yorganı yakmaya değer miydi?
Şunun şurasında 2 ay daha beklenir, enflasyonun nereye gideceği görülür, ona göre hareket edilirdi.
-Bankacılık sektörünün de beklentisi kasım ayı ile birlikte faizlerin indirilmesi yönündeydi. Piyasa şartlarında yapılacak bir faiz indiriminden hemen herkes para kazanacak ve yararlanacaktı.
ERKEN İNDİRİMİN SONUCU NE?
-Erken ve büyük adımla başlayan faiz indirimiyle şimdi ne oldu denirse durum şu:
-Öncelikle TL dolara karşı eylül ayı başından ekim ortasına kadar 1.5 ayda yüzde 10.7 değer kaybetti. TL’nin yıl başına göre kaybı yüzde 20’yi buldu.
-Dolar eylül başında 8.29 TL’den yaklaşık 1 lira artışla 9.26 TL’ye çıktı ve yüzde 11.7 arttı. Doların TL’ye karşı artışı yıl başından bu yana yüzde 24.6’ya vardı.
-Merkez Bankası politika faizini 1 puan düşürdü. Bunun ilk işaretini 2 Eylül’de, ikinci işaretini 7 Eylül’de verdi. İndirimi de 22 Eylül’de yarım puan yerine 1 puan olarak yaptı. Şimdilik piyasa faizlerinden düşen sadece mevduat faizleri. En çok tercih edilen 3 ay vadeli TL mevduat faizi eylül başında yüzde 18.90’dan 8 Ekim itibariyle yüzde 18.18’e indi. Düşüş 0.72 puan. Toplam mevduat faizinde de aynı oranda bir gerileme var.Merkez Bankası’nın kullandırdığı fonlar gibi TL mevduat da kısa vadeli ve ortalaması 1.5 ay kadar.
-Ancak vadesi yaklaşık 1.5 yılı bulan TL ticari kredilerin faizinde aynı tarihler itibariyle düşüş olmadığı gibi yükseliş meydana geldi. Eylül başında yüzde 19.88 faizli TL ticari kredi ortalaması 8 Ekim’de yüzde 21.13’e yükseldi. Artış 1.25 puan.
-Hazine 10 yıllık tahvilinin faizi de yüzde eylül başında 16.43’ten 15 Ekim itibariyle yüzde 20.03’e çıktı. Artış 3.6 puan. 10 yıllık faizi en son 12 Ekim 2018’de yüzde 20’nin üzerinde görmüştük. Bu faiz 2020 başında yüzde 9.85’e kadar düştükten sonra yeniden yüzde 20’nin üzerine yükseldi. 2010 yılı başından itibaren işlem görmeye başlayan 10 yıllıkların faizinin yüzde 20’nin üzerinde sadece 17 gün seyretti. Bakalım bu kez kısa sürede geri dönüş olacak mı?
İNDİR FAİZİ NİYE FAİZİ ÇIKARSIN Kİ?
-Bu ne iştir ki faizin patronu olması gereken Merkez Bankası faizi indiriyor ama piyasa faizleri tersine hareket ediyor. “İndir faizi, çıksın faiz” gibi bir sonuçla karşılaşıyor. Peki faizi yükseltseydi acaba yine tersi mi yaşanacaktı, yani piyasa faizleri o zaman düşecek miydi? Muhtemelen hayır. Enflasyon yükselişte diye artış kabullenilecekti.
-Peki Merkez Bankası faizi düşürünce piyasa faizleri ki, bunlar arasında orta ve uzun vadeli olanların faizi niye yükseliyor?
-Ekonomideki risk ve belirsizlik artışından. Yükselen sadece faizler değil. Türkiye riski de yükseliyor. 5 yıllık risk ölçer CDS oranları eylül başında 362.55 düzeyinden 15 Ekim itibariyle 449.15’e yükseldi. 1.5 ayda risk artışı için istenen ekstra faiz 1 puan veya yüzde 24 düzeyinde arttı.
TÜRKİYE RİSKİ ARTTI
-Riskin niye arttığı ise erken başlatılan faiz indiriminin seçimlerin arife yılı 2022 ile çakışmasından kaynaklandığı söylenebilir. 2023 seçimlerinin hazırlığı 2022’den başlayacak. Belki seçimler de öne çekilecek. Zamanında yapılan seçim en son 1983 seçimleriydi. Sonrakiler hep öne çekildi.
-Önce faizler inecek ki, ardından düşük faizlerden Merkez Bankası kaynakları kullanılabilsin. Mevcut faiz düzeyleri yüksek. Yani işin aslı dönüp dolaşıp paraya, finansal kaynağa dayanıyor. -Gelişmelere bu açıdan bakınca orta ve uzun vadeli piyasa faizleri düşüşe pek ayak uydurmasa, hatta tersine gitse de, Merkez Bankası faizleri düşürmeye devam edebilir. Ama asıl hesap faiz indirimi ile bitmeyebilir. İndirimi, kaynakların kullanımı izleyebilir.
-Bunun için önce faiz indirimlerini görmemiz lazım. Merkez Bankası kaynaklarının ne kadar kullanıldığını ise ancak bir yıl kadar sonra görebiliriz.
- Aralıkta indirime kapı aralık1 dakika önce
- 'Oyunda dört gözünüz açık fırsat kovalayacaksınız'1 saat önce
- 'Cezayir'deki yatırım evladım gibi'1 saat önce
- Sobacılıktan çelik krallığına12 saniye önce
- Şimşek: Bütçenin %42'si personele16 saat önce
- Trump piyasası Türkiye'ye çalıştı1 gün önce
- Konutta av mevsimi4 gün önce
- Tarımda strateji arayışı6 gün önce
- İSO Başkanı Bahçıvan: '2025 çok meşakkatli olacak'1 hafta önce
- Trump damgasını vurmaya geliyor1 hafta önce