Seçmenin terazisi ve acelesi
Tahminler, öngörüler, analizler…
Her birinin kuşkusuz gerçekle bir bağı var. Ancak hangisinin gerçeğe ne kadar yakın olduğunu birkaç gün sonra öğrenme imkanımız olacak.
Seçimin meclis ayağı ilk turda sonuçlanacak. Cumhurbaşkanlığı konusunda ikinci tur ihtimali olduğu için durum farklı elbette.
Zaman daraldıkça seçmen sabırsızlanıyor. Siyasetin dili zaten sert. Bunun oluşturduğu gerilimi aşmak için de sadece bir çıkış var. Şiddet içeren her eylemi ayrım gözetmeksizin kınamak ve dışlamak. “Şiddet kötü. Ama bizim taraftan olanı ucundan kıyısından da olsa anlamak lazım” kurnazlığından vazgeçmek.
Şu söz güzel. İlk defa seçime gitmiyoruz. Birilerinin ikide bir ima ettiği gibi son seçim filan da değil bu. Türkiye’nin demokratik tecrübesini, birikimini ve seçimle iktidar değiştirme kabiliyetini hafife almak, tuhaf bir moda oldu son dönemde. Yanlış, yakışıksız ve gereksiz.
Seçimler yapılır, milletin iradesi sandıkta tecelli eder. Siyaset ortaya çıkan sonucu kabullenir ve Türkiye yoluna devam eder. Aksini ima edecek, öyle anlaşılmasına katkı sağlayacak söz ve tepkilerden uzak durmak, sulh ve selamet içinde kalabilmenin yegane yolu.
Bundan ötesi olabilirmiş gibi yaklaşımlara itibar etmek; ülkemizdeki seçimleri sandığımızdan çok daha büyük dikkatle ve mümkün olan tüm operasyonel araçlarla takip eden ve etkileme çabasında olan “dış dünya”nın bazı beklentilerine ve provokasyonlarına kapı aralamaktır.
Buna hakkımız yok. Sandıktan çıkacak her sonuç kimilerini üzecek, kimilerini mutlu edecek. Ama sandığa rağmen, millete rağmen bir tavrın bu ülkede ne karşılığı, ne de itibarı olur.
Hala yapılacak çok iş var. Hala demokrasimizin önemli eksiklikleri var. Ama bunların hiçbiri 15 Mayıs günü ortaya konulacak olgunluğa engel olamaz.
Bu kısmı şöyle tamamlamak istiyorum.
Seçimde avantaj sağlamak adına, olup biteni farklı gösterme çabasına girmek, her aşamada bir hile, bir komplo beklentisi içinde olmak ya da bunları beslemek; bunca hassasiyetle ortaya konulan çabalara, millet iradesinin en üst düzeyde temsil edildiği bir zemine haksızlık.
OY PUSULASININ UZUNLUĞU
Milletin terazisi neyi nasıl tartacak sorusuna dair birkaç noktaya dikkat çekmek yararlı olabilir.
Elindeki oy pusulasının uzunluğundan ya da aynı sandıkta iki ayrı oy kullanmaktan şikayet edecek bir seçmen yok ülkemizde.
Daha fazla seçeneği aynı gün ve sandıkta inanılmaz bir titizlikle ayırt eden ve oylarını kullanan bir seçmenden söz ediyoruz. 1999 seçimleri son derece ilginç bir örnektir. Aynı anda genel ve yerel seçimlerin yapılmasını hatırlatmıyorum sadece. Aynı sandıkta bir partiyi yerel yönetimlerde yoluna devam ettirirken, merkezi idarede söz konusu partiyi daha geride tutan bir tercihten söz ediyorum.
2017 referandumuyla başlayan yeni sistemdeki ikinci seçime gidiyoruz pazar günü. 2018’de ilk turda Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiş, AK Parti ve MHP mecliste ciddi bir sayısal üstünlük sağlamıştı.
Bugün dile getirilenlere bakmayın. 2018 seçimleri öncesinde de sonuçların çok belirsiz olduğu, kararsız oranının yüksekliği, bazı partilerin (özellikle MHP’nin) büyük oy kaybı yaşayacağı iddia ediliyordu.
Bugün belki daha yüksek sesle, yine belirsizlikten, hala ciddi oranda kararsız olduğundan, bazı partilerin büyük çıkış yakalayıp, bazılarının da çöküş yaşayacağından söz ediliyor.
Şahsen belirsizliğin giderek azaldığını, kararsız oranının iddia edildiği gibi çok yüksek olmadığını düşünüyorum. Ayrıca günü birlik yaklaşımlarla yapılan değerlendirmelerin aksine, büyük farklarla kazanılacak bir seçime de gitmiyoruz.
İkinci tura kalır mı sorusunun cevabı, saha çalışmaları yapan firmaları çok zorluyor bu süreçte. Son iki haftada hızlanan gelişmelere bakarak cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanacağını öngörenler var. Esasen bunun cevabı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu dışındaki iki adayın oy toplamının yüzde 5’i geçip geçmeyeceğine bağlı. Basit bir aritmetikle ifade ediyorum elbette.
Uzun süre devam eden “erken seçim” tartışmalarından, yanı sıra muhalefetin aday sürecinin hayli uzamasından, yaşadığımız büyük afetin de etkisini hesaba katarsak, seçmenin ciddi ölçüde yorulduğunu düşünüyorum.
Bu durum "İkinci tura kalmadan bitsin" yönündeki tercihleri besleyen en önemli dinamik olabilir. Bir an önce Türkiye’nin yol haritasını görmek istiyor seçmen.
- İttifakta neden ayrılık yok?54 dakika önce
- Güçlü liderlik ve Türkiye9 dakika önce
- Ayrıntılara boğulmadan ilerlemek3 gün önce
- Türkiye, fark yaratan hamleler yapabilir6 gün önce
- Trump'ın ajandasında ne var?1 hafta önce
- CHP-DEM nereye?1 hafta önce
- Yaklaşan fırtına ve mevcudu aşmak1 hafta önce
- Başımıza hangi çorap örülüyor?1 hafta önce
- Taşlar yerinden oynuyor mu?2 hafta önce
- Bahçeli, kararlılık ve umut2 hafta önce