Sürücüsüz araçlar hayal mi oluyor?
Otomotiv endüstrisinde son yılların en çetin rekabeti sürücüsüz araç teknolojilerinde yaşanıyor. Markalar büyük beklentiler ile çalışmalar yürütürken, yapılan kamuoyu araştırmaları ise otonom olarak da adlandırılan bu araçlara duyulan tüketici güveninin azaldığını ortaya koyuyor. Dolayısı ile, birbirleri ile kıyasıya rekabet içinde olan üreticiler de, gelecek planlarında geniş yer kaplayan bu otomobillere kuşkuyla bakmaya başlıyor. Gelişmeler, sektörde 16 milyar doların harcandığı otonom araçların bireysel kullanıcılara ulaşmasının zorlaştığını gösteriyor. Yiğitcan Yıldız yazdı...
Otomotiv sektörü bilindiği üzere elektrikli ve otonom araçlar üzerinden büyük bir dönüşüm yaşıyor.
Üreticiler söz konusu iki teknolojiyi geliştirmek üzere milyar dolarlık Ar-Ge bütçeleri ayırırken, daralan küresel pazarların etkisiyle de bilançolarına zarar üstüne zarar yazıyorlar.
Yapılan açıklamalar, otonom, yani sürücüsüz araçların bir süre daha hayatımızda olmasına pek olanak tanımıyor.
Halbuki, çok değil, önceki yıl yapılan tahminler birçok otomotiv üreticisinin otonom araçlarını 2020 yılında yollara çıkaracağıyönündeydi!
Otonom araçlar hakkında tüm tahminleri alt üst eden birkaç faktör bulunuyor. Bunların başında ise 'güven' geliyor.
16 MİLYAR DOLAR HARCADILAR
Hatırlayacağınız gibi, daha önceki haberlerimizde dünyada otonom araç çalışmalarının en yoğun şekilde yürütüldüğü ABD'de bile, sürücüsüz araçlara karşı güvenin azaldığınısizlere aktarmıştık.
Amerikan Otomobil Birliği'nin yaptığı araştırmada, ülke nüfusunun yüzde 71'inin otonom araçlara kuşkuyla yaklaştığını bir kez daha hatırlatalım.
Söz konusu güven oranınındüşmesineise, trafik kazalarını azaltma hedefiyle geliştirilen otonom otomobillerin testlerinde gerçekleşen ve ölümle sonuçlanan kazaların yaşanması neden oluyor.
Öte yandan, güvenin azaldığı otonom araçlara milyar dolarlar harcayan firmalar da artık yüzünü başka alanlara çevirmenin zamanının geldiğini düşünüyor.
Bu noktada, aralarında Google, General Motors, Uber, Baidu, Toyota, Ford, Apple, Aptiv gibi firmaların olduğu 30 şirketin son birkaç yılda tam otonom araç geliştirmeçalışmalarına 16 milyar dolar harcadığını belirtelim.
Sektörde bugüne kadar otonom sürüşü teknolojilerine harcanan toplam rakamın ise 100 milyar dolar seviyesinde olduğu aktarılıyor. 16 milyar dolar ise, sürücü müdahalesine gerek duymadan yol alabilen tam otonom araçlar için aktarılan bütçe olarak dikkat çekiyor.
Söz konusu rakamı açıklayan The Information'a göre, Google'in sadece 2019'da harcadığı paranın büyüklüğü ise 3.5 milyar doları buluyor.
'DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDEN DAHA ZORMUŞ'
Otonom araç geliştirme çalışmaları yürütenVolvo, direksiyonu farklı alanlara kırmak isteyen markalar arasında bulunuyor.
Volvo CEO'su Hakan Samuelsson, otonom araçlar hakkında geçmişteki düşüncelerinin farklı olduğunu itiraf ederek, "Sürücüsüz araçlar, teknik olarak bizim düşündüğümüzden daha zor bir yapıda" açıklamasında bulundu.
Automotive News'a konuşan Samuelsson, Volvo'nun odak noktasına gelişmiş sürüş sistemlerini alarak, araçların şimdilik otoyol sürüşlerinde kendi başına ilerleyebilmesini sağlayacaklarını bildirdi.
Bunun tam otonom sürüş anlamına gelmediğinin altını çizen Volvo CEO'su, "Üzerinde çalıştığımız teknolojiler otomobilin müdahale olmadan kendi başına gidebileceği anlamına gelmiyor. Tam otonom sürüş, sürücülere yanlış bir güvenlik hissi verebilir" dedi.
PSA CEO'su Carlos Tavares de, tam otonom sürüşe inanmayan yöneticiler arasında bulunuyor.
Tavares'e göre 'seviye 3' otonom sürüşün ötesinde müşteri talebi bulunmuyor. Tavares, bu sebeple 'seviye 4' ve 'seviye 5' otonom araç geliştirmenin kendilerine ek maliyetten başka bir şeykazandırmayacağını söylüyor.
Tavares veSamuelsson'un açıklamaları, otomotiv endüstrisinin en azından perakende satışlar için tam otonom teknolojiye sahip otomobil geliştirmeyi rafa kaldırdığını gösteriyor.
Fakat, son yıllarda bu teknolojiye ciddi emek ve para harcayan sektörün tam otonom araçlar için başkaplanları bulunuyor. Öyle ki, araç paylaşım firmaları ile otomotiv üreticileri yıllardır tam otonom araçlar üzerinde çalışıyor.
Yüksek maliyetlerbu araçlarıbireysel müşteriler için tercih sebebi yapmazken,Uber ve Lyft gibi mobilite şirketleri için ise cezbedici hale geliyor.
Neticede, araç paylaşım şirketlerinin teknoloji hazır hale geldiğinde ve uygun yönetmelikler çıktığında, sürücü ortakları ile yaptığı taşımacılığı kendi kendine gidebilen otomobiller ile yapma hedefi bulunuyor.
Bu sayede ise, elde ettikleri kârı mevcut sürücüleri ile paylaşmak yerine, yazılım maliyetlerinin tek seferlik bir masraf olmasısayesinde şirket kârlılıklarını uzun vadede artırmayı planlıyorlar.
