Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Türkçe'nin en lokum kelimelerinden biridir "dost". Yoğun kıvamlı, şekerli ama bir o kadar katı, tekdüzelikten uzak; ağızda hemen erimeyen, dağılmayan, iz bırakan... "Arkadaş" ise farklıdır, çok daha hafif. Kalorisi düşük tatlı gibidir. Sakızlı muhallebili

        Türkçe'nin en lokum kelimelerinden biridir "dost". Yoğun kıvamlı, şekerli ama bir o kadar katı, tekdüzelikten uzak; ağızda hemen erimeyen, dağılmayan, iz bırakan... "Arkadaş" ise farklıdır, çok daha hafif. Kalorisi düşük tatlı gibidir. Sakızlı muhallebili güllaç misali. Çok yeseniz bile pişmanlık duymaz, ağırlaşmazsınız.

        Onlarca, hatta yüzlerce arkadaş edinebilir, fazla bulmazsınız. Halbuki yüzlerce dost sığdıramazsınız bir fani ömre. Ne zaman yeter, ne zihin kavrar, ne gönül taşıyabilir böylesini. Birbirinin yerine geçmez bu iki kelime. Arkadaş, dostun koltuğuna kurulamaz. Lakin herkes de insana dost olamaz. Dolayısıyla her iki sözcüğe ihtiyaç duyarak yaşar gideriz bermutat.

        Erkeklerin dostlukları kadınlarınkinden alabildiğine farklıdır. Kanımca daha rahat ve daha az talepkârdır. Birbirlerine odaklanmaktan ziyade, beraberce bir faaliyete yahut bir objeye yönelmek suretiyle gelişir bu bağ. Dışa dönüktür özü gereği. Basketbol turnuvasına gidilir mesela, evde oturup futbol seyredilir; birlikte denizde kulaç atılır, sahilde amatör voleybol oynanır ya da tempolu yürüyüş yapılır. İlla da konuşmak, sohbet edip dertleşmek mecburiyeti yoktur. Kesik kesik cümleler de sarf edilebilir. Başı sonu olmayan, giriş-gelişme-sonuç yapısına sadık kalmayan diyaloglar kurulabilir.

        DÜNYEVİ VE UHREVİ EL ELE

        Tavla oynanır, pişpirik oynanır, okeye dönülür, bilardo masası etrafında dört dönülür. Kahvehane önünde oturulur, telaşsızca etrafa bakılır. Boğaz kenarında oturulur; sigara tellendirilir, puro içilir. Araba yarışlarına, tekne yarışlarına meyledilir. Ara sıra birkaç kelam edilir. Kimse bu durumu garipsemez. Clint Eastwood filmlerinin kovboy karakterleri ne kadar konuşuyorsa o civarda kelime sarf edilir. Analize, sohbete, gönül muhasebesine, dertleşmeye lüzum da yoktur niyet de.

        Birlikte askerlik yapılır. Beraber takım tutulur. Badireler atlatılır. Hakeme sövülür. Futbolculara bağırılır. Sokakta kavga çıkarılır ya da halihazırda çıkmış kavgalar dağıtılır. Aynı kadına âşık olunur, aynı kadından tekme yenir. Birbirlerinin oğullarının sünnetinde kirvelik yapılır, kızlarının nişanında altın takılır. Kimi erkekler beraber cuma namazına gider, kimileri stadyuma; kimileri hafta sonu içmeye çıkar, kimileri hepsini birden yapar, dünyevi ve uhrevi el ele. Ama genellikle bir ya da bir dizi etkinlik etrafında örülüdür erkeklerin dostlukları.

        ANLATMAK, DİNLEMEK, ANLAMAK

        Gezilere çıkılır; başka şehirlere, gayri memleketlere varılır. Aşağı yukarı aynı kalıplar orada da tekrarlanır. Yerel yemeklerin tadına bakılır, hoş mekânlar yahut tarihi anıtlar keşfedilir. Etraftan bahsedilir, çevreye yoğunlaşılır. Ama ne "ben" ne "sen" üzerinde durulur gereğinden fazla. Anlamı da yoktur. Kadınlara asla yetmeyecek olan bu dostluk modeli erkekler arasında yüzyıllardır sorunsuzca akıp gitmektedir. (Eski Yunan'dan güçlü bir dostluk örneği Achilles ve Patroclus hikâyesidir. İkili Truva Savaşı'na katılır, kahramanlıklar gösterir. Biri yaralanınca beriki sarar yaralarını. Patroclus öldürülür; Achilles kahrolur. Efsanenin bundan sonrası dostunun hatırasına sahip çıkmak ve kötülerden intikam almak üzerine kuruludur. Bu iki erkeğin başlarından geçen nice serüveni okuruz da sohbet ettiklerine tanık olmayız.)

        Bir erkek bir erkekle ancak "kriz masası" hallerinde dertleşir. Karısı evi terk etmiş yahut işini kaybetmiş veya iflas etmiştir. O da olmadı patronun dengesizliği artık canına tak etmiştir. Benzeri olağandışı hallerde iki yakın erkeği kafa kafaya vermiş içlerini açarken bulursunuz. Bu türbülanslı mevsim geçince eski haline dönüverir iklim. Dışarıya, dış dünyaya odaklanır gene karakterlerimiz.

        Kadınların dostlukları böyle değildir. İki erkek uzun zamandır kanka oldukları halde birbirleri hakkında her şeyi bilmek durumunda değildir. Canciğer iki kadın ise birbirlerine dair Osmanlı arşivleri dolusu bilgi sahibidir. Kelime üzerine kuruludur bizim bağlarımız. Konuşmamız lazım. O da yetmez analiz etmeli ve analiz edilmeliyiz. Anlatmak ve dinlemek ve anlamak. Bir kere değil, bin kere. Kısa kısa değil, uzun uzun.

        ÜÇÜNCÜ KATEGORİ

        Bana oldum olası ağır gelen de galiba bu aslında, yani bu "içini açma ritüelleri". Elimde değil yapamıyorum. Erkek olsam daha rahat yürütürdüm dostlukları; kadın dünyasının o "enformasyon kültürü" ağır geliyor ruhuma. Nasıl anlatayım kendimi, ben daha anlamaktan acizken.

        Bir de üçüncü kategori var elbette: Erkekler ile kadınlar arasındaki dostluklar. Kurulması en zor ama özünde belki de en yaratıcı bağlar da bunlar. Sayıca çok azlar. Başka kulvarlara sapmadan başından sonuna dolu dolu yaşanan kaç kadın-erkek dostluğu biliyorsunuz? Bir elin parmaklarına varır mı?

        Nietzsche, "Aşkın eksikliği değil dostluğun eksikliğidir evliliklerin aksamasına sebep" demişti bir zamanlar. Çiftler arasında aşk var, malumu ilam, peki ama yeterince dostluk var mı?

        Ne dersek diyelim, kadim kelime "dost"... Kolay kolay başka dillere çevrilmeyen.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ